Kuran Kursları yada Kıbrıs’ın Kuzeyine Sünni İslam Dayatmaları

Kıbrıslı Türkler, tarihsel koşullar içerisinde ve  kendi kültürel kimliklerinin oluşma sürecinde, özgün bir din yorumu geliştirmişlerdir.  AKP gibi kökten dinci bir geleneğin anlamakta zorlandığı bir kültürel varoluş içindeki Kıbrıslı Türk halkının geneli hiç bir şekilde;  çarşaf, türban, camii vs. gibi dini simgelere önem vermemekte, tanrı inanışlarını din ve tarikat önderleri üzerinden değil tamamen kendi vicadani varoluşları çerçevesinde yaşamaktadırlar. Türkiye’nin askeri ve siyasi kontrolü altındaki Kıbrıs’ın kuzeyinde Türkiye egemenlerinin zaman zaman gündemine  gelen din mevzusu özellikle AKP’nin hükümete gelişinden itibaren Sünni İslam yaklaşımlarının empoze edilmesi şeklinde açık açık ortaya çıkmıştır.

Lefkoşa’da yıllarca Evlendirme Dairesi olarak kullanılan Sarayönü Camii’nin, şu anki TC Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bir ziyaretinden sonra bir emirle kapatılması ve yarım asır sonra yeniden camii olarak kullanılmaya başlaması ile ivme kazanan bu süreç,  gidecek cemaatı var veya yok birçok yere camii inşaa edilmesi ile devam ediyor. Diğer taraftan yıllarca müftülük diye bilinen makamın doldurulması için direktifler alan Kıbrıs’ın kuzeyindeki dönemin CTP hükümeti emirleri harfi harfine yerine getirmiş ve  Kuran kursları için de yapılan girişimlere açık açık izin verilmiştir. 2004-2009 döneminde başbakanlık yapan CTP Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer; geçen yıl Kuran kursları ile ilgili oluşan toplumsal muhalefete karşı Kuran kurslarını tenis kursuna benzeterek siyasal islamın örgütlenmesine açık açık destek vermişti. Adı Evrensel Sevgi ve Kardeşlik Derneği (ESKAD) olan islamcı yapılanmanın dernek binalarının açılışlarını Ferdi Sabit Soyer gerçekleştirmişti.

Yine bu dönemin en önemli İslami çabalarından biri de 8-9 yaşlarındaki göçmen ailelerin çocuklarını yaz döneminde uçaklara bindirerek Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki  tarikatların yurtlarına götürüp onlara buralarda kurslar verilmesidir. Şu anda Kıbrıs’ın kuzeyinde 161 okul binasına karşılık olarak birçoğu son 5 yılda inşaa edilen 182 adet camii bulunmaktadır.  Çoğu cemaatsız bu camiilerin hemen hemen hepsinin maaşlı imamları vardır ve bu imamların birçoğu Türkiye’den gönderilmektedir.

CTP döneminde önü açılan siyasal İslam, 1975’den itibaren Türkiye’den Kıbrıs’a gelip yerleşen göçmenlere yönelik örgütlenme çalışmalarına da hız vermiştir. Kıbrıslı Türklerle Göçmenler arasında farklılıkları körükleyen ve ülkenin kültürel yapısını tehdit edecek noktalara ulaşan bu girişimler, egemenlerin ve 17 Nisan 2009 seçimlerinden sonra tek başına hükümet olan UBP‘nin;  adına “Yaz Dönemi Din Kursları” denen Kuran kursları çıkışı ile geçtiğimiz iki ayın siyasal atmosferini şekillendirmiştir. CTP döneminde üçlü kararname  ile Din İşleri Başkanlığı’na (Müftülük) atanan Yusuf Suiçmez ile TC Elçiliği Din İşleri Müşaviri’nin ortaklaşa başlattıkları ve UBP’li KKTC Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın onayı ile okullarda başlatılmasına da onay verilen bu kurslara karşı KTÖS (Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası) önderliğinde bir muhalif girişim başlatıldı. Baraka Kültür Merkezi’nin ve Kıbrıs Pir Sultan Abdal Derneği’nin de içinde bulunduğu 21 örgütün çıkışı birçok yerde bu kursların yapılmasın engelledi. Özellikle İpsos (Akova) köyü, Yerolakko (Alayköy) ve  Değirmenlik köylerinde yapılan baskınlar ile tüm kamuoyunun gündemine getirilen Kuran kursları için bu güçlü çıkışı beklemeyen egemenler farklı yöntemler uygulamaya giriştiler.

ESKAD gibi gerici örgütlenmeleri yapılan toplantılara yollayan ancak başarılı olamayan egemenler, Kuran’a dil uzatıyorlar diyerek 300 kadar insanı KTÖS önüne yürüterek bir de eylem gerçekleştirmişler KTÖS’e siyah çelenk bırakmışlardır. ESKAD tarafından organize edilen eylem KTÖS önüne öfkeli bir kitle taşımıştır. Sendika yetkili kurullarının kararı ve diğer örgütlerin katılımcılığında sembolik bir yürüyüşle ayni siyah çelenk doğru adres olması itibarı ile TC Elçiliği giriş kapısına bırakıldı.

Siyasal İslamın örgütlenmesinin önüne geçmek ve Kıbrıslı Türklerin özgün kültürel yapılanmasını korumak için AKP direktifleri ile UBP’nin uygulamaya geçirdiği bu anlayışa karşı mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Toplumumuzdaki kültürel çeşitliliği ve inanışları koruyarak, tektipleştirmeye ve geleneklerimizin asimile edilmesine karşı çıkacağız.

 

Besim Baysal

Baraka Aktivisti

KTÖS Eğitim Sek. Yrd.

(Türkiye’de Halkın Sesi Gazetesi’nde Yayınlanmıştır)