Şubadap ile Röportaj: “Müzik dünyayı değiştiremez ama dünyayı değiştireceklere bilinç ve hareket kaynağı olur” – Saadet Çaluda

Türkiye’de çocuklar için çocuklarla birlikte şarkılar söyleyen, albümler, konserler, turneler, klipler ve kitaplarla binlerce kişiye ulaşan bir müzik kolekitifi Şubadap… Müziği farklı bir dille ve tamamen çocuk odaklı yaşatan bu güzel insanlara keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Bakalım neler sorduk ve ne yanıtlar aldık…

 thumbnail_IMG_3494

Sizce yaşamın içinde müziğin yeri nedir?

Bilinebildiği kadarıyla müziksiz bir toplum yoktur. Müzik her daim toplumsal yaşama eşlik etmiştir. Bugün de gündelik yaşamın içinde sürekli olarak müzikle iç içeyiz. Okul zilinden, evde ses olsun diye açılan müziğe, telefonlarımızda eksik olmayan müzik dinleme uygulamalarından, bekleme ve dinlenme mekanlarına kadar her yerde müziğin yeri var.

Birleştirici, ortak bir heyecan yaratan bir tarafı var. Hele sözlerle birleşip şarkı olduğu zaman… Üstüne bir de somut içerik taşıyor böylece.

Şubadap Çocuk birçok şehirde turneler düzenleyerek şarkılarını çocuklar ile buluşturdu. Kıbrıs’ta düzenlediği turnede de büyük yankı uyandırdı ve etki yarattı. Nasıl ve hangi fikir ile oluştuğunu anlatır mısınız?

Farklı toplumsal alanlarda çocuklarla yaptığımız müzik temelli çalışmalar esnasında, Türkiye’de var olan çocuk şarkıları repertuarının, hem bugünün çocuklarına hitap edecek dilsel ve müziksel güçten uzak olduğunu, hem de günümüzün toplumsal ihtiyaçlarına hitap edeceği yerde bu ihtiyaçları göz ardı ettiğini gördük. Böylece 2013 yılında İzmir’de ‘çocuklarla birlikte çocuklar için’ şarkılar yapmaya başladık. Sonra albümler, klipler, konserler, turneler, kitaplar, şarkıların farklı dillere çevrilmesi, çocuk orkestrası olarak müziğimizi yaymaya devam ettik.

Şubadap Çocuk’u nasıl finanse ediyorsunuz? Giderlerini nasıl karşılıyorsunuz?

İki kaynağımız vardır. Birincisi ve önemlisi halk sponsorluğu yani yaptığımız çalışmaları önemseyen insanların katkılarının toplamıdır. İkincisi ise belediyeler ve özel kuruluşların etkinliklerindeki konserlerden ürettiğimiz maddiyattır.

Takip ettiğim kadarıyla albüm ve turneleriniz dışında, çocuk-öğretmen buluşmaları yaptığınızı, çocuk koro ve orkestraları kurmak için adım attığınızı görüyoruz. Hatta “Enstrümanını Al Gel” projesi ile insanların evinde uyuyan enstrümanlarına talip oldunuz. Bu konulardan ve başka projeleriniz de varsa kısaca bahseder misiniz?

Öğretmenleri çalışmalarımız konusunda daha iyi bilgilendirebilmek için bir öğretmen listesi oluşturduk. Buna aynı zamanda Kıbrıs’taki öğretmenlerimiz de katılabilir. Bize mesaj atmaları yeterlidir. Bunun dışında geçen yıl boyunca İzmir’deki Harmandalı mahallesinde bir çocuk orkestrası çalışması yaptık ve 12-13 yaşlarındaki çocuklar ile  bateri, bas gitar, keman, flüt, gitar, ukulele, mandolin ve vokallerden oluşan bir orkestra kurarak 2 ayrı yerde konser gerçekleştirdik. Evde uyuyan çalgılarla ilgili çağrımızı sosyal medyadan sürekli olarak tekrarlıyoruz. Eğer çalgılar bir hevesle alınmış, şimdiyse kılıfında uyuyorsa, bize ulaştırın, biz de çalgı çalmak isteyen çocuklara ulaştıralım. Böylece çocuklar da çalgılar da mutlu olsun. Aynı zamanda internet üzerinden yayın yapacak bir çocuk radyosu çalışmamız var. Şimdilik ayrıntıları sürpriz olsun… Bunun dışında şarkılarımızın resimli öykü kitaplarını oluşturduk. Kıbrıs’ta da Khora Kitabevlerinde var bu kitaplar. Şimdiye kadar 3 kitap çıktı. Eylül’den itibaren 4 tane daha çıkartmayı hedefliyoruz. Ekim ayında bir İç Anadolu turnesi planlıyoruz. Diğer sanat ekiplerinin ve bizim de şimdiye kadar es geçtiğimiz illerde, ilçelerde Moyo Masal Tiyatrosu ile birlikte 1 ay boyunca etkinlikler yapacağız. Son olarak güzel bir haber daha. Yeni albüm için çalışmalara başladık. Bakalım neler çıkacak!

 ŞUBADAP

Türkiye’de çocuklara gösterilen müzik eğitimi ne durumdadır? Eğitimdeki muhafazakarlaştırma ve gericiliğin yarattığı krizin, sizin yaptığınız bu değerli alternatif müzik ile aşılma potansiyeli var mı?

Türkiye’deki eğitim sisteminden memnun olan hiçbir unsur yok. Öğrenciler, öğretmenler, veliler ve hatta Milli Eğitim Bakanı da dahil eğitimi yapılandıranlar bile eğitimin mevcut durumundan memnun değil. Velilere şöyle söylüyoruz: “Milli eğitimden çocuklarınızın alabileceği en iyi şey, kötü eğitimdir”. Müzik eğitimi açısından bakıldığında, toplumsal olarak kültür-sanatın değersizleştirilmesinden, müzik ders saatlerinin düşürülmesine, müfredatın içeriksel sığlığı ve biçimsel ezberciliğinden, okullardaki müziksel imkansızlıklara kadar pek çok etmen, aslında okullarda müzik eğitimine dair pek de bir şey yapılmadığını açıkça gösteriyor. Elbette bütün bunlara rağmen okullarda ve okul dışında çocukların müzikle buluşabilmesi ve kolektif bir faaliyet olarak yapılabilmesi için emek harcayan çok değerli insanlar da var. Peki, müzik bu duruma dair ne yapabilir? Marcuse şöyle der: “Sanat dünyayı kendi başına değiştiremez ama dünyayı değiştireceklere bilinç ve hareket kaynağı olur”. O zaman devam!

Saadet Çaluda

sadet_flute@hotmail.com