Hayaller Hayatlar- Zekiye Şentürkler

Hayallerimiz ve hayatlarımıza dair düşüncelerinize cevap bulabileceğiniz makalemiz Argasdi’nin “yaşam” dosyalı 51. sayısında…

dunyanin-uzerinde-yatanHayallerimize çok küçük yaştan hakim oluyor herkes, herkesinkine de sistem tabii. “Benim kızım büyüyünce öğretmen olacak, avukat olacak…” ya da “benim oğlum büyüyünce mühendis olacak, doktor olacak…” Peki, üç-beş yaşlarındaki çocukların bunları tercih edeceğini nereden bilebiliriz? Neden zorla onlara bunları hayal etmesini dayatıyoruz? Neden kendimizin olmadığı şeyleri onlara yapıştırıyoruz? Aslında biz gerçekten bunları olmak istiyor muyuz? Yoksa sistem bize bunları olmamızı mı buyuruyor? Neden “büyüyünce ne olacak bakalım annesi/babası kızımız/oğlumuz?” diye sorulunca “ne istiyorsa onu, büyüyünce kendisine sorarız hayalindeki mesleği” diyemiyoruz?

Her şeyin başı sistem!

Maalesef bize bunları yaptıran sistem ve biz de ona ayak uyduruyoruz farkında olmadan. Çok küçük yaşlarda bizlere kendisinin işine ne geliyorsa onları yapmamızı doğrudan ya da dolaylı olarak ve hiçbir yöntemden kaçınmadan enjekte ediyor. Kadınsan öğretmen olmalısın mesela; güç gerektirmeyen bir iş. Çocuklarla ilgilenme çerçevesinde gerçekleşiyor ki bu kadının görevi zaten. Ayrıca öğlene kadar olan bir iş, böylelikle kadınlar da evlerine vakitlice geri dönüp, temizlik, ütü, bulaşık ve sair işlerle de ilgilenebilecek. Ya da erkeksen fiziksel gücün yerli yerinde olmalıdır, kadınlardan da zekisindir zaten, böylece mühendis ya da doktor olmak tam sana layık bir meslektir. Gece nöbetleriyle başa çıkabilirsin, matematik-fizik-mekanik gibi bilgiler zaten sana doğuştan yüklenmiştir ana rahminde. Kendi fikirlerimiz, görüşlerimiz olmadığı zamanlarda ailelerimiz, büyüklerimiz tarafından, kendi bilincimiz olduğu zamanda ise koşulları zorlaştırarak ve baskı yaparak hayallerimizi şekillendiriyor sistem. Biraz sözünden çıktın mı sistemin, hemen bir dayatma geliyor bir yerlerden. Mesela balet mi olmak istiyorsun bayım? Hemen sistem tüm çevreni salıyor üzerine. Başlıyor “saçmala dostum kız gibi”, “balet olup da ne yapacaksın, nerede iş bulacaksın”, “erkek adam dediğin dans mı edermiş.” Ya da mühendis mi olacaksın kızım? Peki ya ev işlerini kim yapacak? Hem sonra aklın erer mi? Otur oturduğun yerde. Yaşın gelince evlenmene bak ve sisteme itaat et.

İlk olarak mesleğine el koyuyor sistem, sonra başlıyor önüne hedefler koymaya. Zengin olmak, çok para kazanmak, lüks evler, pahalı arabalar, marka kıyafetler umurunda bile değil mi! “Ama bak bilmem kimin oğluna, durmadan çalışıp neler yapmış, hem bilmem nerede müdürmüş”ler başlıyor. Yani sistemin çarkı tıkır tıkır dönüyor. Önce sermayenin ihtiyacı olan mesleği seçmen sağlanıyor, sonra da sistemi zenginleştireceğin hedefler hayallerin oluyor; sonsuz vakitlere kadar çalışmak, krediler çekip evler arabalar almak, mevki sahibi olmak ve yükselmek daha da yükselmek. Sonra üremek, çoğalmak ve sistemin sana öğrettiklerini çocuklarına aktararak sisteme yeni yatırımlar yapmak.

Niye peki? Deli miyiz biz?

Koşullarımızı kabullenerek, sistemin alçak oyununa gelmeden hayallerimizi yaşamak yerine neden bu sömürü sisteminin içerisinde eriyip yok olalım? Neden gençken düşlediğimiz dünyayı değiştirme inancımızı ve kendimizde bulduğumuz her şeyi yapabilme gücümüzü sisteme yedirelim? Neden hayallerimizle hayatlarımızı kesiştirmek için mücadeleyi bırakalım? Hayallerimizi sistemin çalmasına izin vermeyelim. Kendimizi işten eve, evden işe giden, banka taksitleri, kredi kartı borçları ve faturalar ödemeye programlı robotlar yapmayalım. Gelin kocaman evlerde yaşayıp son model arabalar süren müdürler yerine insan kalmakta direnen, hayalleri peşinde koşan sıradan insanlar olalım.

Hayaller için hayatları değiştirmek de mümkün! 

Sistemin bize yapmaya çalıştığını görüp ona köle olmaktansa, kabullenmeyip direnelim. Hayallerimizi mümkün kılabilmek için hayatlarımızı değiştirelim. Kendi tercih etmediğimiz yerlerde, zenginleri daha zengin etmek için bize okunan masallara kulağımızı tıkayalım. İnanmayalım hep daha fazlasını isteyerek mutlu olacağımıza… Başkalarını ezip geçerek değil, herkese hakkının verilmesi ve insanca yaşayabileceğimiz bir dünya için çalışalım. Hayal edelim, hayal kuralım ve hayal kurduralım gençlere o istediğimiz dünyayı. Sonra da bunun için mücadele edelim, etmeyi aşılayalım. Bizim kızlarımız astronot, oğullarımız balet olabilsin mesela. Sisteme karşı örgütlenip başkaldıralım hep birlikte. Kabul etmeyelim hayallerimizin üzerine bir çizgi çekip kendi istediklerini yazmalarını defterimize. Alalım kalemi ellerinden geri ya da hiç vermeyelim ve yazmak için mücadele edelim hayallerimizle dolu kendi dünyamızı.

“Hayalperest olduğumu söyleyebilirsiniz

Ama tek hayalci ben değilim.

Umarım bir gün sen de bize katılırsın

Ve bütün dünya bir oluruz.”

Imagine, John Lennon