ARGASDİ’NİN 41. SAYISINDAN TARİHE IŞIK TUTAN BİR YAZI: “Kaybolan Meslekler”

son-kunduraci-IHA-20120724AW000121-8-t

Sifa Alçıcıoğlu

Sifa_alcicioglu@yahoo.com

Yıllar boyunca, toplumsal ihtiyaçlar farklı farklı meslekleri doğurmuştur. Yaşam değiştikçe meslekler de değişmeye başlamış, birçoğu zamanla kapitalist sistemden nasibini alarak sektörleşen devlerin arasında kaybolmaya mahkum bırakılmıştır. Kıbrıs’ta 1900’lü yılların ilk yarısında birçok iş yardımlaşma, takas yoluyla halledilmekteydi. Örneğin bakkaldan şehirge, makarna, ekmek alınmazdı. İnsanlar kendi mutfak ihtiyaçlarını evlerde hazırlarlar ya da yardımlaşarak üretirlerdi. Bir ev yapılacağı zaman kerpiçler birlikte yoğrulur, kalıplara dökülür ve kuruyan kerpiçler, tüm köy halkıyla birlikte örülürdü. Bazı işler ise o alanda ustalık kazanmış insanlarca yapılırdı. Böylece bir meslek sahibi olurlardı. Örneğin, Kıbrıs’ta 1950’li yıllarda kunduracılık, terzilik en önemli meslek grupları arasında yer alırdı.

O günlerde varlık gösteren bugün ise adını bile bilmediğimiz birçok meslek mevcut.

Toprak kaplarda yoğurt yemenin heyecanıyla kapıda sabırsızlıkla bekleyen çocukları sevindiren; yoğurtçular, aydınlatma ihtiyacını lambalarla karşılayan insanlara gazyağı yani lambasuyu götüren; lambasuyucular, köy köy gezip meyve, sebze satan zerzavatçılar, doğum yaptırtacak ebeler… Yorgancılık, alçıcılık, nalbantlık, rençberlik, kalaycılık, dokumacılık gibi meslekler de kalmadı artık. Kunduracılık, terzilik, iskemlecilik gibi meslekler ise birkaç kişinin değerli uğraşları ile hala varlık gösteriyor. Bazı meslekler, yaşatılmaya çalışılsa da birçoğu nostaljik bir öge olmaktan öteye gidemiyor. Ucuz ve ithal ürünler, rekabet gibi nedenler bazı meslekleri hayatımızdan çıkardı. Ama yine de onlar anılarda, yaşlıların dilinde, tarihin tozlu sayfalarında varlık bulmaya çalışıyorlar hala… İşte anılardan çekip çıkardığımız iki meslek yoğurtçuluk ve alçıcılık…

 

Küçük Kaymaklı’da Yoğurtçuluk

Küçük Kaymaklı’da geçimini yoğurtçulukla sağlayan aynı zamanda annemin dedesi olan Yoğurtçu Beyaz Memed, Yoğurtçu İbrahim foto_1f__1_Dayı, Yoğurtçu Süleyman Dayı evlerinde yaptıkları yoğurdu kapı kapı gezip satarlarmış. Yoğurdun en önemli özelliği ise yoğun bir kıvama sahip olması için koyun sütünden yapılmasıymış. Bu yoğurtlar toprak kaplara konulurmuş. Çocuklar için küçük toprak kaplarda yoğurtlar satılırmış. Annemin anlattığına göre eve gelen yoğurtçudan bu kaplarda yoğurtlar alınırdı. Günlük olarak tüketilen yoğurtlar, ertesi gün alınan toprak kapların temizlenmesiyle tekrar yoğurtçulara verilirdi. Sanayileşmeyle birlikte bu meslek de kaybolan bir değerimiz olarak kaldı.

 

Kurumanastır’da Alçıcılık

Kurumanastır (Çukurova), Lefkoşa’nın doğusunda Mesarya’nın ortasında kurak, küçük bir köy. Köydeki insanların geçim kaynağı ise daha fazla tarım ve hayvancılık üzerinden sağlanıyor. Bir zamanlarsa kerpiç evlerin dış sıva malzemesi olan alçıyı çıkarmak gibi bir meziyetle uğraşmış bu köylüler. Alçıcıoğlu soyismi, babamın bu işle meşgül olan dede ve ninelerinden bizlere dek uzanmakta. O günlere değinecek olursak, alçıcılık bir dönem köy insanının geçimini sağladığı çıkan alçının torbalara konularak eşeklerle köylere satıldığı bir meslekmiş. Köyün batısında Kargaduzu denen kepir(1) alanda bu faaliyetler yapılmakta imiş. Nenemin ağzından dinlediğim kadarıyla, “ Gargaduzu’ndaki kayaları patlatırlar, parçalarlar (y)alçı taşlarını ufak ufak kesip ocağın içine dizerlerdi. Topak topak dizdikten sonra kapağını kaparlardı. Altını ateş yakarlardı. Pişirirlerdi. Ateşi tutuşturmak için çaltı, ovadan kesilen otları yakarlardı. Pişen taşları ya makinesine koyarak öğüdürlerdi ya da topuzunan döverlerdi. Tel eleğinin üstünden dökerlerdi. Altına geçen ince tozları satarlardı.” Ocaktan çıkan pişmiş taşlar köyün kadınları tarafından zoppalarla(2) dövülürmüş. İnce tozlar suyla yoğrulduğu zaman duvara sürülecek kıvama gelirdi. Kıbrıs alçısı da denilen ve hızlı kuruyan bu maddenin hazırlandıktan sonra hemen sürülmesi makbulmüş. Satılan alçılarsa paradan daha çok bir eşya ya da yiyecek bir şeyle takas edilirdi. Nenemin hatırladığı kadarıyla Paşaköy’e götürülen alçılar üzümle takas edilirmiş. Köyümüzde; Yalçıcı Ali Dayı, babamın amcaları, İsmail Efendiler bu işi yapmışlar bir zamanlar. Alçıcılık yaparken bir kişi de çalışırken yüksek bir kayadan düşerek hayatını kaybetmiş.

gargaduzuKesin bir tarih olmamasına rağmen Kurumanastır’da alçıcılık mesleğinin 1920’li yıllarla 1950’li yıllar arasında yapılmış olduğunu tahmin ediyorum. Nenemin değişiyle harp başlamadan çoktan vazgeçmişler bu işlerden. Çocukken, kerpiç evlerin duvarlarından söktüğümüz alçılarla yerlere tek ayak çizip oyun oynadığımız alçının toz zerrecikleri gibi uçup kaybolan bir meslek olmuş alçıcılık da…

 

 

 

(1)  Kepir: Alçıtaşı kristallerine kargaduzu denirdi. Bu araziler kurak ve verimsizdir bu nedenle kargatuzundan olan tepelere ve düzlüklere kepir denir. Alçıtaşı ocaklarının ilk katmanı kepirden oluşmaktadır.

(2)  Zoppa: Sopa.