Argasdi’nin YASAK sayısından “Yabancı”ların Eylem Yapması Yasak Mı?”- Nazen Şansal

“Yabancı”yı tırnağa almamızın sebebi, bu ülkenin yerlisi veya Kıbrıslı Türk halkının bir parçası olmayı yurttaşlığa bağlı düşünmememiz ve gerek Kıbrıslı Elenleri gerekse Türkiye’den veya başka bir ülkeden gelip hayatını burada kuran kişileri, sırf yurttaş olmadıkları için yabancı olarak nitelemememizdir.

 5cb20fd0-9034-4251-b9f2-5a81bd39c4cbHükümetlerin siyasi konjektüre ve eylemin amacına göre bazen uyguladığı bazense pek üzerinde durmadığı bir konu, yurttaş olmayanların izin almadan eylem yapma yasağı veya olması gerektiği şekilde söylersek; hak ve özgürlüğü… 2003 yılında barikatların açılmasından sonra bu “yasak”la tanıştırmışlardı bizi. Özellikle Kıbrıslı Elenlerin, kuzeyde Kıbrıslı Türklerle birlikte eylem yapmasını engellemek amacıyla gündeme getirilmişti yurttaş olmayanların eylem yapmasının yasak olduğu veya önceden izin almaları gerektiği. Hükümetler ve polis, bir kez ortaya atınca bu yasağı, sadece Kıbrıslı Elenlere değil, işine geldikçe, sakıncalı gördüğü TC vatandaşlarına da uygulamaktan geri durmadı. Ülkücüler rahatlıkla eylem yapabilirken Aleviler, Kürtler veya sol muhalif kesimler “yasak”la karşılaştı. Hatta ev satın almaya çalışıp dolandırılınca eylem yapmak isteyen İngilizler de nasibini almıştı bu uygulamadan. Dönemin Kaymakamı, izin vermesinin mümkün olmadığını çünkü Anayasa’nın sadece yurttaşlara eylem yapma hakkı verdiğini söylemişti. Geçtiğimiz aylarda çeşitli örgütlerin birlikte düzenlediği Fazıl Önder anmasında da güneyden gelen sendikacıların yürüyüş yapması engellendi. Reddediyoruz Platformu’nun, TC Koordinasyon Ofisi’ni protesto etmek amacıyla Meclis önünde sürdürdüğü direnişe, Pir Sultan derneğinin katkı koyması üzerine, yurttaş olmayanların katılması halinde tutuklanacakları söylendi. Kısacası bu yasak, sokak muhalefetinin güncel bir sorunu olarak önümüze çıkmakta ve çıkmaya da devam edecek gibi görünmekte…

Bu faşizan, antidemokratik, ayrımcı ve insan haklarına aykırı uygulamayı alt etmek, sokak mücadelesiyle ve solun güçlenmesiyle elbet mümkün ve gayet meşrudur. Peki ama yurttaş olmayanların eylem yapması gerçekten, hukuken yasak mıdır? Yoksa yanlış bir yorumlama ve keyfi bir uygulama mıdır?

Anayasa’nın Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı başlıklı 32’nci maddesi, “Yurttaşlar, önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız toplanma veya gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahiptir” kuralını koyuyor. Yani yurttaşlar için eylem yapmanın izne bağlı olmaksızın serbest olduğunu açıkça söylüyor. Peki bu madde yurttaş olmayanlar için ne diyor? Aslında hiçbir şey! Yurttaş olmayanların filanca makamdan izin alması gerekir demiyor. Veyahut bir zaman bir Kaymakamın dediği gibi izin başvurusu bile yapamazlar, bu hak sadece yurttaşlara tanınmıştır, yabancıların eylem yapması tamamen yasaktır da demiyor. O halde sadece 32’nci maddedeki cümleyi okuyarak yurttaş olmayanların hangi koşulla veya koşulsuz olarak nasıl bir hakka sahip olduğunu anlamamız mümkün değil. Bu cümleyi, hukuk biliminde kullanılan yorum ilkelerine göre yorumlamaya ihtiyacımız var.

Bu ilkelerden biri “kendiliğinden yasaklama olmaz” prensibidir. Prof. Dr. Kemal Gözler’e göre hürriyet asıl, yasaklama istisnadır ve istisnanın olabilmesi için ayrıca ve açıkça konulması gerekir. Zımnî olarak bir insan fiilinin yasak olduğu söylenemez. Birtakım gerekliliklerden bahsedilerek yasak üretilemez. Yasağın var olmak için konulmuş olmaya ihtiyacı vardır; ama hürriyetin var olmak için konulmuş olmaya ihtiyacı yoktur; çünkü hürriyet asıldır. Bir diğer yorum ilkesi ise yetkinin dar, hürriyetin geniş yorumlanacağıdır. Devlet organlarının yetkileri yorumlanırken olabildiğince dar yorum, bireylerin hak ve hürriyetleri yorumlanırken olabildiğince geniş yorum yapılır. Bir kişinin bir hak ve hürriyete sahip olup olmadığı konusunda tereddüt varsa, bu kişinin o hakka ve hürriyete sahip olduğu kabul edilir.

Bu ilkeler ışığında Anayasa’nın yurttaş olmayanlara eylem yapmayı yasakladığının söylenmesi, yanlış bir yorum, keyfi bir uygulama ve tamamen hukuk dışıdır.

Anayasa’nın yabancıların hak ve özgürlüklerine özel olarak değinen bir maddesi daha var: Madde 13, “Bu Anayasa’da gösterilen hak ve özgürlükler, yabancılar için, uluslararası hukuka uygun olarak yasa ile kısıtlanabilir” demektedir. Özel olarak yurttaş olmayanların eylem yapma hakkını düzenleyen, kısıtlayan, örneğin bir makamın iznine bağlayan veya tamamen yasaklayan bir yasa yoktur. 1958 yılından, İngliz müstemleke döneminden kalan ve tüm eylemleri Kaymakamlığın iznine ve keyfi olarak koyabileceği koşullara bağlayan Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası ise halen yürürlükte olmakla birlikte Anayasa karşısında geçerli olduğu düşünülemez. Hak ve özgürlükleri savunduğunu söyleyen CTP’nin, hükümet ettiği uzun yıllar içinde, Anayasa’ya ve insan haklarına aykırı bu yasayı neden kaldırmadığı ayrıca manidarken 19 Temmuz davası olarak bilinen mahkeme kararında da (Lefkoşa Mahkemesi 6601/2012 sayılı dava) bu yasanın uygulanmasının mümkün olmadığı vurgulanmıştır.

Anayasa, uluslararası hukuka uygun olan bir sınırlamadan bahsederken Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasası’nın yurttaşlar için uygulanmasa bile yabancılar için geçerli olduğu iddia edilebilir mi? Ülkemizin de 1962 yılından beri taraf olduğu İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’nin 11’inci maddesi, eylem yapma hakkını sadece yurttaşlara değil herkese tanımaktadır. Bu sözleşme, taraf devletlere temel insan haklarını (ki eylem yapmak da bu haklar arasında sayılmaktadır) her bir bireye tanıma ve kullanılmasını sağlama yükümlülüğü getirmektedir. Bu hakkın sınırlanması ancak demokratik bir toplumda zorunlu tedbirler olarak, ulusal güvenlik, kamu güvenliği, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi gibi gerekçelerle yasa ile yapılabilecektir. Yurttaş olanlar serbestçe eylem yapabilirken yurttaş olmayanların eylem yapmasında veya yurttaş olan ve olmayanların birlikte eylem yapmasında ulusal güvenlik, kamu düzeni vb. açılardan nasıl bir sakınca olabileceğinin, hukuken ve insan hakları bağlamında açıklanması pek mümkün değildir.

Sokak muhalefetinin zorunlu gündemi haline gelen bu konuyu, hükümetlerin ve polisin keyfi ve yanlış yorumlarından, faşist ve ayrımcı yasaklamalarından kurtarmak için artık hukuk ve yargı yolunu zorlama zamanı gelmiştir. Halkların kardeşliği mesajını da içerecek şekilde Kıbrıs’ın güneyinden bir kişi ile Türkiyeli bir kişinin, katılmak istedikleri bir eylemde engellenmeleri üzerine açılacak bir dava, mücadelemizi insan hak ve özgürlükleri bağlamında büyütecek ve muhtemelen hukuki bir kazanımla sonuçlanacaktır.