Olası Bir Referandum’da Tavrımız

Olası Bir Referandum’da Tavrımız 

             

Yıllardan bu yana adına “Kıbrıs Sorunu” denilen ve Kıbrıs halklarının söz-yetki-karar haklarının emperyalist güçler (ABD, AB, İngiltere vb.) ve onların taşeronları (Türkiye, Yunanistan) tarafından gasbını gizlemeye yarayan soruna çözüm bulmak amacıyla görüşmeler sürdürülmektedir. Bugün, gerek Avrupa Birliği gerekse ABD’nin ada üzerindeki çıkarları, adanın her iki kesiminde de, çözümden yana görünen revizyonist sol siyasetlerin görüşmeci masasında bulunmasını sağlamıştır. Bundan dolayı, adanın kuzey coğrafyasında Mehmet Ali Talat ve güney coğrafyasında Dimitris Hristofyas görüşmeleri yürütmektedir. Anti-emperyalizm bir yana, emperyalistlerle işbirliği içinde olmakla övünen bu iki “liderin”, halkların devrimci barışı ve devrimci çözümü yerine, emperyalizmin çözümünü ve barışını içeren bir anlaşma metnini ileriki günlerde ada halklarının önüne koyması bizim için hiç de şaşırtıcı olmayacaktır.

     

Özellikle Kıbrıslı Türk halkı içerisinde barış için mücadele eden çeşitli devrimci, demokrat, yurtsever çevreler; Talat ve Hristofyas tarafından yürütülen görüşmelerin, referanduma taşynabilecek bir anlaşma metni doğuramayacağı fikrini yaymaktadırlar. Böylesi bir metin ortaya çıksa dahi (ki YKP’den, KSP’ye, Afrika’dan sendikal muhalefete kadar hemen herkes herhangi bir metnin ortaya konamayacağı konusunda hemfikir görünüyor) bu metnin referandumlar sonucunda onaylanmasının imkansız olduğu bu çevreler için neredeyse kesindir.

                  

Baraka olarak bize göre 1974’te emperyalizmin çıkarları doğrultusunda adamıza yapylan fiili müdahaleler sonucunda bugün gelinen verili nokta; tam da emperyalistlerin istediği gibidir. Diğer bir deyişle, emperyalizmin dikte edeceği barış, çözüm; aslında 74’te fiili olarak gerçekleştirilen müdahalelerin yasallaştırılmasından ibaret olacaktır. Bundan dolayı, egemenlerin çözümünün gerçekleşmesi hiç de imkansız değildir. Ortaya çıkacak olası bir anlaşma metni, zaten verili durumun yasal hale getirilmesinden öte bir anlam ifade etmeyecek, emperyalistlerin çıkarlarını hukuksal olarak da sağlama alacak bir içeriğe sahip olacaktır. Bu durumda Talat-Hristofyas tarafından yürütülen müzakerelerin bir anlaşma metni ile sonuçlanmasını bizim için yüksek bir olasılıktır. Bu anlaşmanın referandumlar sonucunda kabul edilmemesi ihtimali vardır ancak kabul edilme ihtimali de göz ardy edilmemeli ve değerlendirmeler buna göre yapılmalıdır.

   

Emperyalist güçler ve onlaryn taşeronlarının dikte edeceği bir barış veya çözüm, ada halkları açısından olası fırsatlar yanında birçok tehlikeyi de barındırmaktadır:

    

Olası bir yasalla?tyrmada, adaya Türkiye’den getirilen yoksul ve emekçi kesimlerin bir kısmının Türkiye’ye geri gönderilmesi gündeme gelecektir. Bu da Kıbrıslı millliyetçiliği ile Türk millliyetçiliğinin yükselmesine neden olacak, etnik bir ayrışma ile emekçilerin birbirine kırdırılması ile sonuçlanacaktır. Bu durumun nüveleri daha bugünden filiz vermiş, yapay bir Kıbrıslı/Türkiyeli ayrımı hem sağdan hem de “sol”dan yükseltilmeye başlamıştır. Ayrıca olası bir yasallaştırmada (yani anlaşma metninin onaylanması durumunda) şöven ve faşist çevreler boş durmayacak, halklar arası her pürüzü büyütmek için uğraşacak, gerilim alanları bulamasalar bile geçmişte olduğu gibi bunu kendileri yaratacaktır. Diğer yandan yasallaştırma sürecinin yeni mücadele kanallary sunacağı, halkların ortak mücadelesi için yeni zeminler sa?layaca?y, apolitik halk kitleleri nezdinde barışçy siyasete me?ruiyet kazandyraca?y, ta?eron devletlerin müdahalelerini synyrlandyrma ?ansy yarataca?y da gerçektir.

                      

Olası anl?ma metninin olası referandumlarda reddedilmesi durumunda,  yani yasalla?tyrma sürecinin hayat bulamamasy halinde ise, Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Elenler arasyndaki millliyetçiliğin yükselmesi, ayryly?yn derinle?mesi, ta?eron TC’nin adanyn kuzey yarysyny emperyalizm adyna i?galinin süre gitmesi söz konusudur. Ancak, emperyalist yasalla?tyrma süreci (çözüm müzakereleri) nasyl sonuçlanyrsa sonuçlansyn (yasalla?arak veya bir süre daha ertelenerek) her halükarda milliyetçi/?öven siyasetlerin Türkiyeli / Kıbrıslı / Kıbrıslı Türk / Kıbrıslı Elen / Yunan gibi kimlikleri birbirine kar?y konumlandyrmasy sonucunu do?urmasy ciddi bir ihtimaldir.

                        

Her iki durumda da geçerli olmak üzere, milliyetçili?e ve fa?izme kar?y devrimci ve synyfsal bir zeminde tavyr koymamyz gerekmektedir. Ayryca neo-liberal politiklaryn millliyetçiliğin yaratty?y suni gündemler sayesinde rahat bir ?ekilde günlük ya?amymyza egemenler tarafından yerle?tirilmesinin önünün açylaca?yny da aklymyzda tutmak gerekiyor. Y?te bu noktada milliyetçilik ve fa?izm kar?ysynda synyf temelli bir tavry halklar arasynda ?imdiden örgütlemek önem kazanmaktadyr.

                    

Önümüze konacak bir emperyalist yasalla?tyrma plany kar?ysynda (referandumda), barış güçlerinin “evet”-“hayır” arasynda ikilem ya?amamasy ve net bir tavyr içine girmesi gerekmektedir.

                    

Bu mesele kar?ysynda, “Kıbrıs sorunu kime ne ifade eder?” sorusu gündeme gelmektedir. Kıbrıs sorunu çe?itli kesimlere göre farkly tanymlanabilir. Emperyalizm açısından bakty?ymyz zaman Kıbrıs sorunu, çıkarlarının hukuksal zeminde güvence altynda olmamasy demektir. Halklar açısından ise, ya?adyklary adada kendi ya?amlarynda söz sahibi ve özne olamama sorunudur. Bundan dolayy, halklar ve emperyalizm arasynda uzla?maz bir çeli?kinin var oldu?unu söyleyebiliriz. Çünkü Kıbrıs sorununu halklar çözerse emperyalizmin sorunu, emperyalizm çözerse halkların sorunu büyüyecektir.

                     

Çizilen bu perspektiften yola çykyldy?ynda, bize dayatylan bir plan kar?ysynda “evet” veya “hayır” tavry içine girmek, egemenlerin bize dayatty?y iki seçenektir. Bu ba?lamda da geçmi?te oldu?u gibi gelecekte de demokratik kitle örgütleri “evet”çi ve “hayır”cy diye kutupla?tyrylacaktyr. Peki barış güçleri dayatylan bu ikilem kar?ysynda nasyl bir tavyr almalydyr?

                         

Öncelikle Baraka Kültür Merkezi, Kıbrıs halklarının kendi ya?mlarynda özne olamama sorunu demek olan Kıbrıs sorununda bir taraftyr. Bu taraf olma durumumuz kendini, genel olarak Kıbrıs halklarının, özel olarak da Kıbrıslı Türk halkınyn söz, yetki, karar, iktidar mücadelesinin içinde bunun somut, fiili savunusunu yürütmekle ortaya koymaktadyr. Asimilasyon politikalaryna, TC’nin Kıbrıs’yn kuzeyindeki i?galine ve Kıbrıslı Türklerin kendi kendini yönetmesi önünde engel te?kile eden tüm uygulamalara kar?yyyz. Yunanistan’yn Kıbrıs’yn güneyinde sahip oldu?u etkin pozisyona, Yunan ordusunun gizli i?galine ve adamyzda bulunan Yngiliz Üslerine de kar?yyyz.

                             

Bizler Kıbrıs’yn ba?ymsyz olmasy, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Elenlerin ise bu ba?ymsyz adada kendi kaderlerine hükmeden halklar olarak birlikte ya?amasy gerekti?ini savunuyoruz. Elbette Kıbrıs’yn ba?ymsyzly?ynyn da iki halkın karde?li?inden geçti?ine inanyyoruz. Bu durumda, iki halkın karde?li?i anti-emperyalist mücadeleden (somutta Kıbrıslı Türklerin TC Devletine kar?y, Kıbrıslı Elenlerin ise Yunan Devletine kar?y) geçmektedir. Böylesi bir mücadelede kaderi ortak olan halklar elbette Yunanistan ve Türkiye halkları ile de dayany?ma içerisinde olacaklardyr. Mücadelemiz, adamyz üzerinde ABD, Yngiltere, AB, Türkiye ve Yunanistan’yn de?il, Kıbrıs halklarının söz sahibi olmasy mücadelesidir. Somutta ise bu, halklar arasy güvenin ve dayany?manyn (tek kelime ile karde?li?in) arttyrylmasy, emperyalist güçler ve onlaryn taşeronlarının her türlü varly?yna kar?y mücadele edilmesi (tek kelime ile ba?ymsyzlyk) mücadelesidir. Önümüzde bir anlaşma metni olsa veya olmasa, verili durum sürse veya herhangi bir plana “evet” veya “hayır” denilse, sözünü etti?imiz bu mücadele eninde sonunda verilmek zorundadyr.

                   

O halde olası bir referandumda “hayır” veya “evet” demenin, devrimci tavyrdan bakyldy?ynda hiçbir hayati anlamy yoktur. Her ko?ulda, sadece “evet” demenin veya sadece “hayır” demenin ve anti-emperyalist/anti-kapitalist mücadeleyi referandumdan sonraya ertelemenin emekçi halk kesimlerinin çykaryna somut bir katkysy olmayacaktyr. Ba?ta da de?indi?imiz gibi her iki durumun da vattajlary ve desavantajlary vardır. Ancak hiçbir durum daha iyi veya daha kötü de?ildir. Adamyz üzerinde halklar açısından daha iyi veya daha kötü durumlar ancak ve ancak halkların anti-emperyalist mücadelesi ile yratylabilir / korunabilir.

                    

Bizler Kıbrıs halkları olarak ne “evet” dedi?imiz zaman özne olaca?yz ne de “hayır” dedi?imiz zaman özne olaca?yz. Çünkü son tahlilde evet dedi?imiz ya da “hayır” dedi?imiz plan, halkların plany de?il emperyalizmin planydyr. “Evet” veya “hayır” diyen herhangi birisi bunu anti-emperyalist mücadele, halkların yeniden karde?le?tirilmesi ve Kıbrıs’yn ba?ymsyzly?y ile harmanlamalydyr. Bu yapyldy?y takdirde de ki?inin “evet” veya “hayır” demi? olmasy önemli de?ildir. Önemli olan Kıbrıs halklarının irade sahibi kylynmasy mücadelesi, kendi geleceklerinin tek karar vericisi olmasy talebidir.

                      

Biz devrimciler, geçmi? referandum sürecinde ya?andy?y gibi “evet” demenin veya “hayır” demenin ölüm kalym meselesi haline getirilmesinin anlamsyzly?yny vurguluyoruz. Bu anlamsyzlyk geçti?imiz referandumda fiili olarak ya?anmy?tyr. Ne kuzeyden “evet” çykmasy Egemen Blok’un daha barışçy hale gelmesine neden olmu? ne de güneyden “hayır” çykmasy Kıbrıslı elenlerin barış istemedi?i anlamyna gelmi?tir. “Evet” ve “hayır” üzerinden yaratylmy? olan ve yaratylacak olan tüm efsaneler sahtedir. Esas olan halkların anti-emperyalist, anti-kapitalist mücadelesidir.

                            

Biz devrimciler Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Elen halklarıny olası bir referandumda “evet” veya “hayır”laryny gönüllerince vermeye ama asla mücadeleyi bo?lamamaya ça?yryyoruz. Bu anlamsyzlyk içinde “evet”ten ya da “hayır”dan yana tavyr almak ve bunu keskinle?tirmek, emperyalizmin tanymlady?y synyrlara hapsolmak, emperyalistlerin yaratty?y hareket alany içinde var olmaya çaly?maktyr. Ondan dolayy Baraka’nyn ortaya konacak emperyalizmin planyna kar?y tavry “farketmez”dir. Farketmedi?inin samimi ispaty da farkly Baraka aktivistlerinin farkly oylar verebilmesi olacaktır. Baraka’nyn tavry “farketmez, önemli olan mücadeledir” ?eklindedir.

                    

Baraka aktivistleri ise; kendi alanlarynda yürütecekleri mücadelede, kitlelerin ysrarly “evet mi hayır” my sorusuna; verecekleri oyu samimi olarak söyledikten sonra (ki hangi oyu verecekleri Baraka için farketmez) bunun önemli olmady?yny, önemli olanyn mücadele oldu?unu, oy günü geldi?inde oyunu verecek olanlaryn BUGÜN YAPILACAK Y?LERY ERTELEMEMESY GEREKTY?YNY, oy tarty?masynyn ise bu mücadeleyi erteleyece?ini vurgulayarak yanyt verecektir.

                     

Baraka Kültür Merkezi

                         

Başka Bir Kültür Mümkün