Araçlar, Kazalar ve İnsanlar- Şifa Alçıcıoğlu

Argasdi’nin , Kıbrıs kültürü sayfasında”Araçlar, Kazalar ve İnsanlar” üzerine günümüzün ve geçmişin ortak bileşenlerini harmanlayan makalemizi sizlerle paylaşıyoruz.

17077904_10155245374014170_1931282317_nKıbrıs’ın kuzey coğrafyasında yaşayan her insan için trafik her zaman önemli sorunlardan biri olagelmiştir. 1900’lerin başında ulaşım; garutsalarla (1) ya da eşek, katır gibi binek hayvanlarıyla sağlanıyordu. Ardından tren ve az sayıda otomobil boy göstermeye başladı yollarda. İnsanların işe geliş ve gidişlerini kolaylaştırmak amaçlı en pratik ve kullanması kolay vasıta ise velesbit (2) olmuştur. Bu iki teker birçok insanın hayatına yoldaşlık etmiş, belki de en özel ve güzel anların tek tanığı olmuştur kim bilir…

Söylentiye göre İngilizler geldiği zaman aşırı hız yaparak, trafiğin gidişatını bozan garutsalara yasaklama getirmiş, ardından velesbit kullanımı hız kazanmıştır. Velesbitin özellikle 1950-58 yıllarında en yaygın kullanılan ulaşım araçlarından biri olduğu bilinmektedir. 26 ve 28 jantlı Relaigh ve Rudge marka İngiliz bisikletleri pahalı olsa da sağlamlıklarıyla ün yapmıştı. Daha fazla erkeklerin kullanmasına rağmen kadınlar ve çocuklar da bu aracı tercih etmekteydiler. Özellikle ebeler için hızlı bir ulaşım aracıydı. Bisiklet kullanımı yaygın olduğu için kurallarına da uyulurdu. Uymayanlara ise trafik cezası kesilirdi. Eğer hatayı yapan bir çocuk ise onun da lastiklerindeki hava indirilerek cezası verilirdi. O kuralları hala yerine getiren bisiklet sürücüleri, kır saçlarına aldırmadan rüzgarı arkasına alıp yol arkadaşıyla birlikte ayak uydurmaya çalışır trafiğe. Lefkoşa sokaklarında rastlarsınız bazen sağ eliyle işaret eder döneceği yönü, durup yol verirsiniz bu ikiliye.

Günümüzde ise özellikle son yıllarda bisiklet kullanımı artmıştır. Bisiklet, hem sağlıklı bir yaşam için hem de ulaşım için tercih edilen bir araç olmaya yeniden başlarken, bisiklet yolu olmaması, kurallarına uyulmaması gibi etmenler kullanımının yaygınlaşmasının önüne geçiyor. Bisiklet sürücüleri her gün birçok tehlikeyle burun buruna gelmek durumunda kalıyor…

Geçmişteki bu güzel araçlar, yerini daha hızlı hareket eden metal yığınlarına bıraktı. Bununla birlikte trafik, gürültü, kirlilik, kazalar gibi birçok felaketi de hayatımıza kattı. Her yıl trafikte ölen insan sayısında yıl geçtikçe artış yaşanmaktadır. Sonuçları ise çok ağır yaşanıyor bu kazaların… İçimiz acıyor, sinirlerimiz bozuluyor, sorumluluk almak istemeyen devlet bu konuda hiçbir adım atmıyor. Bundan yıllar önce 1967 yılında yaşanan kaza da ülkede büyük üzüntüye yol açmıştı. Acı aynı acı…

***

Hasan ortaokul talebesiydi. Anasının hazırladığı kahvaltıyı etti ve okul basını (3) beklemeye başladı. Kurumanastır’dan bindiği bas,15665991_10155002947389170_924920013_n Gönendere Ortaokulu’nda durdu. Geziye gidecek öğrenciler için istikamet Mağusa ve Larnaka. Herkes heyecanla toplandı okulda, tekrardan baslara binildi yola çıkıldı. Ardından o kötü olay yaşandı…

Bu esnada Hasan’ın anası da keçi otlatmada ovada… Bir gözü yolda, öğlen oldu birazdan bas gelecek diye içinden geçirdi. Her zamanki vakit ama gelen giden yok. Hafiften telaşlandı. Hasan onun tek çocuğu… Sonra göründü otobüs ama durmayıp yola devam etti. Dönmesini beklediler, el ettiler durdurdular… Şoför verdi kötü haberi. Merak etme dedi seninki tamamdır gelecek birazdan. İkna olmadı anası, o vakit ne keçi kaldı ne akıl. Koşarak eve geldi haber vermeye. İçini bir kurt kemirmekte…  Nisanın on yedisi yıllardan 67. Ne telefon var ne araba. Çok geçmedi, keçilerin sesi duyuldu, Hasan keçilerin ardında eve geldi. Bir oh çekildi, sarıldı ana oğul birbirine ama giden canlar öğrenilince sevinsin mi üzülsün mü bilemedi anası.

O kazada 4 kız öğrenci hayatını kaybetti. Hasan, (babam) o günü anlatırdı bize. O arkadaki otobüsteydi. Kızlarınki ise ön tarafta… Okul otobüsüne çakıl yüklü bir kamyon çarpmıştı Mağusa’da. Ölenlerin içinde sınıf arkadaşları da vardı babamın. Gönendere Ortaokulu öğrencileri için o gün asla unutulmadı. “Büyük bir facia” diye manşet atıldı ertesi gün gazetelere… Haberi radyolardan duydu yaşıtları, tüm halk yasa boğuldu ama kitlesel bir tepki koyamadı.

2016’nın Kasım ayının son haftasında yaşanan kazada da bir tır şoförü, gencecik iki can ve otobüs şoförünün hayatını yitirmesine neden oldu. Bu korkunç olay da “feci kaza” gibi başlıklarla verildi manşetten. Bu kez halk tepki verdi bu cinayet gibi kazaya. Öğrenciler okullarından çıkmamaları için yapılan onca tehdide ve baskıya rağmen Meclis ve Başbakanlık önüne giderek protestolarda bulundular. Polisini üstüne salan sözde hükümete karşı dimdik durmayı başardılar, yitip giden arkadaşlarının acısını sahiplendiler. Liseli gençlerin ağzında “Sıra bize gelmeden biz size geldik” sloganı vardı eylemlerde…

***

İnsanların cinayet mahiyetinde kazalara maruz kalmaması için yapılması gerekenler ayan beyan ortadır. Bozuk yollarda, ışıklandırma olmadan kör karanlıkta yolculuk eden herkes kazaya davetiye çıkarıyordur aslında. Göz göre göre bunun önlemini almayan devlet cinayet işliyor demektir. Hiçbir tartışma yapılmadan yukarıdan dayatma bir şekilde kış saati uygulamasına geçmeyen, kamuda ve özel sektörde çalışanların çalışma saatlerini değiştirerek güya kalıcı bir çözüm bulmaya çalışan hükümet, çocukları karanlıkta okula gönderdiği için cinayet işliyor demektir. Dağları oyarak doğayı talan eden, taş ocaklarını kapatacağı yerde sürekli yeni izinler veren, tarlada gidermiş hissi yaratan bozuk yolları tamir etmeyen ve tamir etmek için emekçinin maaşından %3’lük kesinti yapacağını söyleyen, Mersedes marka arabaları halkın tepkisine rağmen almakta inat eden bakanlar cinayet işliyor demektir!

***

Ne nisanın on yedisi gibi ne de kasımın yirmi dokuzu gibi kazalar yaşanmasın artık! Etkisini üzerimizden kolayca atamayacağımız bu toplumsal travmaya karşı sessiz kalmayacağız. Sıranın bize gelmesini beklemeyeceğiz!

 

(1) Garutsa: Fayton

(2) Velesbit: Bisiklet

(3) Bas: Otobüs