KAPİTALİST ATAERKİL ASKERİ DÜZENLE MÜCADELE – Sezgin Keser

15 Mayıs Dünya Vicdani Retçiler Günü sebebiyle, Argasdi 46. sayımızda “Bellek” sayfamızda yer verdiğimiz yazıyı sizlerle paylaşıyoruz.

Dergimizn tamamına, tüm market ve gazete bayilerden, 5TL okur katkısı ile ulaşabilrisiniz…

militarizm öldürür

Hep bir mücadele ve direniş içerisindeyiz bizim olan haklarımızı bize birer lütuf gibi sunmaya çalışan, haklarımıza erişimimizi engelleyip bu haklarımızı metalaştırarak bize satmaya çalışan sisteme ve sistemi yönetenlere karşı… Günlük hayatımızın hemen hemen her anında bu kapitalist ataerkil zihniyetle karşılaşıyoruz. Zorunlu askerlik diye adlandırılan ve her erkeğin dahil olmaya mecbur kılındığı yapı da bu zihniyeti besleyen, dolayısıyla farklı yollarla mücadele etmemiz gereken alanlardan biri. İşte bu yollardan biri de bir insan hakkı olan vicdani rettin yasal olarak da tanınması ve uygulanması mücadelesidir.

En basit anlamıyla vicdani ret; kişinin ahlaki tercihleri, dini inancı ya da politik görüşleri nedeniyle askere gitmeyi reddetmesidir. Vicdani veya dini gerekçelerle askerlik yapmamak, din ve vicdan özgürlüğü kapsamında bir haktır.(1)

1993 yılında Ören-Milas’ta 40 ülkeden 90 katılımcıyla gerçekleştirilen 8. Uluslararası Vicdani Retçiler Toplantısı’nda 15 Mayıs tarihi, Dünya Vicdani Retçiler Günü olarak belirlendi. Bu günün belirlenmesinden önce savaşların, katliamların, işkencelerin devlet politikalarına dönüştüğü Türkiye’de 1989 yılında 2 vicdani retçi askere gitmeme kampanyası başlatmışlar ve ülkede savaş karşıtı duyarlılığın artmasını sağlamışlardır. Özellikle sosyalistler, anarşistler barışçıl bireyler tarafından büyük destek görmüşlerdir.(2) Bu duyarlılığın ve karşı duruşun oluşmasının, 8. Uluslararası Vicdani Retçiler Toplantısı’nın Türkiye’nin bir ilinde düzenlenmesinde ve Dünya Vicdani Retçiler Günü’nün bu toplantıda belirlenmesinde katkısı olduğu da açıktır.

Vicdani retçilerin ret sebeplerini incelediğimizde şöyle gerekçeler karşımıza çıkıyor: Bireyler dini inançlarından dolayı savaşmamayı ve insan öldürmemeyi, politik görüşlerinden dolayı ordusuz, devletsiz, sınırı olmayan bir dünyada yaşamayı, askeri hiyerarşinin bir parçası olmamayı, ideolojik sebeplerden dolayı şiddeti öğrenmemeyi ve silah kullanmamayı istiyorlar. Her ne gerekçeyle olursa olsun vicdani reddin bir hak olarak görülmesi gerekiyor. Dünyada bazı ülkeler, askerliğin alternatifi olarak vicdani retçi bireylere askerlik süresiyle aynı veya daha uzun süreli sivil hizmet hakkını sunuyor. Danimarka, İsviçre, Norveç, Finlandiya gibi zorunlu askerliğin devam ettiği ülkelerde devlet hastanelerinde, sağlık ocaklarında, okullarda, kamuya ait alanlarda çalışmak, sivil hizmet olarak askerlik görevinin yerine geçebiliyor. Bizim ülkemizde ve Türkiye’de ise böyle bir alternatif yaratılmamış durumda. Sivil hizmet her ne kadar zorunlu askerlik mevzusunda alternatif olsa da sivil hizmeti de reddeden total retçilerin de varlığı vicdani ret mücadelesini daha da zorunlu kılmaktadır.

Erkek egemenliğinin, milliyetçi zihniyetin, tek tipleştirmenin, cinsiyetçi söylemler ve düşüncelerin yer aldığı militarist yapılar olan orduların, bazı ülkelerde profesyonel askerlik adı altında, ekonomik baskılarla varlığını sürdürüyor oluşu da karşı gelinmesi gereken bir konu. Askerliğin bir iş imkanı, gelir kapısı olarak sunulduğu bu durumda da, tıpkı zorunlu askerlik gibi farklı milletlere ve uluslara karşı insanlar düşmanlaştırılıyor. Ve bu düşmanları öldürmek; karınlarını doyurabilmenin, ev borcunu ödeyebilmenin, çocuklarının eğitimlerini devam ettirebilmenin bir yolu olarak sunuluyor. Yani zorunlu askerlik gibi profesyonel askerlik de halkı değil eşit ve adil olmayan sistemi ve işgal politikalarını yürütenleri korumanın büyük bir aracı.

Halkı ve emekçiyi koruyan bir silahlı yapının varlığı yerine savaş politikaları üreten, erkek egemen sistemi besleyen, iktidarları ve sermayeyi koruyan bu askeri düzene karşı yeri geldiğinde halk tarafından oluşturulacak alternatif bir silahlı mücadeleyle karşı gelmeyi ve değişimi hedeflerken vicdani ret hakkının da varlığını unutmamalı ve savunuculuğunu yapmaktan da kaçınmamalıyız.

Sezgin Keser

sezginkeser92@gmail.com

17690645_10155155940757445_1203017057_n