ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE İLİŞKİN YASA ÖNERİSİ HAKKINDA BARAKA KÜLTÜR MERKEZİ’NİN GÖRÜŞÜ

Meclis’te çalışmalarını sürdüren Anayasa Komitesi, çeşitli örgütlerle birlikte Baraka Kültür Merkezi’nin de Anayasa değişiklikleri ile ilgili görüşünü istemişti. Baraka’nın Meclis’e sunmuş olduğu, mevcut değişiklik maddelerinin ötesinde yapılması gereken daha temel değişiklikleri de içeren görüşü halkımızla da de paylaşıyoruz:

 

ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİNE İLİŞKİN YASA ÖNERİSİ HAKKINDA

BARAKA KÜLTÜR MERKEZİ’NİN GÖRÜŞÜ

Anayasa Değişikliğine İlişkin Yasa Önerisi, özellikle insan hakları, çocuk hakları, yasama ve yargının daha işlevsel kılınması, yürütmenin daha sıkı bir denetime tabi tutulabilmesi konularında, mevcut Anayasa’ya göre ilerici olup genel anlamda toplumumuza faydalı olacağı düşünülmekte ve olumlu görülmektedir.

Ancak kanaatimizce Kıbrıslı Türk halkının sosyo-ekonomik ve kültürel özelliklerinin asimile edildiği, bir halk olarak var olmamızın koşulu olan kolektif iradenin, Meclis ve hükümetlerce TC’ye teslim edildiği bir dönemde Anayasa’da daha esaslı değişikliklere ihtiyaç vardır.  Eğitim,  sağlık, ulaşım, barınma gibi, en az diğer insan hakları kadar önemli olan halkın haklarının sermayeye teslim edilerek geriletildiği, doğa üzerinde pervasızca bir tahakkümün sürüp gittiği gerçeğinde hareketle, önerilen Anayasa değişkliklerinin, halkın en temel, en can yakıcı sorunlarına çare olmayacağı düşüncesindeyiz.

Bununla birlikte çalışmanıza somut katkı sağlamak amacıyla, gerek değiştirilmesi veya eklenmesi önerilen maddelerde gerekse bu çalışmada hiç ele alınmamış olan başka maddelerde yapılmasını önerdiğimiz değişiklikleri aşağıda bilginize getiriyoruz:

1-           “Savunma ve İşbirliği” başlıklı geçici 10. maddenin kaldırılması, hem bağımsızlık ve sivilleşme adına hem de Kıbrıslı Türk halkına ait moral değerlerin yeniden yükselmesi bakımından hayati önemdedir. Bu vesileyle, geçici 10. maddenin, Polis Teşkilatının sivile bağlanması bakımından engel teşkil etmediği fikrinde olduğumuzu da belirtmek isteriz.

2-           Mevcut Yasa Önerisi’nde yer almamakla birlikte Hükümet Programında sözü edilen dolayısıyla olası görülen; 162. maddenin değiştirilerek Anayasa değişiklikleri ile ilgili halkın referandum hakkının elinden alınması veya kısıtlanması bizce kabul edilemezdir. Daha çağdaş bir Anayasa uğruna dahi halkın katılım hakkının yani demokrasinin ortadan kaldırılması, en temel hukuk metninin halk iradesi olmaksızın (mevcut seçim sisteminde parlamento halk iradesini yansıtmamaktadır) değişebilir hale gelmesi, hukuksal veya toplumsal anlamda olumlu sonuçlar doğurmayacaktır.

3-           Yasa Önerisi’nde yer almamakla birlikte, örgütümüz dernek statüsünde kurulmuş olduğundan “Dernek Kurma Hakkı”nı düzenleyen 33. maddenin değiştirilmesine özel bir önem atfetmekteyiz. Çağdaş bir Anayasa iddiasıyla yapılan böylesi çalışmada, örgütlenme hakkı ile ilgili çağ dışı kalmış bu maddenin de mutlaka ele alınarak değiştirilmesi gerekmektedir. Dernek kurma hakkı sadece yurttaşlara değil herkese tanınmalıdır. Günümüz dünyasında pek çok kişi yurttaşı olmadığı bir ülkenin topraklarında yaşamaktadır, ülkemizde de yurttaş olmayan oldukça çok sayıda kişi vardır. Örgütrlenme özgürlüğünden mahrum kalmaları eşitlikçi olmadığı gibi çağdaş ve demokratik bir anlayış değildir. Ayrıca 29/2004 sayılı Yasa ie iç hukukumuza geçmiş olan Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin 22. madesi de bu Anayasa değişikliğini gerektirmektedir. 18 yaşından küçüklerin de (örneğin 15 yaşından büyüklerin) yasa ile çerçevesi çizilerek ve çocuk hakları bakımından korunarak dernek kurabilmesi ve derneklerde çalışabilmesi sağlanmalıdır. Dernek kurabilmek için yasanın gösterdiği bilgi ve belgelerin, yasanın belirlediği yetkili mercilere verilmesinin yeterli olduğu Anayasa’da açıkça belirtilmelidir. Bilgi ve belgelerde yasaya aykırılık olması halinde yetkil mercinin, derneğin faaliyetini durdurmak için mahkemeye başvurabileceği kuralı getirilmelidir. Derneklerin kapatılması ile ilgili mevcut Anayasa’daki antidemokratik düzenleme (ulusal güvenlik, kamu düzeni ve genel ahlak bakımından gecikmede sakınca bulunan durumlarda, yargıç kararı olmadan da derneklerin faaliyetten alıkonulabileceği kuralı) kaldırılmalı ve dernekler yasanın öngördüğü durumlarda ancak mahkeme kararı ile kapatılabilmelidir.

4-           Önerinin 3. maddesiyle Anayasa’nın 11. maddesinde yapılan ve temel hak ve özgürlüklerin sınırlanmasının sınırlarını daraltan olumlu değişiklikte “genel ahlak” ifadesinin çıkarılması çok doğru ve yerinde olmakla birlikte aynı ifade Anayasa’nın başka madelerinde de yer almaktadır. (örneğin 23., 24., 26., 27., 28, 30. ve 33. maddeler). Objektif nitelik taşımayan, anlamı ve kriterleri belirli olmayan “genel ahlak” ifadesinin, Anayasa’da hiç yer almaması gerekmektedir.

5-           Yasa Önerisinde yer almamakla birlikte “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı”nı sadece yurtaşlara tanıyan 32. maddede değişiklik yapılarak bu hakkın herkese tanınması gerekmektedir. Küreselleşen dünyada pek çok kişi yurtaşı olmadığı bir ülkede yaşamakta, gerek iş gerekse sosyal hayatta sorunlarla karşılaşmaktadır. Ülkemizde de durum farklı değldir. Dolayısıyla yurtaş olmayanlar da haklarını aramak, fikirlerini özgürce ifade edebilmek için toplantı ve gösteri yürüyüşlerine katılma özgürlüğüne sahip olmalıdır. Kaldı ki 29/2004 sayılı Yasa ie iç hukukumuza geçmiş olan Kişisel ve Siyasal Haklar Sözleşmesi’nin 21. madesi de bu Anayasa değişikliğini gerektirmektedir.

6-           Yasa Önerisi’nin 7. maddesi ile mevcut Anayasa’daki halinden daha ileri bir seviyeye taşınan “Çevrenin Korunması” (Madde 40), insan merkezli anlayıştan ziyade doğa merkrezli anlaşışla ele alınıp, ekolojik dengeye ve doğal yaşam alanlarının korunup geliştirilmesine daha özel bir önem verecek şekilde düzenlenebilir. Maddenin başlığı “Çevrenin ve Doğal Dengenin Korunması” olarak değiştirilip, içeriğine de devletin, her türlü faaliyeti yapar, izin verir veya denetlerken öncelikle doğanın dengesini ve doğal yaşam alanlarını korumakla yükümlü olduğu belirtilmelidir.

7-           Yasa önerisinde yer almayan, ancak emek-sermaye uzlaşmaz çelişkisinde mutlaka taraf olunması ve korunması gereken “Sendika Hakkı” maddesi (Madde 53) de değiştirilmeli ve sendikasız çalışma yasaklanmalıdır. Bu konunun yasaya bırakılmayıp Anayasa’da yer alması, bu hakkın pratikte kullanılması bakımından daha gerçekçi ve kalıcı olacaktır. 13/1993 sayılı Yasa ile iç hukukumuza geçmiş olan Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (İLO) Sendika Özgürlüğü ve Örgütlenme Hakkının Korunmasına İlişkin 87 Numaralı Sözleşmesi “Uluslararası Çalışma Örgütü’nün bu Sözleşmeyi onaylayan her üyesi, işçilerin ve işverenlerin örgütlenme hakkını özgürce kullanmalarını sağlayacak her türlü gerekli ve uygun önlemleri almakla yükümlüdür” kuralını getirmektedir. Ancak uygulamada, özel sektörün çok büyük bir bölümünde çalışanlar, sendika hakkından mahrum edilmekte, sendikalaşma çabaları ise baskı, tehdit ve işten atılma ile sonuçlanmaktadır. Bu konu Anayasa’da yer almadığı müddetçe, gücü elinde bulunduran sermaye, hükümetlere her zaman baskı yapabilecektir.

8-           Halkın parlamentoyu ve yerel meclisleri denetlemesi ve nüfusun belli bir oranında yurttaşın istemi ile geri çağırma hakkının Anayasa’da yer alması, az nüfuslu, küçük ölçekteki ülkemiz için işlevsel olacağı gibi katılımlı demokrasi anlayışının gelişmesine de hizmet edecektir.

9-           Yargı ile ilgili yapılan değişiklikler, mahkemelerin daha işlevsel kılınması bakımından olumlu olmakla birlikte yargıya ulaşmanın ve hak arama özgürlüğünün kullanılabilmesinin gerçek hayatta karşılık bulabilmesi için mahkeme harçlarının artırılmasına limit konmalı, hak arama özgürlüğü bu açıdan da Anayasa ile güvence altına alınmalıdır. Aksi halde mahkemede hak aramak sadece yeterli parası olanlar için mümkün olabilmektedir.

10-        Enerji/elektrik, telefon, su ve benzeri kamusal hizmetlerin devletin ödevi olduğu ve devredilemeyeceği, eğitim, sağlık, barınma, ulaşım haklarının, fırsat eşitliği çerçevesinde devlet tarafından halka sunulacağı ve kamusal hizmetlerin özelleştirilmesinin yasak olduğu da Anayasa değişiklik çalışmalarında yerini almalıdır.