Yapay Bir Alanda Gerçek Bir Zulüm – Emel Cicibaba

Argasdi 48. sayıdan hayvanat bahçeleri ile ilgili bir yazı… 

sirkten kaçan fil tyke

Yaşamımızın her alanında tüketmeye yönelik boy gösteren kapitalist sistem sadece bizleri değil, hayvanları da tüketmeye ve kâr amaçlı kullanmaya yönelik işler. Hayvanat bahçeleri ve hayvan kullanılan sirklerdeki hayvan esareti de bunun en büyük kanıtıdır.

Dünyanın birçok yerinde hayvanat bahçeleri ve hayvan kullanılan sirkler birer eğlence merkezi olarak görülmekte. Birçok hayvan doğal yaşam alanlarından kopartılıp, kâr amacıyla işletilen bu hayvan hapishanelerinde yaşamaya mahkûm edilmektedir. Birçoğumuzun bilinçsizlik sonucu ziyaret ettiği bu hayvan hapishaneleri ve sirklerin bizlere eğlence olarak dolaylı yoldan hayvan zulmü ve esareti sattığını biliyor muydunuz?

 

Bir Eğitim Yöntemi Olarak İşkence

Hayvanların çalıştırıldığı birçok sirk aslan, kaplan, fil gibi vahşi doğaya ait hayvanlara, kimi zaman doğduğu andan itibaren olmak üzere, işkence ve ceza yöntemlerini kullanarak “eğitim” veriyor. Bu hayvanlar çoğu zaman çivili çubuk, kaynar su, elektrik, dev iğne gibi işkence aletleri kullanımı sonucu kalıcı yaralar, vücutlarında deformasyon veya ölüm ile mücadele ediyor. Hayvanlar tehdit altında hissedip “eğitmenlere” zarar vermesin diye ağızları bağlanıyor veya uyuşturucu iğne ile etkisiz hale getiriliyorlar. Sirklerde acılı eğitim süreçleri sonucu sağ kalan hayvanlar çok küçük kafeslerde hayatlarını sürdürmeye devam ediyor. 1994 yılında Hawai’de esarete ve işkenceye dayanamayan fil Tyke sirkten kaçmış, fakat 86 yerinden vurularak öldürülmüştü. İşkenceden kaçan bir hayvan, işkence gibi bir saldırı sonucu ölmüştü.

Bunun ötesinde vahşi doğa hayvanları, bakımı ve ihtiyaçları açısından diğer hayvanlara göre daha çok maddiyat gerektirir. Hayvanları sömüren yöneticiler ise sömürdüğü hayvan için minumum derecede para harcayıp sadece hayvan üzerinden para kazanmak ister. Küçücük kafesleri onlar için uyuyacakları, yiyecekleri ve tuvaletlerini yapacakları bir hapishanedir. Seyyar sirklerde yiyecek ve içecek kısıtlı olduğu için hayvanlar bazen günlerce aç veya susuz seyahat edebilir.

Hayvanat Bahçeleri ve İki Farklı Kutup

Hayvanat bahçeleri kapatılsın mı kapatılmasın mı tartışmasında ise iki farklı fikir boy gösteriyor. İlki hayvanat bahçelerinin kapatılması gerektiği savunan bir diğeri ise kapatılmaması gerektiğini söyleyen kutup… Kapatılması gerektiğini söyleyenler, hayvanların özgür olmayışını, mutsuzluk ve depresyon gibi psikolojik sorunlar ile yüz yüze kaldıklarını, yaşam alanlarının kısıtlı olmasını ve kötü muamele gördüklerini savunur. Diğer kesim ise, nesli tükenmekte olan hayvanlar için hayvanat bahçelerinin gerekli olduğunu ve yararlı olduğunu iddia eder.

Hayvanat bahçelerindeki esaretin en üzücü fakat çarpıcı örneği, kutup ayıları Arturo ve Pizza’dır. Çin’de bir alışveriş merkezinde tutulan Pizza, dünyanın en mutsuz hayvanı olarak nitelendirilmiştir. İnternete düşen videosu üzerine harekete geçen hayvan hakları kuruluşları, hayvanın tavırlarındaki ve hareketlerindeki absürtlüklerin incelenmesi sonucunda hayvanın psikolojisinin bozulduğu ve mutsuz olduğu açıklamasını yapmıştı. Bembeyaz, uçsuz bucaksız kutuplara ait bir kutup ayısı, insanlar görsün, eğlensin, gülsün ve para versin diye bir alışveriş merkezinde cam bir kafese kapatılmıştır.

Arturo ise 23 yıl boyunca iklim koşullarının tam tersi bir yer olan Arjantin’de, bir hayvanat bahçesinde tutulmuş ve hayvan kötü koşullara dayanamayarak delirerek ölmüştür. Bu da hayvanat bahçelerinin sonuçlarını gösteren çarpıcı bir örnek olarak tarihe geçmiştir

Korumak Esareti mi Gerektirir?

Nesli tükenmekte olan hayvanların koruma altına alınması için hayvanat bahçelerine gerek duyulmaz. Bu hayvanlar, doğal yaşam alanlarında kontrol altında yaşamaya devam etmeli ve aşırı avlanma, kirlenme gibi olası bir tehlike karşısında harekete geçecek sorumlu ekipler yardımıyla nesillerinin tükenmesi engellenmelidir. Hayvanat bahçeleri ne kadar büyük, ne kadar bakımlı ne kadar iyi durumda olursa olsun, günün sonunda hayvanlar buralarda esir ediliyor ve yaşamlarının sonuna kadar yapay bir alanda gerçek bir zulme mahkûm bırakılıyor.

Bizler, bilinçlenmediğimiz ve kolaya kaçıp bunu aklımızın gerisine ittiğimiz için sistem bu işletmeleri daha çekici hale getiriyor. Hayatımızda göremeyeceğimiz hayvanları görme olanağını bize cazip bir şeymiş gibi sunarak bizden paramızı alıyor ve karşılığında ise esir ettiği hayvanların mutsuzluğunu ve hapsini fotoğraflama şansını veriyor. Bu çark durmadan döndüğü için ise zulüm maalesef normalleşmiştir.

Ne Yapmalı Ne Etmeli?

Ülkemize gelecek olan ve hayvan kullanacak olan sirklere karşı çıkmalıyız. Daha sonra yapılaşma ile yaşam alanlarını işgal ettiğimiz hayvan dostlarımızı göz önünde bulundurmalı, ülkemizi onlara da elverişli olacak şekilde dönüştürmeliyiz. Kentleşmenin boy gösterdiği şehir planlamaları, hayvanlar da göz önünde bulundurarak yapılmalıdır. Yeşil alanlar çoğaltılmalı ve genişletilmelidir. Çevre kirliliği sonucunda denizlerimizde Caretta Caretta’lar başta olmak üzere birçok canlı ölmektedir. Denizlerdeki, karadaki ve havadaki kirliliği önlemek için adımlar atmalıyız. Hayvan Refahı Yasasını bilmeli, uymalı ve uygulanması için çabalamalıyız. Hayvan kullanılan sirklere ve hayvanat bahçelerine gitmemeli ve hayvanlara zulüm eden bu işletmelere para vermemeliyiz.

 

Kaynaklar:

Doğaya Kaçış-http://bit.ly/2f4Eg4v,

Arturo’yu Delirtip Öldürdük-http://bit.ly/2w8kKK5,

Dünyanın En Mutsuz Kutup Ayısı-http://bbc.in/2eMobDF

Erişim tarihleri 6/09/2017