Sen Körsün, Devletinse Pezevenk, Kabul Et! – Emel Karagözlü Cicibaba

unnamed

“Onlar kendi isteğiyle buraya geldi, kendileri isteyerek gece kulüplerinde çalışıyor.”

“Gece kulüpleri kapatılırsa tecavüz vakaları artacak. Kapanmasın!”

Bunlar sizin kendinizi inandırdığınız yalanlar. Doğru değiller. Kimse isteyerek köle olmaz.

Kıbrıs’ın kuzeyinde, 35 gece kulübü ve benzer içeriği olan 2 pub var. Buralarda 400’ü aşkın kadın konsomatris olarak (yasadaki anlamı ile “müşteri ile yiyip içen ve çalıştığı yere para kazandıran kadın”) seks kölesi olarak çalıştırılıyor. Bundan daha kötüsü ne biliyor musun sevgili okur; devlet bu kadınlar üzerinden para kazanıyor. Oralara da geleceğim ama önce size, bu kadınların neden köle olduğunu ve adamızın kuzeyine nasıl getirilip hapsedildiklerini anlatacağım.

Çoğunlukla eski doğu bloğu ülkelerindeki kadınlar adamıza konsomatrislik, sekreterlik, tezgahtarlık vs. yaptırılacağı vaadiyle ya da seks işçiliği yapacağını düşünerek getiriliyor. Bu kadınlar kktc’ye girdikten sonra patronları onların tüm seyahat belgelerine el koyuyor ve bu belgeleri polise teslim ediyor. Polis, Gece Kulüpleri Yasası’nın 15. madde 6. fıkrasına dayanarak bu kadınların seyahat belgelerine el koyuyor. Peki Yasanın ilgili bölümü ne diyor: “Çalışma karnesi alan konsomatrislerin pasaportları ülkede kaldıkları süre içerisinde muhafaza edilmek üzere Polis Örgütü Muhaceret Birimine teslim edilir.” Yasa bu şekilde okunduğu zaman kadınların ülkelerine dönmek istemeleri halinde polisin kendilerine yardımcı olacağı düşüncesiyle mantıklı duyulabilir. Fakat uygulama gerçekten böyle mi? Tabii ki değil. Ayrıca pasaporta el koyma, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından geliştirilen bir kavram olan zorla çalıştırılmanın (yani köleliğin) en önemli unsurlarındandır.

Seyahat belgelerine el konulan kadınlar sağlık kontrollerinden sonra gece kulüplerine götürülüyor ve burada gerçeklerle yüzleşiyor. Kadınlar uyuşturucu ve kumar gibi mafyatikilişki ağlarıyla da beslenen bu “sektör”de birer meta olarak, baskı ve zülüm ile seks kölesi olarak çalıştırılıyor. Uçak biletleri, “iş” kıyafetleri, konaklama ve yeme-içme masrafları üzerinden sürekli borçlandırılıyor ve uzun süre para almadan “çalışmak” durumunda bırakılıyor. ILO’nun ortaya koyduğu zorla çalıştırılma kavramının diğer unsurları, bireyin özgür iradesi dışında, şiddet tehtidi ile çalıştırılması ve patron aracılığıyla borçlandırılmasıdır. Bunun yanı sıra iş ve ikamet yerinin aynı olması, dolayısıyla çalışma ve dinlenme saatlerinin ayrılamaması da kölelik şeklinde çalıştırılmanın bir göstergesi olarak kabul edilmektedir.

Peki seks kölesi nedir? Yasalarımız ne diyor?

Seks köleleri kendi istek ve arzuları dışında cinsel ilişkiye girmeye zorlanan, hiçbir güvence altında olmayan ve kendi beden ve eylemleri ile alakalı hiçbir söz hakları olmayan kişilerdir. Seks işçilerinden farkları güvencesizlik, baskı ve özgürlüğün kısıtlanması noktalarında kesinleşip ayrılır. Gece kulüplerinde çalışan kadınlar istedikleri zaman, bırakın ülkelerine dönmeyi, sinemaya, tiyatroya veya bir markete gidememektedirler. Ülkemiz yasalarında seks işçiliği diye bir tanım yoktur. Gece kulüpleri ile ilgili yasalarda eksiklik, abeslik ve uygulama noktasında noksanlık olduğu halde ilgili kısımları düzeltmeye giderek sorunlar çözümlenemez. Çünkü kölelik meşrulaştırılamaz ve özgür olunmadan işçi de olunamaz. Tam da bu yüzden tüm gece kulüpleri kapatılmalıdır.

Devletin gözleri kasasına bakarken faltaşı, gece kulüplerine ise kör

Gelelim başlığımıza… Evet, bu devlet pezevenktir. Neden mi? Şöyle ki, pezevenk gizli ve yasal olmayan cinsel ilişkiye aracılık eden kişi veya mesleğe verilen addır. Devletimiz ise adaya konsomatris adı altında getirilen her bir kadından yasanın 15. madde, 11. fıkrasına göre aylık asgari ücretin %10’u oranında harç almaktadır. Yani gece kulüplerine getirilerek satılan kadınlar üzerinden para kazanıp buna aracı olmaktadır.

Soru basit; yasalara uymayarak seks köleliği yaptıran gece kulüpleri varken ve buradaki gizli ve yasal olmayan cinsel ilişkiye devlet arabulucuk edip buradan para kazanırken Türk Dil Kurumu’nun pezevenk tanımına uyuyor mu, uymuyor mu? Bizce harfi harfine.

Tecavüzden korkan toplumun paralı tecavüze körlüğü

Gece kulüplerinin varlığını “toplumda tecavüz, taciz, çocuk istismarı gibi olaylar artacak” bahanesiyle meşru bir zemine çekmeye çalışan ve zaman içinde buna inanıp bu paralı tecavüz evleriyle alakalı hiçbir bilgilenmeye gitmeyen okuyucuları körlükle suçluyorum. Gece kulüplerindeki kadınlar, baskı ve zülüm ile orada kendilerine para verilerek tecavüz edilmesine başkaldıramıyor, psikolojik ve fiziksel şiddet görerek, hapis hayatlarına mahkum olarak devam ediyorlar. Gece kulüplerinin varlığı, korkulan taciz ve tecavüz olaylarının tümünü yüreklendirir. Çünkü zannettiğinizin tam aksine, buralarda kadın bedeni üzerindeki erkek egemenliğinin günlük provası yapılmaktadır. Para vererek, kendisini isteyip istememesine bakmaksızın sırf para verdiği için bir kadına tecavüz eden bir erkek bunu herkese yapabileceğini, prova ederek öğrenir. Hiçbir istatistiki veriye dayanmadan sadece geçiştirmek ve günübirlik avunmalar için bu yalana kendinizi inandırmak sizi kör ve duyarsız hatta ve hatta dolaylı yoldan bu kötülüğün bir parçası yapar.

Tümü kapatılana kadar mücadele boynumuzun borcudur

Gece küplerindeki bu sistematik zulmün son bulduğu, burada seks kölesi olarak çalışan kadınların özgürlüğüne kavuşacağı güne kadar mücadele etmek, insan haklarına inancı olan herkesin boynunun borcudur.

 

Emel Karagözlü Cicibaba

karagozluemel@gmail.com