ÖRGÜTLERDEN ORTAK AÇIKLAMA: “NEREDEN GELİRSE GELSİN DİNSEL GERİCİLİĞE BOYUN EĞMEYECEĞİZ”

foto arşiv

Binlerce üyeyi temsil eden ondan fazla örgüt olarak Cumhurbaşkanı’ndan, Din İşleri Dairesi Yasası’nı imzalamamasını ve Anayasa Mahkemesi’ne sunmasını talep etmiştik. Talebimizi, başta Anayasa’nın laiklik ilkesi olmak üzere çeşitli hukuksal ve toplumsal gerekçelere dayandıran detaylı bir görüşü kendisine sunmuştuk. Bu görüşte de vurguladığımız gibi;

– Laiklik ilkesi Din İşleri Dairesi (Değişiklik) Yasası ile ihlal edilmektedir. Bu Yasa bütün dinler ve inançlar için değil ağırlıklı olarak Sünni İslam Hanefi inancına yönelik olarak yapılmıştır. Oysa Anayasa’nın 8’inci maddesine göre hiçbir kişi, aile, zümre veya sınıfa ayrıcalık tanınamaz.

– Türkiye’den din görevlilerinin getirilip ülkemizin maaşlı memuru olmasını düzenleyen madde, uzun yıllardır farklı biçimlerde uygulanan fakat Kıbrıslı Türk halkının direnişi ile karşılaşan asimilasyon politikalarının, Sünni İslamlaştırma boyutunda vücut bulmuş halidir. Ayrıca kamu görevlerinin kimler tarafından yürütüleceğini belirten Anayasa madde 120 ve 121’e aykırıdır.

– Yasada yer alan “Cami, cami avlusu ve müştemilatında ve kullanımındaki bütün alanlarda, bu Yasanın amaçları doğrultusunda her türlü faaliyetlerin yapılmasına izin vermek” ifadesyle Kuran kurslarının düzenlenmesi mümkün olabilecektir. Hali hazırda yasa dışı olarak yürütülmekte olan çocuk haklarına da aykırı böylesi kurslara, o veya bu şekilde yasal zemin kazandırılması, ülkemize ve geleceğimize yapılacak en büyük kötülüktür.

– Din İşleri Dairesi, Yasanın çeşitli maddeleri ile adeta bir Bakanlık gibi genişletilmekte ve devlet içinde devlet gibi çok geniş yetkilerle donatılmaktadır. Eğitim ve Halkla İlişkiler Birimi ile eğitim, basın, yayın gibi politika üretip yayması mümkün olmakta; mevcut Yasada 67 olan personel sayısı 346’ya çıkarılmaktadır.

– Daireye mali özerklik verilerek, yurt içinden ve dışından para kabul etmesi ve bu yardımları Yönetim Kurulu kararı ile kullanabilmesi mümkün olacaktır.

– Bu Yasa ile insan hakların aykırı olarak; ülkemizdeki Alevi inancına, Hıristiyan dinine veya farklı inançlara mensup kişiler yok sayılmakta, açıkça ayrımcılığa uğramakta ve dışlanmaktadır.

Sayın Cumhurbaşkanı konyu bizden farklı tezekkür etmiş olacak ki, meseleyi aydınlığa kavuşturmak üzere Anayasa Mahkemesi’ne sunmak yerine, zaten geldiği karanlığa göndermiş; Meclis’e iade etmiştir. Halkımızın geleceğini, insan haklarını, çocuk haklarını, laiklik prensibini, ülkeyi nasıl yönettiklerini gayet iyi bildiğimiz 26 kişinin vicdanına teslim etmiştir. Meclis’te 26 parmağın kaldırılmasıyla Yasanın aynen veya değiştirilerek kabul edilmesi halinde Cumhurbaşkanı’nın imzalamaktan başka seçeneği kalmayacaktır. Dolayısyla, dinsel gericiliğe çanak tutan, ülkemizi AKP’nin Türkiye’de yarattığı muhafazakar baskı ortamına sürükleyecek olan böylesi bir Yasanın vebali sadece Meclis’in ve işbirikçi hükümetin değil Cumhurbaşkanı’nın da boynundadır.

Ancak mücadele bitmedi, bitmeyecek… Yasa ister Meclis’te olsun ister yürürlükte, bizler bu ülkenin aydınlık yarınları için, eşitlik, özgürlük ve insan hakları için mücadeleye devam edeceğiz. Çocuklarımızı etkilemeye çalışan dinsel gericiliğe, kadınları baskı altına alan muhafazakarlığa, çok defa bu halka dayatılan acı reçetelere boyun eğmeyeceğiz. Bizleri, Türkiyeli-Kıbrıslı diye bölmeye çalışanlara inat toplumumuzun karakterinde olan, her dine ve inanca saygılı, hoşgörülü, halkların ve kültürlerin kardeşliği temelinde birbirimize kenetlenerek gericiliği geri püskürteceğiz.

BARAKA KÜLTÜR MERKEZİ, BAĞIMSIZLIK YOLU, TDP, KIBRIS PİR SULTAN ABDAL KÜLTÜR DERNEĞİ, KTÖS, KTOEÖS, KOOP-SEN, BASIN-SEN, DOĞU GÜNEYDOĞU KÜLTÜR DERNEĞİ, BORAN KÜLTÜR DERNEĞİ, BKP, YKP, ÇAĞ-SEN