Büyüyünce ne olacaksın yavrum?! – Bala Kabakçı

Argasdi 48. sayımızın LiseliyİZ sayfalarından yazı, karikatür ve röportajlar…

İlkokula başladığımızdan beri hepimize sorulan bir soru vardır. Evet, o ilk aklınıza gelen, büyüklerimizin bize sürekli sorduğu ve küçük yaştan beri bizde yer edinen o soru… “Büyüyünce ne olacaksın evladım?” sorusu sorulunca hemen annemiz atılırdı “doktor/öğretmen/avukat olacak benim çocuğum” diye… Biz de itiraz etmezdik, zaten o an pek de umurumuzda olmazdı. Kendi hayal dünyamızda oyun oynuyor veya yaramazlık peşinde koşuyor olurduk. Ya da o an herkesi şaşırtacak bir meslek söylerdik: “Hayır ben kasap olacağım!” gibi… Büyüklerimiz de bize tuhaf tuhaf bakardı.

O günler artık benim için geride kaldı. Şimdi 17-18 yaşlarında bir lise son öğrencisiyim ve “Acaba ne okumalıyım? Hangi bölümde iş olanağı var?” diye kara kara düşünmekteyim. Kendi yaşıtlarımla birlikte büyük bir gelecek kaygısı içerisindeyiz. Okuldan dershaneye, dershaneden deneme sınavlarına, oradan oraya deli tavuk gibi koşuşturmakla geçiyor yılımız. Tabii ki bu arada; son sene, mezuniyet, ehliyet alma, reşit olma heyecanlarını da taşıyoruz. Aslında bu güzel heyecanlarımız YGS-LYS stresimizi hafifletiyor. Bunlar gibi motivasyonlarımız da olmasa herhalde çoktan “Kırmızı Kiremit”e yatırılmıştık.

Maalesef eğitim sistemimiz de bizlere destek değil köstek oluyor. Okullarda ezbere dayalı sınavlar yapılırken üniversite sınavı açık uçlu sorularla, öğrenmeye dayalı… Gel gelelim biz gençler de büyük bir sınav stresi içerisinde, “ne okursak başarılı oluruz?” diye diye kendimizi hayattan soyutluyoruz.

Mart ve Haziran aylarında gireceğimiz sınavlarla hayatımızın hatasını veya en güzel şeyini yapmış olacağız. Kimimiz pişman olacak, kimimiz ise çok mutlu bir şekilde hayatına devam edecek…

Bizler, bu stresle gençliğini geçirenler, eğitim sisteminden şikayet edenler olarak, hem bugün bu yaşımızda hem de ilerideki hayatımızda, bu yanlış düzeni değiştirmek için neler yapabileceğimizi düşünmeli ve yapmalıyız. Tek başımıza pek bir şey yapamasak da, bu sistemin mağduru olan binlerce genciz, hep birlikte çok şeyi değiştirebiliriz. Böylece bizler sevdiğimiz işi yaparız ve hayal gücümüzle daha güzel bir dünya yaratmış oluruz.

Bala Kabakçı

_780x504-wz1cun7ydy

kpss-karikatur

 

Eğitim sistemimiz bizleri üniversite sınavına hazırlıyor mu?

Türkü Atak: Bence eğitim sistemimiz bizi üniversite sınavına hazırlamıyor. Okulda gösterilen eğitim ile üniversite sınavı arasında çok büyük farklılıklar var. En küçük örnek; okulda notları yüksek olan birinin üniversite sınavında barajı bile geçememesinden bu fark anlaşılabilir. Bunun yanı sıra okulda ezbere dayalı bir sistem varken üniversite sınavında bilgiye ve yoruma dayalı sorular sorulmakta.

Gelecek kaygısı taşıyor musun?

Berkin Demirtaş: Evet, gelecek kaygısı taşıyorum. Çünkü günümüzde bulunan iş imkanları kısıtlı fakat yaşam şartları ise bir o kadar ağır. Bulunan iş olanaklarıyla bile bazen insanlar istedikleri hayatı yaşayamıyor ve maalesef bazı insanlar da geçinmekte zorluklar yaşıyor.

Eğitim sistemimizin değişmesine gerek var mı ?

İlayda Kirik: Evet, bence vardır. Özellikle son sınıf öğrencisi olarak değinmek istediğim bir nokta var ki bu da biz öğrencilerin “geleceğin kapısı” olarak adlandırılan yükseköğretime geçiş sınavlarında çalışarak hatta gereğinden fazla çalışma baskısı altında kalarak belki de gençliğimizin en güzel yıllarını, eğitim sistemi uğruna heba ediyoruz.

Üniversite sınavı stres yaratıyor mu?

Osman Kantara: Evet stres yaratır. Çünkü ömrümüz boyunca ekmek paramızı kazanacağımız mesleği belirleyecek önemli bir sınav. Sınav konularının yetişip yetişemeyeceğinden ziyade yani sınavın kendisinden daha fazla stres yaratır benim üzerimde… Çünkü hayati bir konu.