ARGASDİ’NİN 40. SAYISINDAN ESKİ AĞIRLIK ÖLÇÜLERİYLE İLGİLİ BİR YAZI “Yarım Önge Bir Ogga”

Şifa Alçıcıoğlu

Sifa_alcicioglu@yahoo.com

 

terazi1Hatırlarım da, eskiden nenem alışverişi köye gelen seyyar manavlardan yapardı. Haftanın belli bir günü gelen manav, köyün kadınları tarafından beklenir, geldiği zaman meyva- zebze dolu gaşalardan(1) en tazeleri özenle seçilirdi. Nenem da alacağı sebze meyveyi bir güzel seçer ve tartması için civar köyleri da gezen zerzavatçı(2) Kemal Dayı’ya verirdi. Kemal Dayı naylonun birini terazinin bir ucuna koyar, diğer ucuna da ağırlıklardan koyarak kaç okkalık mal sattığını bulurdu. Dijital tartıların yarattığı kolaylığın aksine terazinin dengesini tutturmak zahmetli bir işti.

***

Yıllardır diline, dinine, eğitim sistemi gibi birçok alanına müdahale edilen Kıbrıslı Türklerin yaşadığı bir başka asimilasyon politikası “Tartı ve Ölçüler Yasası”dır.

Kıbrıs’ta Osmanlı ve İngiliz Sömürge Yönetimi de dahil olmak üzere kullanılan ölçü birimleri, bu yasayla bir anda değişmişti. 31 Aralık 1995’te“Tartı ve Ölçüler Yasası” yürürlüğe girdiği zaman ülkede deyim yerindeyse ufak çaplı bir deprem yaşanmıştı. Halk, alıştığı okka, dirhem, arşın, mil gibi ağırlık ve uzunluk ölçülerinin değişmesini kabullenememiş ama milin kilometre, okkanın kilogram olmasının da önüne geçememişti. Aslında Kıbrıs Türk Federe Meclisi’nin 13 Ekim 1977 tarihli birleşiminde kabul olunan “Tartı ve Ölçüler Yasası”, Kıbrıs Türk Federe Devleti Başkanı tarafından Resmî Gazete’de yayınlanmak suretiyle ilân olunmuştu. Ama yürürlüğe girişi, yasaya da yazılarak, önce 5 yıl sonra 11 yıl ertelenmiş ve yasa uygulamaya geçmemişti. Son olarak yasa değişikliğiyle, 31 Aralık 1995 tarihine kadar ertelendi. Yani uygulanması için üstünden 18 yıl gibi bir süre geçmesi gerekmişti. Üstelik bu yıllarda devlet tarafından halkı hazırlamak için hiçbir girişim yapılmaması, amacının uluslararası standartları yakalamak olduğu iddia edilen metrik sisteme geçişi zorlaştırmıştı.

Galonla ölçülen benzin litreye, arşınla ölçülen kumaş metreye,  mille gösterilen tabelalar kilometreye dönüşmeye mahkum oldu. Kantarın ucu kilograma takılı kaldı…

***

Genç nesiller bu terimlerin adını bile bilmezken, yaşlılarda durum farklıdır. Yıllarca edinilen alışkanlıklar kolay unutulmadığından olsa gerek eski ölçüler onlarla birlikte yaşamaktadır. Her ülkenin kendine has ölçü birimlerinin olduğu zamanlarda bunun yarattığı kültürden günümüze bazı deyimler kalmıştır. Örneğin “okka basmak”, ne kadar ağır olduğunu ifade eder. “Kelle ciğer yarım önge” kişinin ne kadar zayıf olduğunu belirtir. “İki dirhem bir çekirdek” şıklığı ifade eder. Ancak burada kullanılan çekirdek de bir ağırlık birimidir. Şöyle ki Osmanlı Döneminde harnup çekirdeği bir zamanlar elmas gibi kıymetli taşları tartmak için kullanılırmış. Çünkü keçiboynuzu olarak da adlandırılan bu meyvenin çekirdeğinin ağırlığı değişmez. İki dirhem bir çekirdeğin ağırlığıysa bir altına denk gelmekteymiş. Yani bu terim şık kimselere bir nevi altın yakıştırması yapmaktadır.

Ülkemize has bazı terimlerse şunlardır: “Gıbrız Kantarı”, kırk dört okkadır. Arabalar vergilendirilirken ağırlık birimi olarak Kıbrıs kantarı baz alınırdı ve kamyonetlerin, kamyonların üzerine yazılırdı. “Ogga buçug”, perakende, azar azar, teker teker. Malların azar azar satılmasına dayanan satış biçimiydi. “Mildaşı”, yolların uzunluğunu mil yönünden gösteren taş demektir. (2)

***

Tartı ve ölçü birimlerinin değiştiği dönem, Kıbrıslı Türklerin üretimden koparıldıkları zaman dilimiyle de örtüşmektedir. Bilinçli olarak yürütülen bu politikalar; üretimden koparma, nispi bir refah yaratarak halkı memurlaşmaya itme gibi etmenler kültürel asimilasyonun en gerçek örneklerindendir. Son olarak 1 Haziran 2014’te yürürlüğe giren “Metroloji (ölçü ve ölçü aletleri) Yasası” ile “Tartı ve Ölçüler Yasası” da yürürlükten kaldırıldı. Metroloji Yasası’sıyla, Avrupa Birliği’ne uyum adı altında, ticareti ve rekabeti ön plana alıp halkı tüketici bireyler olarak gören yeni bir yasamız daha oldu.

Kültür nostaljik bir öğe değildir sadece. Çünkü kültür yaşar, içinde üretimi de barındırır. Tüketmeye alıştırılmış, üretimden uzak, toplumsal olaylara sessiz kalan bir halk tam da egemenlerin istediği şeydir. Bu yüzden, kültürü ve hafızası yok edilmeye çalışılan bir halk olmamak için değerlerimize sahip çıkmalı, bunu gelecek nesillere aktarma sorumluluğunu üzerimizde hissetmeliyiz.

 

Kaynak:

(1)  Gaşa: kasa

(2)  Zerzavatçı: meyve, sebze satan kişi, manav.

(3)  Mustafa Gökçeoğlu, Kıbrıs Ağızları Sözlüğü, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Sözlüğü, 2008.