ARGASDİ’NİN 39. SAYISINDAN, SİSTEMİN ÇİZGİSİNİN DIŞINDA BİR ÇİZGİ FİLM: “ŞİRİNLER”

şirinler foto

Nazen Şansal

nazen_sansal@yahoo.com

Hepimiz tanırız onları, başka şekillerde karşılaşmış, farklı algılarla da izlemiş olsak biliriz küçük mavi yaratıkları… Bazılarımızın “Mantar Cüceleri” adıyla eski çocuk dergilerinden hatırladığı, kimilerimizin okul çıkışı ekran başına koşarak izlediği ve ormana gidince görürüm umuduyla aradığı, yeni kuşakların ise Hollywood yapımı filmleri sinemalarda gösterilince tanıştığı bir çizgi film Şirinler. Peyo olarak bilinen Belçikalı karikatürist Pierre Culliford, 1958’de çizgi roman olarak yaratmış onları. 1980’lerde televizyona uyarlanınca da neredeyse tüm dünya çocuklarının severek izlediği bir çizgi film çıkmış ortaya. Bu yazıda “Şirinler”in, sinema filmi olan yeni versiyonundan değil orijinal kurgusundan bahsederek bu çizgi filmin çağrıştırdıklarını şirinleyeceğiz.

 

The Smurfs (Socialist Men Under The Red Father)

Şirinler, Schtroumpfs adıyla doğmuş olsa da “The Smurf” olarak yayıldı dünyaya. İngilizce’de veya başka bir dilde bir anlamı olmayan bu kelimenin “Socialist Men Under The Red Father” (kızıl babanın liderliğindeki sosyalist adamlar) kelimelerinden oluştuğu söylenmekte. Yazarın veya yapımcıların bu konuda bir açıklaması olmamakla birlikte, Peyo’nun bir komünist olduğu ve filmin içeriğini düşündüğümüzde oldukça mantıklı…

Hatırlarsınız, Şirin Köy’ün filozofu ve büyücüsü, sakallı ve kırmızı kıyafetli Şirin Baba’dır. Köyün Marx’ı diyebileceğimiz Şirin Baba, genelde kitapları ile haşır neşirdir, okur, yazar… Şirinler’in sorunlarına çözümler üretmeye çalışır.

Şirin Baba’nın liderliğindeki Şirinler ise görünüşte tek tip olsalar da farklı karakterlerine rağmen eşitlik içerisinde birarada yaşayabilen bir komün hayatı sürerler. Şirin Köy’de herkes yeteneğine göre verir ve ihtiyacı kadar alır. Şirinler, açgözlü ve adaletsiz serbest piyasa ekonomisini reddederler. Aşırı bir üretim veya ihtiyaçtan fazla bir tüketim yoktur. İşçi tulumundan esinlenilerek maviye boyanan Şirinlerin her birinin farklı bir özelliği, yeteneği vardır. Kimisi aşçı, kimisi sanatçı, kimisi çiftçi, kimisi marangozdur. Her birinin kendi meşrebince topluluğa bir katkısı vardır. Hatta bazıları uyumakla, somurtmakla veya şaka yapmakla günlerini geçirse de onlara da Şirin Köy’ün nimetlerinden yararlanma, komünde özgür bir şekilde yaşama hakkı tanınır. Şirinlerin köyü, son dönemde moda olan ancak kapitalizm koşullarında tam olarak gerçekleşemeyecek “eko köy”e de güzel bir örnektir. Orada, ekolojik denge gözetilerek, “ormanın ruhu”na saygı gösterilerek, doğayla uyum içerisinde yaşanır.

 

Para, Din, Mülkiyet, Polis Yok!

Paranın olmadığı bu köyde ne dini ibadethanelere, ne de peygamberlere rastlanır. Sorunları birlikte tartışıp çözüm için birlikte hareket eden Şirinler kitapla, bilimle, kolektif akılla sürdürürler komünlerini. Bazı karakterlerin kullanabildiği büyülerse, doğanın ve bilimin gerçek güçlerinden beslenir. Herkesin kendi zevkine göre bir mantar evi ve kendi özel eşyaları olmakla birlikte, toprağın, ağaçların, şirin çileklerinin, üretim araçlarının mülkiyeti herkesindir. Tüm Şirinler, eğlenerek çalıştıkları bir işbölümü çerçevesinde, Şirin Köy’deki hayatlarını devam ettirecek işleri birlikte yaparlar. Şirinlerin orduları ve polisleri de yoktur. Zaten olsa hiç yakışmazdı… Bir tehlike karşısında birer milis şirin gibi hep birlikte mücadele ederler. Tehlike geçince de kendi mesleklerine veya yaşam tazrlarına geri dönerler. Kendi içlerindeki anlaşmazlıkları da Şirinköy’ün genel kurallarına göre kolektif bir şekilde çözümlerler.

 

“Yakalayacağım! Bir gün mutlaka yakalayacağım…”

Gargamel ve kedisi Azman’a (orijinal adıyla Asrael veya Azrail’e) gelince… Papaz cübbesine benzeyen kıyafeti tesadüf olmayan Gargamel, emperyalizmin ve kapitalizmin bütün kötülüklerinin vücut bulduğu bir karakterdir. Emperyalizmin yayılmacılığı ve sömürgeciliği olarak okunabilecek olan Şirin Köy’ü ele geçirip Şirinleri yemek ve kapitalizmin her şeyi metalaştırarak sermayesini büyütme hırsı anlamına gelen Şirinleri altına çevirmek şeklinde iki gayesi vardır. Neyse ki Şirinlerin dayanışması ve direnişi karşısında bu amaçlarına ulaşamaz… Kedisinin ise isminden yola çıkarak, emperyalizmin çıkarlarına hizmet eden İsrail devleti olduğu düşünülebilir veya genel olarak emperyalizme ve kapitalizme işbirlikçilik yapan devletler olarak yorumlanabilir. Gargamelin her bölüm sonunda haykırdığı “Yakalayacağım! Bir gün mutlaka yakalayacağım!” sözleri, soğuk savaş döneminde, sosyalist ülkeleri alt etmek arzusunda olan ABD’yi ve kapitalistlerin, komünizmi yaşatmama isteğini anlatır. Şirinlerin kolektif zekası ve emeği karşısında ve Şirin Baba’nın kitaplarından okuduğu büyülerin de yol göstericiliğinde, alt edilen hep Gargamel ve Azman olur.

 unnamed

Feminist bir eleştiri

Kızıl babanın liderliğindeki sosyalist adamların arasında sadece bir kadın bulunmaktadır: Gargamel’in yarattığı Şirine… Evet, Şirine’yi Gargamel yaratmış ve onu Şirinlerin arasına göndererek kötülük yapmasını amaçlamıştır. Ancak Şirin Baba, iyi bir şirin olmak isteyen Şirine’ye acıyarak onu gerçek bir şirine dönüştürmüştür. Her şeyin imrenilecek kadar güzel ve anlamlı olduğu Şirin Köy komününde kadınların bu denli aşağılanması; özünde kötülük sembolü olarak görülmesi, bir erkek tarafından yaratılıp yine bir erkek tarafından değişime uğratılması, Şirinler çizgi filmindeki en olumsuz durumdur. Peyo’nun komünizminde, kadınlara eşit ve özgür bir yer verilmemiştir. Oysaki komüne inanan şirineler ve şirinler, devleti, polisi, dini reddettikleri gibi aile kurumunu reddederek birlikte güzel bir yaşam kurabilirlerdi. Elimizdeki tek kadın modeli olan Şirine’nin sarışın olması ve ormanın ortasında, mini etek ve topuklu ayakkabı giymesi de Hollywood kültüründen etkilenildiğini ve kadın bedeninin beyaz perdede metalaştırılmasında sakınca görülmediğini düşündürmekte. Şirine’nin kötü bir karakter iken siyah saçlı, iyiye dönüştürüldüğündeyse sarı saçlı olması ise ırkçı bir çağrışıma neden olmakta.

“Şirinler”i sevdikçe, doğrusunu yanlışını tartıp ölçtükçe, bir gün mutlaka Peyo’nun hayal ettiğinden de güzel bir Şirin Köyümüz olacak. Bugünün çocukları mı görür, onların çocukları mı bilinmez ama bir gün mutlaka dünya kocaman bir Şirin Köy olacak! “Mantar Cüceleri”nin başına bela olan Gargamel ve Azman’ı her alanda, her anlamda yene yene, mantar gibi çoğalacağız…