Baraka Edon’un etkinliğine katıldı: “Sınırsız, sınıfsız, halkları kardeş bağımsız bir Kıbrıs için”

edonBaraka, Edon’un her yıl geleneksel olarak düzenlediği, “Edon Trodos Gezisi”ne katıldı. 1950’lerden beri her yıl gerçekleşen etkinlikte önce Trodos’ta bulanan İngiliz üstlerine yürüyüş gerçekleştirildi. Yürüyüşte, “İngiliz üstleri dışar” “Kıbrıs Nato’nun uzantısı olmayacak” gibi sloganlar atıldı ve Edon Gençlik Örgütü üstler önünde kısa bir konuşma yaptı. Yürüyüşün ardından piknik alanına gidilerek burada da sırasıyla Edon Gençlik Örgütü Başkanı, AKEL Genel Sekreteri, TDP Gençlik Örgütü ve Baraka Kültür Merkezi konuşma gerçekleştirdi. Konuşmaların ardından Baraka ve TDP Gençlik Örgütü’ne, EDON’un 70. yılı nedeniyle plaket verildi.
Baraka Kültür Merkezi adına konuşma yapan Baraka Aktivisti Firuzan Nalbantoğlu’nun konuşmasının tam metni şöyle;

“Etkinliğinizi, hem çok yakın hem çok uzak bir yerden; adamızın kuzeyinden kardeşçe selamlıyoruz. Ve, bu toprakların yetiştirdiği değerli şairlerden Fikret Demirağ’ın bir şiiriyle seslenmek istiyoruz sizlere:
Barış bir şarkılı gençliktir
bazı dönemlerde tam alnından vurulur
gül yürekler göğüs-kafeste çürütülür

Gider gelir bir umut ağlar gecede…

Umutlar kavgalarda omuz omuzadır
durmadan gerilir bir çelik şarkı teli
durmadan şafağın vaktine saat kurulur

Gider gelir bir şarkı ağlar gecede…

Sevgi bazı düzenlerde
bir yaralı kekliktir
uçar iken kanadından vurulur

Gider gelir bir yürek ağlar gecede…

Durmadan şafağın vaktinde saat kurulur
hiç kuşkun olmasın kınalı keklik
hiç kuşkun olmasın yaralı gençlik

Her şeyin hesabı bir gün sorulur…

Bizler Kıbrıs’ın bağımsız olması, Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrslı Elenlerin ise bağımsız bir ülkede, kendi kaderlerine hükmeden halklar olarak birlikte yaşaması gerektiğini savunuyoruz. Elbette Kıbrıs’ın bağımsızlığının da iki halkın kardeşliğinden geçtiğine inanıyoruz. İki halkın kardeşliği anti-emperyalist mücadeleden geçmektedir ve adamız üzerinde ABD, İngiltere, AB, Türkiye ve Yunanistan’ın değil, Kıbrıs halklarının söz sahibi olması mücadelesidir.
Adanın bölünmüşlüğü gün geçtikçe daha da kalıcı hale gelirken, yaklaşık elli yıldır sürmekte olan “masa başı görüşmeler” monoton ve sıkıcı bir ritüele dönüştü. Öte yandan her iki halk arasında da milliyetçi sesler, geçmişe ilişkin birbirini suçlayan kesimler hiç de az değil. Bu durumda Kıbrıs yalnızca sınırların kalkmasıyla değil, adada yaşayan halkların yeniden kardeşleşmesi anlamında da tekrar birleşmeli, birleştirilmeli. Bunun da iki liderin görüşmesi veya imzası ile gerçekleşmesi mümkün değil. Gerçek bir barış ancak halklar tarafından inşa edilebilir. Ama nasıl?
Bizler; halklar, ezilenler, yıllardır birleşmeye çalışırken, egemenler, neo liberalizm adı alında çoktan birleşmiş durumda. Bize Türkiye’den size ise Troyka tarafından dayatılan neo liberal politikalar, yaşam alanlarımızı her geçen gün daha da daraltmakta. Bizleri sosyal ve ekonomik haklardan yoksunlaştırıp yoksullaştırmakta. Hava yollarında, haberleşmede, enerjide, sağlık ve eğitimde özelleştirme, kuralsızlaştırma, taşeronlaştırma ve sendikasızlaştırma saldırısı hepimizin ortak sorunu. Hal böyleyken, ihtiyacımız olan barış ve güven ortamını ancak Türkiye ile hesaplaşan Kıbrıslı Türkler ve Yunanistan ile hesaplaşan Kıbrıslı Elenler yaratabilir. Ve bu mücadele yalnızca anti-emperyalist bir mücadele değil; Troyka’nın ve Türkiye’den  gelen dayatmaların neo liberal içeriği düşünüldüğünde anti-kapitalist bir mücadeledir de.
Bugün sizinle burada olmak, yarın sınırın farklı taraflarında da olsa aynı şeylere karşı mücadele etmek açısından bizim için önemli ve değerli. Sınırsız ve sınıfsız, halkları kardeş ve bağımsız bir Kıbrıs için… “