12 Örgüt’ten Cumhurbaşkanı’na Çağrı: Din İşleri Dairesi Yasası’nı İmzalama

Kamuoyunda yeterince tartışılmadan ve Meclis’teki muhalefetin etkisiz ve yetersiz kalmasıyla Meclis’ten geçerek Cumhurbaşkanı’na sunulan Din İşleri Dairesi (Değişiklik) Yasası hakkında, 16 Haziran Cuma sabahı Cumhurbaşkanlığı’ndaydık.

5   2

 

Baraka Kültür Merkezi, Bağımsızlık Yolu, Toplumcu Demokrasi Partisi, Kıbrıs Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, KTÖS, KTOEÖS, KOOP-SEN, BKP, BASIN-SEN, Doğu ve Güney Doğu Kültür Derneği, Boran Kültür Derneği, YKP olarak 12 örgüt birlikte muhalefet ettiğimiz Yasanın hem toplumsal hem de Anayasal sakıncalarını öncelikle basınla ve kamuoyuyla paylaştık. Ardından Cumhurbaşkanı Müsteşarı, Özel Kalem Müdürü ve Hukukçusu ile bir toplantı gerçekleştirerek Cumhurbaşkanı’nın bu Yasaya onay vermemesini talep ettik. Görüşlerimizi detaylı bir şekilde yazılı olarak da ilettiğimiz toplantıyı, bizzat Cumhurbaşkanı ile yapmak arzusunda olduğumuzu, Cenevre hazırlıkları sebebiyle bizimle görüşmemesini doğru bulmadığımızı çünkü bu konunun en az Cenevre kadar hatta belki daha fazla geleceğimizi ilgilendirdiğini vurguladık.

19357660_1406938809401243_1713600624_n

Gerçekleştirdiğimiz basın açıklamasında Din İşleri Dairesi Yasası’na muhalefet eden bizlerin, din düşmanı olmadığımızı, herkesin din ve vicdan hürriyetine saygılı olduğumzu belirttik. Ayrıca gerek din hizmetlerinde gerek başka alanlarda emek veren çalışanların özlük haklarının iyileştirilmesine karşı olmadığımızı fakat bu Yasanın bu gibi amaçların çok ötesine geçtiğini ortaya koyduk.

Din İşleri Dairesi Yasası, uzun yıllardır ülkemize ve halkımıza dayatılan Türkleştirme ve asimilasyon politikalarının yeni versiyonu olan muhafazakarlaştırma ve Sünni İslamlaştırma projesinin bir parçasıdır. Bu gibi projelerin sonuçları Türkiye’de ve Orta Doğu’da en acı şekilde halklara ödetilmektedir. Yıllardır yasa dışı şekilde yapılan Kuran kursları ile, geçen yıl Koordinasyon Ofisiyle karşımıza çıkan süreç, bu yıl da gençlerin kız-erkek ayrılarak gönderildiği kamplar ve bu Yasa ile önümüze gelmiştir.

Sadece Sünni İslam inancına önem vererek laiklik ilkesine aykırı olan, dışarıdan gelen din görevlilerini ülkemizin maaşlı memuru yapan, Din İşleri Dairesi’ne adeta bakanlık yetkileri ve mali özerklik veren bu Yasaya bütünüyle karşı çıkmak varoluş mücadelemizin bir parçasıdır. Ülkemizde eğitim, sağlık, sığınma evi, sosyal hizmetler, çalışma yaşamı gibi hayati konularda çok önemli eksiklikler varken din işleri personelinin sayısının 67’den 346’ya çıkarılması kabul edilebilir değildir.

Meclisteki sözde ana muhalefet, komiteden oybirliği ile geçirdiği bu yasada konuyu sadece Kuran kurslarına indirgemiş ve bu kurslarla ilgili bir maddenin Yasadan çıkarılmasını başarı saymıştır. Oysa bu Yasanın onaylanıp yürülüğe girmesi halinde Din İşleri Dairesi’nin camilerde ve müştemilatında her türlü faaliyeti yapma yetkisi olacağından Kuran kursları da yasal zemin kazanacaktır.

Bugün Cumhurbaşkanlığı yetkilileriyle yaptığımız görüşmede de belirttiğimiz gibi, kamu oyunda neredeyse hiç tartışılmadan Meclis’ten geçirilen böylesi bir Yasanın, Anayasal denetimi yapılmadan ve katılımcı demokratik toplumsal süreçler yaşanmadan yürürülüğe girmesi, geleceğimiz için çok büyük tehlikeler içerecektir.

Tüm ilerici örgütler, bu kouda birlikte mücadele etmeye devam edeceğiz.