Ertesi Gün Hiç Kimse Ölmedi-Sezgin Keser

ölüm bir varmış bir yokmuş foto“Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş” Saramago’nun en etkileyici kitaplarından birisi… Pazarınıza keyifli bir yazıyla devam etmek istiyorsanız Argasdi’de yayınlanan bu kitap eleştirisini kaçırmayın. Argasdi’ye ulaşmak için Baraka Kültür Merkezi lokaline, gazete bayiilerine ve bölgenizdeki Khora Kitapcafelere uğrayabilirsiniz.

Mitolojilerde, eski uygarlıklara ait efsanelerde ölümsüzlük denilen kavram sürekli ve önemli bir yer edinmiştir. Yaşam otu, hayat suyu, altın elmalar vb. efsanevi maddeler insanlara sonsuz yaşam vaadini sunmuştur. Bu şeylerin bazıları sadece ölmemeyi değil sürekli genç kalmayı, güçlü olmayı, hastalıklara şifa olmayı da sağlıyordu. Bu efsaneler, anlatılar tabii ki insanların ölümsüz olma ümitleriyle, istekleriyle, arayışlarıyla var olmuş,  günümüze kadar gelmiştir. İnsanların ölümsüz olma isteklerinin ölüm tarafından yerine getirildiği, bazılarımızın hayal sınırlarını aşsa da Portekizli yazar Jose Saramago’nun hayal sınırları içinde yer almıştır.

Saramago’nun “Ölüm Bir Varmış Bir Yokmuş” adlı eserinde, ülkenin birinde “ölüm”, sonsuz yaşamı merak eden insanlara bunun nasıl bir şey olduğunu ve ne gibi sonuçlar doğuracağını göstermek amacıyla faaliyetlerine ara vermiş,  tırpanını kullanmaktan vazgeçmiştir. Ölümün yok oluşu artık hiçbir insanın ölmeyeceği anlamına gelmiş fakat hiçbir insana sonsuz gençlik ve hastalıklara şifa sağlamamıştır. İnsanların ölmeyecek olmaları her ne kadar bir sevinç ortamı yaratsa da bu durum ülke içerisinde farklı krizlere ve karmaşalara yol açmıştır. İnsanların ölmediği ama yaşlanmaya devam ettiği bu ülkede, sağlık kurumlarında iyileşemeyecek derecede hasta olan kişiler ölmüyor, dolayısıyla yatan hasta sayısı artıyor ve yeni hastalara tedavi uygulayacak yerler kalmıyordu. Huzur evlerindeki durum ise sağlık kurumlarına benzer haldeydi. Bir yandan da işlerinin devamlılığı, insanların ölmesine bağlı olan cenaze levazımatçıları ise işlerinin durmasına üzülüyor, isyan ediyorlardı. Sigorta şirketleri için de durum iç açıcı değildi. Onlar için de ölmeyen insan sigorta yapmayan insan anlamına gelmekteydi.

Demografik ve ekonomik yapının değişiyor olmasının yanında mevcut düzende gücü elinde bulunduranlardan kilise, ölümün yok oluşunun dirilişin yok oluşu anlamına geldiğinin bu sebeple gücünün temeli olan insanların inancını kaybedebileceğinin farkındaydı. Ama yine de bu durumdan da kurtulabilecek ilahi uydurmalar yaratabileceğini de biliyordu.

Ölüm sadece bu ülkenin insanlarından sorumlu olan bir ölümdü yani bu ülkedeki hayvanlardan, bitkilerden ve başka ülkedeki varlıklardan da başka ölümler sorumluydu. İnsanlar, kendi ülkelerinin dışında ölebileceklerini fark ettikleri anda ölüm döşeğinde olan akrabalarını, eşlerini, dostlarını ülkenin dışına çıkmanın yollarını aramaya başladılar. İşte burada, gücünü öldürmekten alan ama artık bu gücü kullanamayacağının farkında olan mafya insanların aradıkları yol olur ve ölüm döşeğinde olan insanları ülke dışına gizli yollardan çıkarmaya başlar. Hükümetle işbirliğine giden mafya bu durumdan da kazanabilmenin yolunu bulmuştur.

Farklı sıkıntılara gücü elinde bulunduranların lehinde çareler üretilmeye başlanmışken insanlara sonsuz yaşam üzerine ders verdiğini düşünen ölüm, bir gün geri dönmeye karar vermiştir. Fakat bundan sonra insanları öldürmeden bir süre önce onlara mektuplarla öleceklerini bildirecek, sevdiklerine veda etmeleri için vakit bırakacaktı. Bir gün bir mektup geri döner ve ölüm için işler değişir. Ölüm mektubunun geri döndüğü kişiyi, o kişinin yaşamına dahil olacak kadar takip etmiş ve sonunda o kişinin yaşamının bir parçası olmuş ve ölüm olmayı yine bırakmıştır.

Ölümün var oluşunda da yok oluşunda da kendi çıkarları doğrultusunda koşulları şekillendirecek, gücü elinde bulundurmaya devam edecek bir düzeni başarılı bir kurguyla anlatan Saramago, ölümün de yaşamımızın bir parçası olduğunu ve yaşamak adına ölüm olmayı bırakışını etkileyici hayal gücüyle bize aktarıyor.