BARAKA KÜLTÜR MERKEZİ’NİN 8 MART DÜNYA EMEKÇİ KADINLAR GÜNÜ MESAJI

8martfoto8 Mart Cumartesi günü saat 14.00’te Meclis önünden başlayacak olan yürüyüşe, kendi kortejiyle katılacak olan Baraka Kültür Merkezi, Dünya Emekçi Kadınlar Günü mesajı yayınladı.

Ekonomik ve sosyal hakların budandığı, gerici politikaların sinsice uygulandığı, zamlar ve özelleştirmelerle yaşam kalitesinin düştüğü, kadınlara uygulanan psikolojik, ekonomik, fiziksel ve politik şiddetin çoğalarak devam ettiği bir ortamda, Baraka Kültür Merkezi olarak, 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nde, mücadelemizi yükseltmek ve taleplerimizi haykırmak için yine sokaklardayız.

Geçmiş CTP hükümeti döneminde kadınlara armağan edilen, yıpranma payını kaldıran ve emeklilik yaşını artıran sözde Sosyal Güvenlik Yasası’nın ardından, geçmiş UBP hükümetinin icraatı Göç Yasası ve Özelleştirme Yasası ile emekçi kadınların hakları budanmaya devam edildi. Şimdi ise elektriğe yapılan zamla başlayan zam furyası, toplumsal roller gereği hayatın tüm yükünü sırtında taşıyan kadınları perişan ediyor.

CTP-BG DP-UG hükümetinin asgari ücretliye reva gördüğü  100 TL’lik artış ise, yaşanan zam furyasının ardından emekçinin eline geçemeden eriyip gidiyor. Özel sektörde çalışan emekçi kadınlar, sendikasız çalışmanın getirdiği düşük ücretlere, uzun ve düzensiz çalışma saatlerine mecbur bırakılıyor. Üyelerinin büyük çoğunluğu kadınlardan oluşan sendikalar ise kadınların çalışma ve sosyal yaşamını kolaylaştıracak politikalar üretmekte yetersiz ve sinik kalıyor. Kadınların, çalışma yaşamına atılmasında çok önemli bir yere sahip olan ücretsiz kreş talebi devletin karşısına çıkartılmıyor. Son yıllarda artarak devam etmekte olan neoliberal politikalar, eğitim ve sağlığı da piyasalaştırırken, bunlardan yine en çok etkilenen kadınlar oluyor.

Kadına yönelik şiddeti görmezden gelen ve yokmuş gibi davranan devlet, yıllardır talep ettiğimiz sığınma evini yapmak yerine, toplumun ihtiyacı olmayan ve kadını toplumda yok sayan gerici politikaların ürünü, cami, külliye ve imam hatipler inşa ediyor.

Gece kulüplerinde yaşanan taciz ve cinayetler yok sayılırken, polisin yılda birkaç kez gece kulüplerine yaptığı “Huzur Operasyonları”nın  da amacı bilinmiyor! Güvencesiz ve sağlıksız koşullarda çalışmak zorunda bırakılan seks işçisi kadınların örgütlenme ve sosyal güvence hakları görmezden gelinmeye devam ediyor.

Kıbrıs müzakerelerinin iki yıl aradan sonra yeniden başlamasıyla ülkede yeni bir sürece giriliyor ama girilen bu süreçte gerçek özneler olan halk yine yer almıyor. Kurulan müzakere masalarında, halk oturmuyor. Adada gerçek anlamda bir barış için Kıbrıslı Elenler ve Kıbrıslı Türkler, kadınların da yer aldığı, gündelik yaşam pratikleri ile bir birlerine temas etmeli, ortak mücadelelerini yükseltmelidirler.  Olası bir anlaşmanın ardından iki halkın, bütün dünyada yıkıcı etkisini gösteren neoliberal politikalara karşı birlikte mücadele etmesi gerçek anlamda bir yakınlaşmayı sağlayacak esas olgulardan birisidir. Alkışlanacak olan masada imzalanan bir anlaşma değil ama anlaşmanın ardından sol ve ilerici güçlerin verecekleri emek ve barış eksenli ortak mücadeledir.

Biz, Baraka aktivistleri, emekçi kadınların hakları için, kadının görünür kılınması ve şiddetin son bulması için, adada gerçek bir barışın sağlanması için, dayatmalara ve gerici politikalara dur demek için mücadeleyi asla bırakmıyoruz. 8 Mart emekçi kadınların mücadelesinde çok önemli bir gündür Ama biz, kadınların insanca yaşadığı ve görmezden gelinmediği bir dünya için sesimizi her zaman yükseltmeye devam edeceğiz.