Argasdi Yazıları: MAĞUSA ve OTHELLO KALESİ – Şifa Alçıcıoğlu

Map-gia-Ammoxostos

 

Kıbrıs Akdeniz’in ortasında dünya haritasına baktığınız zaman iğne ucu kadar yer kaplayan bir ada. Bunun yanında yüzyıllar boyunca birçok medeniyetin ilgi odağı olmayı başarmış bir ada. Bilinen en eski şehirlerinden biri ise Mağusa…

Zamanın liman şehri, yüzyıllar önce ticaret hayatıyla, ihracatlarla adeta bir zenginlik timsaliydi, günümüzdeysehala var olan limanına rağmen yarattığımız “ambargolar” ve bürokratik engellemeler nedeniyle o günlerin zenginliğiyle tezat bir görüntü oluşturmakta. Gelin bir zaman makinesine girelim ve Arsineo’dan Famagosta’ya bir yolculuğa çıkalım.

 

ARSİNEO- AMMOCHOSTOS- FAMAGUSTA

Mağusa Kıbrıs’ın bu güne kadar yaşayan en eski şehirlerinden biridir. Şehri, M.Ö 3. yüzyılda Mısır kralı Ptolemy Philadelphus’un kurduğu ve kız kardeşinin (aynı zamanda karısının) adı olan “Arsineo” adını verdiği söylenmektedir. Daha sonra kentin adı “Ammochostos” olarak değişir. Rivayete göre Arap saldırılarına uğrayan Salamis halkı, oradan göçerek Mağusa şehrine yerleşirler. Arapların onları yeniden bulamamasını umut ettikleri için de şehri saran kumlu topraktan etkilenerek “kumda saklı” anlamına gelen ammochostos kelimesini kullanmışlar.Kentin asıl adı olan (Famagosta) Famagusta’nın Ammochostos kelimesindenbozularak, dile taşındığı, daha sonra ise Mağusa’ya dönüştüğü söylenmektedir.Şehre, 1974’ten sonra asimilasyon politikaları çerçevesinde gazilik ünvanı da verilerek adı “Gazimağusa” haline getirilmiştir! Bugünlerde ise yanlış bir ifadeyle “Magosa” şeklinde kullanılması gündemdedir. Şehrimizin adı Magosa değil Mağusa’dır!

***

Mağusa’nın tarihine kısaca bakacak olursak en zengin dönemini Lüzinyanlar zamanında yaşadığı görülür. 1192 yılında ada Lüzinyanların eline geçer.Batı Hristiyanlığının, Ortadoğu’da ellerinde tutabildikleri son yer olan “Akka”; 1291 yılında düşünce, birçok frenk soylusu ve tüccarının Kıbrıs’a gelmesine izin verilir ve bunlar Mağusa’ya yerleşerek, kenti, işlek bir liman ve ticaret merkezi haline getirirler.Ticaretle uğraşan bu tüccarlar pek çoğu günümüze dek ulaşmayı başaran farklı stillerde birçok kilise inşa ettirirler. Bu yüzden Mağusa’ya takılan isimlerden biri de “365 Kiliseli Şehir”dir. En önemli eserlerden biri olanSt. Nikolas Katedrali’nde aynı zamanda Kudüs’ü de yöneten Lüzinyan kralları 1372’ye kadartaç giymiştir. Günümüzde Lala Mustafa Paşa Cami, olarak kullanılan katedral şehrin en önemli eserlerinden biridir. Lüzinyan döneminde en zengin yıllarını yaşayan Mağusa’nın bugüne kadar gelen dünyaca ünlü bir de kalesi vardır. Bu kale William Shakesper’e de ilham veren Othello Kalesi’dir.

 _DSC0032

Othello Kalesi ve Aslanları

Othello 14. yy’da Lüzinyanlar tarafından limanı korumak amacıyla etrafına derin hendekler açılarak inşa edilmiş bir kaledir. Kalenin adı, William Shakespear’ın kaleme aldığı tragedyada yer alır. Shakespear’in Kıbrıs’a gelip gelmediği bir muamma olmasına rağmenoyun Venedik zamanında Kıbrıs’ın bir liman kentinde geçmektedir. Othello’ya ilham kaynağı olan kişinin ise kalede gerçekten görevli Batı Afrikalı askeri bir vali olduğu söylenmektedir. Kaleyi bu kadar meşhur yapan bir diğer konu ise Leonardo Da Vinci’nin Kıbrıs’a geldiği bir dönemde Venediklilere savunma sistemiyle ilgili tavsiyelerde bulunmasıdır.

Othello Kalesi’ne girerken bir aslan kabartmasıyla karşılaşırsınız. Bu kabartma St. Mark Aslanı olarak tanımlanır ve Venediklilerin armasıdır. Kabartmanın altında kaleyi yeniden biçimlendiren kaptan Nicolo Foscari’nin adı ve 1492 tarihi görülmektedir. Kalenin önünde ise farklı boyutlarda iki aslan figürü dikkati çeker. Halk arasında bu aslanların büyüğüne “Büyük Aslan ya da Anne Aslan”, küçüğüne ise “Aslancık” diye isimler takılmıştır. Venedik zamanından günümüze dek gelmeyi başaran bu aslanların yeterince korunmaması, yıllarca depolarda kilitli tutulması ise hükümetlerin kültürel mirasa verdiği “değeri” gözle önüne sermektedir. Mağusa aslanlarıyla ilgili anlatılan çeşitli efsaneler de vardır. Bunlardan biri; aslanın kendi yavrusunu yemeğe kalktığı ve bunun üzerine de taşa dönüştüğüdür. Bir diğer efsaneye göreyse aslan her yıl bilinmeyen bir gün ve saatte (bazı anlatılara göreyse yeni yılın ilk gecesi) ağzını açmakta ve bu anı yakalayıp elini içeriye sokabilen olursa hazine bulmaktadır. Bir diğer inanış ise büyük aslanın baktığı yönde bir hazinenin saklı olduğudur. Kıbrıs’ta bir derdi, sıkıntısı olanlara şaka yoluyla şimdi seni dinleyemem manasında “Git derdini Mağusa aslanına anlat” diye bir tabir de kullanılır.

***

_DSC0069Othello Kalesi yıllarca kaderine terk edilmiştir. Son yıllarda yapılan restorasyon sayesinde kale yeniden bir açık hava müzesine dönüştü. 2015 yılında Othello tragedyası Kıbrıs’ın güneyinden ve kuzeyinden sanatçılarla, esere ilham olan yerde sahnelendi. Sanatın iki halkı birleştirici vazifesi, barış yolundaki önemli basamaklardandır. Ada insanını bir araya getiren etkinlikler düzenlemek, barış ve halkların kardeşliğini pekiştirecektir.

Bu güzel adanın bu eşsiz şehri ve tarihi eserleri hakkında söylenecek, yazılacak çok şey var hala…  Ey Mağusa aslanı, sence de hala umut var değil mi?

 

 

Şifa Alçıcıoğlu

Sifa_alcicioglu@yahoo.com

 

Kaynak:

Giovanni Mariti, 1760 Kıbrıs Adasında Yolculuk, Galeri Kültür Yayınları

http://www.magusa.org/tr/kent-rehberi/kent-tarihi.html

Dağlı, Okan (2014), Geçmişten Geleceğe Mağusa, Mağusa İnisiyatifi Yayınları