İSTEMEM EKSİK OLSUN!

bte foto1Bugün Dünya Tiyatro Günü… Ve yine devlet erkanı ile büyük patronlar, en birinci tiyatro sever kesilecek, sanatın ve sanatçının önemi üzerine nutuklar çekecekler… Her türlü gereksiz harcamaya imkan bulan devlet, imkansızlıklardan dem vururken sahne sahibi büyük patronlar, halkın ve çalışanlarının sırtından kazandıklarıyla açtıkları salonlarda boy gösterecekler… Çalışanların emeğini sömürmekte beis görmeyen sermayedarlar, topluma hoş görünmek adına sanatçılara karşı en güleç yüzünü takınacaklar.

Bu ülkenin onurlu sanatçıları ise bir yandan gerçek tiyatro severler olan seyircileriyle buluşmanın coşkusunu yaşarken diğer yandan yılın her günü yaşadıkları sorunlarla boğuşmaya devam edecekler. Yıllardır inşaatı süren Başkent Tiyatro Projesi yarım kalmış vaziyette, Devlet Tiyatrosu sahnesiz, amatör ve özel tiyatrolar tüm olanaklardan yoksun bir şekilde sanat yapma mücadelesi verecek.

Son yıllarda halkın haklarına yapılan saldırılar, tiyatro ve sanat alanında da kendini göstermekte. Kültür-sanata ayrılan bütçe sürekli kısılmakta, Belediye’ye yani tüm halka ait olan Arabahmet Kültürevi güzelleştirilme bahanesiyle özelleştirilmekte. Böylelikle alternatif bir sözü olan amatör dernek tiyatrolarının seyirciyle buluşma olanağı, patronların iki dudağı arasına bırakılmakta. Tiyatro sanatçılarının sesinin kısılması pahasına hakları geriletilmekte ve özgürce sanatlarını üretebilecekleri yasalar ısrarla yapılmamakta ve imkanlar yaratılmamakta.

Hal böyleyken ne yapmak gerek peki? Cyrano de Bergerac’ın o ünlü tiradında dediği gibi: “Sağlam bir arka mı bulmalı? Bir ağaç gövdesine dolanan sarmaşık gibi, önünde eğilerek efendimiz sanmak mı? Bilek gücü yerine, dolanla tırmanmak mı? İstemem, eksik olsun! Herkesin yaptığı şeyleri mi yapmalı? Bir bakanın yüzünü güldürmek için biraz şaklabanlık edip, taklalar mı atmalı? Onun bunun önünde hep boyun mu eğmeli? İstemem, eksik olsun! Korkmak, tükenmek, bitmek… Şiir yazacak yerde eşe dosta gitmek. İstemem, eksik olsun! Ama şarkı söylemek, düşlemek, gülmek, yürümek… Özgür olmak! Dünyaya kendi gözlerinle bakmak. Sesini çınlatmak, aklına esince şapkanı yan yatırmak. Bir hiç uğruna kılıcına ya da kalemine sarılmak; ne ün peşinde olmak, para pul düşünmek; isteyince Ay’a bile gidebilmek…Başarıyı alnının teriyle elde edebilmek…”

Her şeye rağmen, insanlık var olduğundan bu yana yaşayan bir sanat olan tiyatro insanlık yararına var olacak… Ne devletin ihmaline ve ilerici sanatı baskılamaya çalışmasına ne de patronların tekeline kalmayacak! Susmayacağız… Çünkü tiyatro bir devrim provasıdır!