AŞK TOPRAK ÖZGÜRLÜK…

 

Açlığın, sefaletin zulmün adıdır savaş. Sömürünün, tahakkümün adı… Bugün savaşlar halkların ezilmesine, kadınların tecavüzüne, çocuk hayatların imhasına, ekolojinin talanına eşdeğerdir. Tüm bunlara karşı, her daim sürdürdüğümüz barış mücadelemizi 1 Eylül’de daha sesli haykırmak için yine sokağa çıkıyoruz.

 

Kapitalizmin en önemli kar alanlarından biri olan savaş meydanları kimilerinin gözlerini yaşlara boğarken kimilerinin ceplerini parayla dolduruyor. Sistemin ağaları olan sermayedarlar, daha çok sermayenin peşine düşüp gözlerini karartarak her türlü insanlık dışı yönteme başvurabiliyorlar. Bu doğrultuda emperyalist ülkeler, ellerinde kalan fazla ürünü elden çıkarmak, tükenen hammaddeyi başka coğrafyalardan karşılamak ve bölgelerde daha fazla hakimiyet için- sözde bölge halkını egemenlerinin zulmünden kurtarmak ve bölgeye demokrasi götürmek safsatalarıyla- birçok yeri işgal edebiliyorlar.

 

Emperyalist çıkarların çok da eski olmayan bir zamanda çatışması sonucu kan gölüne dönüşen adamız da bugün hala barışın berrak suyuna hasrettir. Yaşananlar hala hafızalardadır, hala acıtır. Yaralarımızı sarmanın tek yolu ise halkları kardeş, bağımsız bir Kıbrıs’tan geçer. İşte bu yüzdendir ki artık barışı daha inançlı seslerle çağırmalı, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Elen halklarının mücadelesini azami ortaklaştırmak için çaba sarfetmeliyiz. Çünkü barış ne AB ne ABD ne Türkiye ne de Yunanistan’dan gelecektir. Gerçek bir barış ancak halkların elinde yoğrulacaktır.

 

Bugün adamızı başka halkların üzerine bombalar yağdırmak için kullanacaklarını söylüyorlar. Suriye halklarının yanında olduğumuzu, adamızın bir uçak gemisi gibi kullanılmasına izin vermeyeceğimizi kendilerine iletmek için, İngiliz Üslerine bir kez daha “dışarı” demek için bir vesile olacak bu 1 Eylül.

Bizler, Baraka Kültür Merkezi olarak “Aşk, Toprak, Özgürlük” diyerek çıkıyoruz sokaklara. Sadece ve sadece bu dünyaya ait toprakların savaşlarla bölünemeyeceğini, toprağın sınır tanımaz aşklarla yaşayabileceğini ve barışın ön koşulu olan özgürlükle yeşereceğini türkü edeceğiz dilimize. Hiroşimalı küçük kız hala fısıldarken kulaklarımıza onun sözünü ses edeceğiz: “Çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler.”

 

Barışa omuz vermek isteyen tüm antikapitalistleri, feministleri, ekolojistleri 18.30’da Terminal’e davet ediyoruz. Terminal’den Kuğulu Park’a yürüyüp oradan topluca ara bölgeye yürüyeceğiz. Haydi hep birlikte “Barış Bizlerin Ellerindedir” demeye!