“NOLDU BİZİM İŞ? NOLDU GENÇLİĞİN VE HALKIN İŞİ?”

1111 Baraka Kültür Merkezi ile TDP ve BKP gençlik örgütleri meclis önünde pankartlı bir basın açıklaması gerçekleştirerek askerlik yasası ile ilgili kaygılarını dile getirdi ve milletvekillerine “noldu bizim iş” sorusunu yöneltti.

Askerlik yasasının meclis komitesine uzun süre önce geldiği ve örgütlerin konu ile ilgili görüşlerini de komiteye aktardıklarını belirten örgüt temsilcileri, önemle üzerinde durdukları askerlik süresinin kısaltılması, askerler arası süre eşitsizliğinin ortadan kaldırılması ve vicdani ret hakkının tanınması ile ilgili geçen sürede her hangi bir adımın atılmamasının  kaygı yarattığını belirtti. Açıklamada ayrıca vicdani reddin bazı milletvekillerinin iddia ettiğinin aksine anayasaya aykırı olmadığı örnek de verilerek açıklandı.

Açıklama “noldu bizim iş? noldu gençliğin ve halkın işi?” sorularının tekrardan dile getirilmesi ile sona erdi.

22222

Açıklamanın tam metni:

 

Noldu bizim iş?

Askerlik ile ilgili yasa önerilerinin Meclis komitesinde ele alınmasının  üzerinden uzun bir zaman geçti. Bu yasa önerilerinin görüşülmeye başlamasından önce ve sonra, askerlik süresinin kısaltılması, er ve çavuşlar arası süre eşitsizliğinin ortadan kaldırılması, sivil kamu hizmeti yolu ile vicdani ret hakkının tanınması konularını gündeme getirmiş, komiteye de bu doğrultuda görüşlerimizi aylar önce sunmuştuk.

Bugün burada gençlik örgütü temsilcileri olarak gelişen süreçle ilgili kaygılarımızı dile getirmek ve gençliğin bu önemli sorunu ile ilgili komiteye “noldu bizim iş” sorusunu yönlendirmek için toplanmış bulunmaktayız.

Komiteye görüşlerimizi belirtmemizden bugüne, görüyoruz ki süre kısaltılması ve askerler arası süre eşitsizliğin ortadan kaldırılması ile ilgili somut her hangi bir adım atılmamıştır. Vicdani ret konusunda ise milletveklillerimiz Anayasa değişikliği gerekeceği, bu sebeple konunun yasa kapsamına alınamayacağı yorumunu yapmaktadır.

Öncelikle bu konuya bir netlik getirmek istiyoruz. Anayasa’nın 74’üncü maddesi “Yurt Ödevi” başlığı altında, “Silahlı Kuvvetlerde yurt ödevi, her yurttaşın hakkı ve kutsal ödevidir” demektedir ve “Yurt ödevine ilişkin kurallar yasa ile düzenlenir” şeklinde devam etmektedir. Anayasa, yurt ödevinin ne şekilde yapılacağını düzenlememekte, silah kullanılarak yapılmak zorunda olduğunu söylememektedir. Dolayısıyla askerlik hizmetinin, yasa ile düzenlenirken, alternatif kamu hizmeti şeklinde de yaplıabileceği açıktır. Maddenin düz okunmasından, alternatif kamu hizmetinin verileceği yerin silahlı kuvvetler olması gerektiği anlamı çıksa dahi Anayasa’nın bu maddesi, Silahlı Kuvvetlere bağlı olarak başka yerlerde de alternatif kamu hizmeti verilebileceği şeklinde yorumlanabilir. Çünkü Anayasa mekan olarak değil, otorite olarak Silahlı Kuvvetleri işaret etmektedir. Buna ek olarak, aynı Anayasa düşünce, söz ve ifade özgrlüğünü de temel bir hak olarak tanımaktadır. Vicdani ret hakkı da, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi ve Uluslararası Medeni ve Siyasi Haklar Sözleşmesi’nde düşünce ve ifade özgürlüğü, vicdan ve din özgürlüğü kapsamında yer almaktadır. Ayrıca vicdani ret hakkı, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu tarafından da temel insani hak olarak kabul edilmiştir. Anayasa, sadece bir maddesine değil tümüne, sadece lafına değil ruhuna bakıldığında ve diğer mevzuatla birlikte yorumlandığında vicdani ret hakkına engel teşkil etmemektedir. Kaldı ki mevcut Askerlik Yasası’nda (madde 17/1/A ve Ç) hiç askere gitmeden, Silahlı Kuvvetlerin kapısından dahi girmeden, bedelli olarak yurt ödevinin yerine getirilebileceği belirtilmektedir. Dolayısıyla sadece para ödeyerek yerine getirilmesi Anayasa’ya aykırı olmayan bu “yurt ödevi”nin alternatif kamu hizmeti ile yerine getirilmesinin Anayasa’ya aykırı görülmesi mantık dışıdır.

 

Sürecin uzaması ve herhangi bir gelişmenin olmayışı bizlerde konunun unutturulmaya ya da yasada küçük değişiklikler yapılarak rafa kaldırılmaya çalışıldığı kaygısını yaratmaktadır. Komite üyesi milletvekillerimizi yasanın üzerine ciddiyet ve samimiyet ile eğilerek mazeret değil çözüm üreten bir yasa değişikliğini hazırlayıp meclise sunmaya çağırıyoruz.

Son olarak tekrdan soruyoruz “noldu bizim iş? noldu gençliğin ve halkın işi?”