ARGASDİ’NİN FEMİNİST-İZ SAYFASINDAN: NEDEN SOSYALİST FEMİNİZME İHTİYAÇ VARDIR?

kadina_siddet_JPG_1802Cansu N. Nazlı

cansunazli@yahoo.com

Egemen ideoloji, siyasetin her alanını olduğu gibi kadın siyasetini de zapturapt altına almak için onun kapitalizme uyumlu bir sürümünü önümüze koyar. Üstelik bu ‘alternatif’i ortaya koymakla da kalmaz; bunun gerçekleşebilecek yegâne olasılık olduğuna bizi inandırmaya uğraşır. Kapitalist koşullarda hayatı değiştirip dönüştürebileceğine inanmamız istenen biricik kadın siyaseti liberal feminizmdir.

Kadınların bireysel olarak güçlendirilerek erkeklerle eşit konuma getirilmesini murat eden liberal feminizmin kadın-erkek eşitliğinden kastı fırsat eşitliğidir. Fırsat eşitliğinin sağlanması için pozitif ayrımcılık gibi önlemler ve yasal düzenlemeler öngörür.

“Günümüzde, en radikal biçimine büründüğü durumlarda liberal feminizm şu türden politikalar önermektedir: Kadınların siyasete katılımının önünü açacak biçimde siyasal temsil eşitliğine yönelik kota gibi önlemler; istihdam alanı ve iş gücü piyasasında kadınlarla erkeklerin eşitliğini sağlamaya yönelik (aile ve çalışma hayatının uyumlulaştırılması da dahil olmak üzere) çeşitli önlemler; kadınlara yönelik şiddetin önlenmesi için yasalarda ve hukuk anlayışında oldukça radikal değişiklikler vb…” (1)

Feminizmin, yukarıda anılan fikriyatı ve uygulamaları hayata geçirmekten ibaret olduğu sanısı ülkemizde de oldukça yaygındır. Canlı örneklerini yakın geçmişte “Ceza” ve “Aile” yasalarının değişmesine yüklenen aşırı önemden gözlemlemek mümkün.

Bu noktada yasaların tadil edilip ayrımcılığı önleyici birtakım önlemler alınmasının ne zararı olabilir ki diye düşünülebilir. Verili durumda ilerici sayılabilecek bu adımlar kazanım sayılmakla birlikte toplumda var olan eşitsizliklerin salt hukuk yoluyla giderilebileceği fikri hem yüzeysel bir çözüm olması hem de toplumsal olgulara yukarıdan bakan bir tavrın göstergesi olduğundan sakıncalar barındırır.

Bütün kadınları eşit varsayan liberal feminizmin aksine; kadınlar arasında ırk, etnisite, kültür gibi farklılıklara ve çeşitliliğe vurgu yapan postmodern feminizm 80’li yıllardan itibaren boy göstermeye başlar. “Tüm genellemeleri ve kuramları reddeden postmodernizmin kapsamlı bir siyasi kimlik imkânını kapatması ve bir grup kimliğine bağlılığı reddetmesi politik eylem imkânını da ortadan kaldırır.” (2)

Kadınlar arasındaki eşitlik – farklılık ikililiği üzerinden liberal feminizmle postmodern feminizmin teorik bir gerilimi olduğu izlenimi verilse de; Terry Eagleton’ın ifade ettiği gibi postmodernizm “öznesiz bir liberalizm”dir. Bugün ülkemizde her iki feminizmin de aynı platformda yekpare olabilmesi bu yüzden şaşırtıcı değildir. Dahası bu birliktelikten iki tarafın da yararı bulunmaktadır. Postmodern çeşitliliğe kucak açması liberal hoşgörüyü taçlandırıp feminizmini zenginleştirirken; liberal taleplerle mücadele etmek postmodern feminizme kendinde olmayan bir eylem alanı açar. Şunu da belirtmek gerekir ki kadın dayanışmasına ve/veya feminizmlerin birbirinden etkilenmesine burada olumsuz bir anlam yüklüyor değilim. Daha ziyade vurgulamaya çalıştığım nokta, liberalizmin ve postmodernizmin sınıfsal eşitsizlikleri göz ardı etmesi sebebiyle feminizmlerinin kapitalizm için tehdit olmadığı hatta varlıklarının kapitalizme daha eşit ve demokratikmiş gibi bir görünüm kazandırdığıdır. Nasıl ki kapitalizm kendinden kaynaklı ekolojik tahribatın nedenini insanların duyarsızlığına ve denetimsizliğe indirgeyen çevrecilikle ‘yeşil kapitalizm’i bir çözüm olarak önümüze koyuyorsa; bahsi geçen feminizmler, kadınların eşit ve özgür bireyler olabilmeleri için bize AB’ye uyum yasaları, BM sözleşmeleri ve bunların uygulamaları olan projeleri ile ‘mor kapitalizm’i vadeder.

Liberal feministlerin “kendi sınıfsal konumlarını yansıtan kurtuluş stratejileri işçi sınıfı ve diğer ırksal olarak ezilen kadınlar için geçerli olmadığı”(3) gibi, postmodern feministlerin bölük pörçük ettiği mücadele alanlarının dünyada görülen en bütünselleştirici sistem olan kapitalizme karşı hiçbir şansı yoktur.

Kadınların ezilmesine ve hem özel hem kamusal alanda çifte sömürülmesine neden olan ataerkil kapitalist sisteme karşı kadın ve emek siyasetinin kol kola yürütülmesi zaruretinden sosyalist feminizme ihtiyaç vardır. Zira sosyalist feminizm, cinsiyetçi ve ırkçı baskıları besleyen iktisadi ve ideolojik ihtiyacı ortadan kaldırma iddiasındadır.

 

[1]) Gülnur Acar Savran, Feminizm, http://sosyalistfeministkolektif.org/feminizm/feminizme-giris/617-feminizm.html

2) Josephine Donovan, Feminist Teori, İletişim Yayınları, 2007, Sayfa 382

3) Angela Davis, Clara Zetkin Seçme Yazılar, Notabene Yayınları, 2012, Sayfa 14