Omuzumuzda Kriz Ezgisi – Pınar Piro

“Kriz” dosya konulu Argasdi 52. sayımızın FeministİZ sayfalarından bir yazı… Yeni sayımız yolda, yoksa siz hala derginizi almadınız mı?

1

Gidişatı çok da iyi olmayan toplumumuzun başına bir de ekonomik kriz geldi. Yaşanan felaket durumlarının da toplumun her bir kesimini ayrı ve farklı bir şekilde etkilediği de bir gerçek. İşte şu günlerde yaşadığımız ekonomik kriz de toplumun büyük bir kesimini derinden etkilerken, kriz koşullarında cinsiyete yönelik algı daha da ön plan çıktığından, ataerkil sistem sebebiyle zaten ezilen kadınların üzerindeki yük kat kat artırıyor.

Krizin şiddet etkisi

Yaşanan kriz ve gerekli önlemleri alamayıp halkı koruyamayan basiretsiz yönetimler nedeni ile ortam gittikçe gerginleşiyor. İşten durdurulmalar, ödeneklerin kesilmesi, sigortaların yatırılmaması derken kişiler psikolojik bir yıkıma maruz kalıyor. Kriz sebebiyle yoksullaşan ve dolaylı olarak da yoksunlaşan erkek, kendisine sürekli hissettirilen sen erkeksin ve güçlüsün alıgısının yerinden oynamasıyla kendini tekrardan güçlü hissedebileceği yollar aramaya başlıyor. Ve yine toplumsal algı ile yerleşen kendinden daha güçsüz gördüğü kadın üzerinde gerek fiziksel gerekse de sözel/psikolojik baskı uygulamaya başlıyor.

Üstelik kadına yönelen şiddet sadece birlikte olduğu erkekten de gelmiyor. Yoksullaşan ve gelceğe dair endişeler yaşayan kadınlar para kazanabilmek için emeklerinin karşılığı maddi değerleri iyice düşürebiliyor ya da para kazanabilmek için bedenlerini kullanmak zorunda kalabiliyorlar. Bu durumu fırsat bilen işverenler ise kadını ezmeyi kendinde hak görebiliyor.

Durum böyleyken hükümet edenlerin kadınları şiddetten koruma görevini artık bir zahmet tekrardan hatırlaması ve gerekli önleyici veya kurtarıcı önlemleri alması gerekiyor.

İstihdam bakımından etkileri

Kriz dönemlerinde her çalışan gibi kadınlar da işten durdurulma korkusu ile yaşamaya başlıyor. Çünkü ne zaman işten birilerinin durdulması gerekirse ibreler önce kadınlara dönüyor. Ancak bazen bu durum tam tersine de dönebiliyor ve sanılanın aksine bu zor dönemlerde erkek istihdam ile kadın istihdam oranları birbirine yaklaşmaya başlıyor. Çünkü kadınlar ucuz iş gücü, güvencesiz ve esnek çalışabilenler olarak görüldüklerinden işten durdurmalar daha çok erkek çalışanlara uygulanıyor. Fakat iyileşme sürecine geçildiği zaman da yeni işe alımlar erkek çoğunluğunda gelişiyor.

Krizin ev mesaisine yansıması

Kadınlar hayatın her döneminde herhangi bir işte çalışıyor olsalar dahi eve geldikleri zaman çalışma saatleri sona eremiyor, işlev değişerek mesai devam ediyor. Temizlik, yemek, aile bireylerinin bakımı, onları ertesi güne hazırlama vs… Çalışmayan kadınlar için ise bu tam zamanlı bir iş oluyor. Işte kriz dönemlerinde bu ev hayatı mesaisi daha da zorlaşıyor. Bir taraftan ailenin maddi durumunu korumak için çaba sarfediliyor, kemer sıkma dönemine giriliyor. Diğer taraftan da krizden psikolojik olarak etkilenen aile bireyleri ile kadın/eş/anne olarak ilgilenmek gerekiyor.

Kriz sağlığa zararlıdır

Şimdi değineceğimiz konu ise kriz zamanlarında cinsiyet ve yaş farketmeksizin herkesin yaşadığı bir sorun; sağlıklı olmayı sürdürebilme… Kriz dönemlerinde yiyecek ve içeceklerin fiyatının artması, elektrik, benzin ve tüp gaz gibi temel gerekliliklerin ücretinin zamlanması bireylerin bu gibi ihtiyaçlarını asgari düzeyde dahi karşılayamamasına ve bu nedenle de sağlıklarının bozulmasına neden oluyor. Hal böyleyken özel sektörde sigorta yatırımlarının da geriletileceği düşünüldüğünde insanların sağlık kontrolüne gitmeleri ve tedavi olmaları da güçleşiyor. Kaldı ki, sağlığın bozulmasını sadece fiziksel gerilemeler olarak değil, ruhsal ve sosyal bozukluklar olarak da algılamak gerekir ki kriz bunu derinden etkiliyor.

Peki ya göçmen kadınlar

Ekonomik kriz, mağdur olan insanları göç etme yoluna sürüklerken, ülkeye göç etmiş insanların zaten zor olan hayatlarını daha da güçleştirmektedir. Kadınlar da bundan fazlasıyla etkilenmektedir. Göç durumlarında kadınlar daha da değersizleştiriliyor, yeni bir hayat umut ettikleri ülkede ucuz iş gücü olarak görülüyor hatta “yabancı” oldukları için  “yerli” olanlara göre daha fazla tacize uğruyorlar. Böylelikle hem göçmen, hem işçi, hem de kadın sıfatıyla sınırsız sömürüye ve ezilmeye maruz bırakılırken, aynı zamanda içine itildikleri yeni krizden çıkış yolları aramaya zorlanıyorlar.

Ama şimdi daha dik durma zamanı

Evet çizilen tablo biraz ağır. Ve belli oluyor ki halkın seçtikleri halkın zararına çalışmaya devam edecek. O zaman şimdi daha dik durma zamanı! Patrona karşı, işbirlikçi hükümete karşı, bizi ezmeye çalışan herkese karşı omuz omuza verip hesap sorma zamanı! Her bir hak için tek tek mücadele edip, cinsiyet ayrımını ortadan kaldırma zamanı! Örgütlü ve ortak bir mücadele için kolları sıvayıp mücadeleden geri duranı da bir kenara yazma zamanı.

Pınar Piro

pinarpiro@googlemail.com