liseliyİZ: “AH ŞU GENÇLER”

Argasdi’nin 42. sayısındaki liseliyİZ sayfamızdan bir yazı…

“Onur” doyya konulu Argasdi’nizi market, kitapçı ve gazete bayilerinden alabilirsiniz. 

bala 2AH ŞU GENÇLER

Bala Kabakçı

bala_kabakci@hotmail.com

Eminim şu anda hepiniz başlığın neden “ah şu büyükler” değil de “ah şu gençler” olduğunu merak ediyorsunuzdur. Liseliyiz sayfasında “ah şu gençler ne arar ki?” diye sorduğunuzu duyabiliyorum. Neden mi? Çünkü ailelerimiz ve eğitim sistemi dışında başka sorunlarımız da var. Tıpkı sizlerin, ergenlik çağında bir çocuğun veya bir bebeğin sorunları olabildiği gibi… Sizler “ah şu patronlarım”, ergenlik çağındaki bir çocuk “ah şu sivilcem”, bir bebek ise “ah şu emziğim” diyorken, ben de “ah şu gençler” demek istiyorum.
Okulda veya sınıfta içine kapanık, konuşmayan, sessiz bir öğrenciyseniz, elbet birileri sizin dedikodunuzu yapmıştır. Çok şişman veya çok inceyseniz de dedikodunuz yapılmıştır. Popülerseniz kesin yapılmıştır ama değilseniz de yapılmıştır. Kim olduğunuz, nasıl bir öğrenci olduğunuz fark etmeden herkes, herkes hakkında rencide edici bir şeyler söylemiş ve dedikodusunu bir şekilde yapmıştır. Yani hepimiz bir şekilde zorbalığa uğramış veya zorbalık yapmış olabiliriz. Kendilerini çok zeki sananlar, haklarında dedikodu yapılmasını veya başkalarının kendisi hakkında konuşmasını marifet zanneder. Kimisi, hakkında konuşulmasıyla hiç ilgilenmezken, kimisinin içinde unutamayacağı izler bırakır. Her okulun bir zorbası, tikisi vardır. Zorbalık bazen hakkında konuşmayı da aşabilir. Okula yeni başlayanlardan parasını almayı, onları itip kakmayı hobi edinmiş bazı tipler vardır. Çocukların iç çamaşırını çekmeyi, pantolonunu indirmeyi, ayakkabısını zorla çıkarmayı da hobi edinmiş tipcikler vardır. Sırf o kızı sevmediği için hakkında kötü şeyler söyleyen, kızın adını kötüye çıkarmaya çalışanları da unutmayalım… Yani demek istediğim ve sizlere “ah şu gençler”i yazma sebebim; okul içerisinde birbirimize yaptığımız zorbalıkların olması.

Bana göre bunun nedeni esasında büyütülme şeklimizden başlıyor. Bir yarış içinde büyütülmemiz, sürekli birilerini geçme ve ezme çabamız, bazen zorbalığa varıyor. Birilerini geçerek ve ezerek başarıya ulaşacağımız öğretiliyor bize. Sınavlar bunun en basit örneklerinden biri olabilir. Birinci olabilmek için diğerlerini geçmeniz gerek. Her zaman kendimizi başkalarıyla kıyaslamamız gerektiğini düşünüyoruz. “Büyük balık, küçük balığı yer”, “Birinci olabilmek için herkesi geçmelisin” diye sözler yankılanıyor beyinlerimizin içinde. Bu yüzden de zeki görünmek için sınıftakileri aşağılamamız, kendimizi güzel veya yakışıklı hissetmemiz için başkalarına çirkin dememiz, onlar şişman veya çok sıskaysa ya da sivilceleri varsa alay etmemiz, popüler olmak için ise kendimizce ezik birilerine üstünlük taslayıp zorbalık yapmamız gerekiyor ki kendimizi ön planda tutabilelim. Neden mi? Çünkü okul içerisinde veya hayatımız boyunca başkalarını ezip geçerek başarılı olabileceğimize inandırıldık.
“Benim çocuğum başarılı olmalı”, “Kendini ön planda tutması için bunlar gerekli”, “Kendini başkalarından ayrı tutmazsa, birileri altta kalmazsa nasıl kendisi yüksekte olsun ki?” gibi düşünen ailelere, bir de şöyle düşünmelerini söyleyebilirim; ilk önce iyi bir insan olmalı, hak yemeyen, dürüst, yardımsever… Zaten böyle biri her zaman başarıya ulaşır. Spor yapabilir, sanatla uğraşabilir ve  bu şekilde hayatı daha anlamlı olur. Ancak arkadaşlarımızı ezmek, sessiz veya fiziksel olarak farklı olan kişilerle dalga geçmek kendimizi kanıtlamaya yaramaz, aslında kendi eksikliğimiz olduğunu gösterir. Bu yüzden zorbalık yapmamalı, yapanları uyarmalı ve tepki göstermeliyiz. Zorbalığa dur deyip bu düşünce şeklinin önüne geçmeliyiz ki gelecekteki dünyamız daha güzel bir yer olabilsin.