Kriz ve Argasdi – Hammaliye Kurulu

43173515_189258171971505_4551608316538650624_n

Kavurucu yaz sıcaklarını yavaş yavaş geride bıraktığımız bu günlerde, yaşamakta olduğumuz ekonomik kriz henüz hazana bile hüzünlenemeden “kara kış” misali çalıverdi kapılarımızı… Bir anda pahalılaşan hayatlar yaşanamaz hale gelirken, yıllardır binbir türlü cambazlıkla geçinebilmeye çalışan emekçilerin bu “yetenekleri” bile artık yetemiyor insanca yaşayabilmelerine… Halkın alım gücü üzerindeki etkilerini ciddi bir şekilde hissettiren ekonomik kriz, maliyetler noktasında birçok alana yayılırken, kuşkusuz Argasdi de   alıyor tüm bunlardan payını…

15 yıldır kesintisiz bir şekilde sürdürdüğü yayın hayatına kültür, sanat, politika alanlarında çok sayıda makale sığdırabildiğimiz dergimizi bir taraftan okuyucularına  bir kez daha ulaştırabilmenin mutluluğunu yaşarken, diğer taraftan ise krizin Euro ile çalışan matbaaların fiyatlarını olumsuz yönde etkilemesinin, kağıtların geri dönüşümü ve üretimi ile ilgili teknolojilerin ülkemizde olmayışının yarattığı dövize bağımlı olma durumunun Argasdi’nin geleceğini ciddi bir şekilde etkileyecek oluşunun da burukluğunu yaşıyoruz. Üretimden koparılan ülkemiz şöyle dursun, Türkiye’de de SEKA kağıt fabrikasının önce özelleştirilip sonra kapatılması sonucu matbaa maliyetlerinin dövize endeksli olması tüm alternatif ve muhalif basını olumsuz etkilemekte, ülkemiz basını ve Argasdimiz de bundan nasibini almaktadır. Üç aylık periyotlar ile çıkardığımız, yazarları, çizerleri ve gönüllü aktivistleri tarafından tüm bölgelerdeki okurlarına elden ulaştırmaya çalıştığımız dergimiz; çıktığı ilk günden beri, yayın politikasında herhangi bir fikir tarafından yönlendirilmemeyi, icazet almamayı, dolayısıyla fonlanmaya ve reklam almaya karşı olmayı savunarak ücretsiz bir şekilde okurlara ulaşmayı prensip edinmiştir. Mali anlamda ise yayın hayatını, aslında beleş olması arzu edilse de geleceği düşünülerek “okurlarının katkısı” ile sürdürmektedir. Ülkemizdeki günlük gazetelerin de fiyatlarını artırmak zorunda kaldığı bu ekonomik kriz koşullarında, fikirlerin okuyucuları ile paylaşılabilmesinin ve derginin yayın hayatının devamlılığı açısından ne yazık ki önümüzdeki yıl “okur katkısı”nı bizim de artırmak zorunda kalabileceğimizi üzülerek sizlerle paylaşmak isteriz. Krizi okurlarımıza yansıtmamak adına alabileceğimiz tüm önlemleri aldık; elinizde tuttuğunuz derginin içerik zenginliğinden ödün vermeden, kapak kalitesini ve sayfa sayısını azaltmak zorundaydık.

Dergimizin 52. sayısında dosya konumuzu ülkenin birinci sıradaki gündemine, krize ayırdık. Ülkemizin ekonomik ve siyasi açıdan TC’ye bağlı durumu, TL’nin döviz karşısında değer kaybı ve para birimi olarak TL’nin kullanılması, Türkiye’de başlayan ekonomik krizin etkilerinin aynı anda ve çok ciddi şekilde burada da yaşanmasına sebep olmuştur. Ancak krizin toplumun her kesimini aynı oranda etkilemediği de göz ardı edilemeyecek bir gerçektir. Bir taraftan alım gücü düşen ve günden güne daha da fakirleşen emekçi yığınları krizin yarattığı tüm olumsuzluklara karşı hayatta kalabilmek için çabalarken, diğer yandan kapitalizm tıkır tıkır işlemeye devam etmekte; tekelleşen sermaye ile neoliberal ekonomi politikalarını devletlere daha kolay dayatarak krizi fırsata dönüştürmektedir.

Dosya konusu olarak günümüzde yaşanılan krizin tarihsel arka planına, krizin kimin krizi olduğuna ve en çok hangi kesimleri etkilediğine yönelik makalelere yer verdiğimiz dergimizde ayrca krize karşı verilmesi gereken siyasi, ekonomik ve politik mücadeleler ile ilgili fikirlerimizi sizlerle paylaşmaya çalıştık. Krize karşı direnmenin, mücadele etmenin, kriz koşullarını ortadan kaldırmanın ve kapitalizmi yıkıp başka bir dünyayı yaratmanın yolları elbette ki vardır. Ancak unutmamamız gerekir ki kapitalizme ve doğası gereği ihtiyaç duyduğu krizlere karşı politik ve örgütlü bir mücadele yürütmeden, sistem içinde atılabilecek ve ciddi etkiler yaratabilecek adımları görmezden gelerek salt “devrimi bekleyen” bir anlayış da mücadeleyi başarıya ulaştıramayacaktır.