Basın Bildirisi: Din İşleri Dairesi Yasası ile Kuran Kurslarının Yasallaşması Kabul Edilemez

Hükümetin halk düşmanı, doğa düşmanı, yalnızca kendi dar çevrelerine ve büyük sermayeye çıkar sağlamaya yönelik icraatları bitmek tükenmek bilmiyor. Halkımız haklı olarak bunlara tepkili ve kamuoyu bunlarla meşgulken, işbirlikçi hükümet, sessiz sedasız bir yasa geçirmeye çalışıyor: Din İşleri Dairesi (Değişiklik) Yasası.

Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki laik bir devlet, her dine, her inanca eşit mesafede durmalı, din ve vicdan hürriyetine saygı duymalıdır. Halkımızın geleneklerinde ve kültüründe yer alan; birbirine hoşgörülü, gösterişe dayanmayan, kendine has din ve ibadet anlayışına, dayatma politikalarla müdahale edilmemelidir. Geleceğimiz olan çocuklarımız, küçük yaşta dini baskılarla değil bilim, sanat, kültür ve sporla büyütülmelidir.

Oysa bu Yasa ile;

– Yurt dışından gelen din görevlileri, Din İşleri Dairesi’nin maaşlı bir memuruna dönüştürülmektedir (Madde 7A). Türkiye’den gelen din görevlileri, ülkemizde devlet memuru gibi çalışacak ve Daire bütçesinden aylık alacaktır. Anayasaya göre “Devletin genel yönetim ilkelerine göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerektirdiği asıl ve sürekli görevler, kamu görevlileri eliyle yürütülür.” Dolayısıyla hem Anayasa’ya aykırı bir Yasa yapılmakta hem de ülkemizde yaşayan yerli veya göçmen fark etmeksizin burayı yurt edinmiş insanlarımıza ve kültürümüze uymayan, dışarıdan ithal din anlayışı dayatılmaktadır.

– Kuran kursları yasal hale getirilmekte, herhangi bir yaş sınırı konulmaksızın küçük yaştaki çocukların, pedagojik olarak yaşlarına uygun olmayan, her türlü istismara açık bu gibi kurslara gönderilmesinin yasal olarak önü açılmaktadır. (Madde 6 Din İşleri Dairesinin Görevleri)

– Mevcut Yasada, Dairenin görevleri arasında sayılan “İslam dinini taassup, gerici, istismarcı ve siyasi faaliyetler dışında tutmak” ifadesinin çıkarılması da Yasayı yapanların veya onlara bu Yasayı yaptıranların niyetini ortaya koymaktadır.

– Halkın günlük hayatını doğrudan etkileyen ve yetersizliklerden dolayı kabusa çeviren sağlık, eğitim, sosyal hizmetler, çalışma yaşamı, kadına şiddetin önlenmesi ve sığınma evi gibi pek çok konuda kamu kaynağı ayrılmazken Din İşleri Dairesi, hem personel hem de görev ve yetki alanı olarak genişletiliyor. Dairenin kadro sayısı 67’den 346’ya çıkarılırken yeni müşavirliklerin önünü açan Başkan Yardımcılıkları da ekleniyor.

– Din İşleri Dairesinin bütçesi özerkleştiriliyor; Vakıflar İdaresi’nden ayrılıyor ve Bakanlar Kurulu onayı kaldırılıyor (Madde 12). Daireye, yurt içinden veya dışından gelen bağışları kendi bütçesine alıp harcama yetkisi veriliyor. Böylelikle hükümetin politikalarından veya önceliklerinden bağımsız olarak yurt dışından alınan paralar ve dolaysıyla talimatlarla din işlerinin yönetilmesi amaçlanıyor.

Tüm bunlar, halkımızın yaşama biçimini beğenmeyen ve din kültürünü yetersiz bularak bizlere dayatılan muhafazakarlaştırma, Sünni İslamlaştırma ve gericileştirme politikalarının bir yasada vücut bulmuş halidir. Koordinasyon Ofisi ile yapılması planlanıp gençlerin direnişi ile durdurulan politikalar, farklı bir yöntemle Din İşleri Dairesi eliyle yapılmak istenmektedir.

Geleceğimizi önemli ölçüde etkileyecek olan böylesi bir Yasa, kamuoyunda hiç tartışılmadan, Meclis komitesinde muhalefete uğramadan oybirliğiyle komiteden geçmiştir. 5 Haziran Pazartesi günü ise Meclis’te görüşülmesi planlanmaktadır.

Toplumsal muhalefete düşen ise bu Yasaya karşı çıkmak, ülkemize ve halkımıza yıllardır farklı şekillerde dayatılan ve şimdi yasal zemine getirilmek istenen muhafazakarlaştırma politikalarını reddetmektir.