Devlet Aklından Hukuk Devletine – Cansu N. Nazlı

Argasdi’mizin “Çocukluk” temalı yeni sayısı bayilerdeki yerini almışken,

“Adalet” temalı eski(meyen) sayımızdan bir yazıyı sizlerle paylaşıyoruz. 

argasdi yazı görsel 2

Toplumsal yaşamımıza ismen girmese de, cismen varlık gösteren bir olgudur Devlet Aklı. Bu yüzden ilk duyduğunuzda yabancı gelse de, basitçe tanımlayıp örneklendirince hemen tanıyacağımız bir tutuma karşılık gelir.

Devlet Aklı, üstün otoritenin (yani devletin) çıkarlarının bütün diğer bireysel, toplumsal veya ekonomik çıkarlardan ve temel etik ilkelerden önce geldiği şeklindeki bir tasavvur(1) olarak tanımlanabilir. Daha basit ifade edecek olursak, burada devletin somut bir tehdit olup olmadığına bakılmaksızın ‘genel refah’ yahut ‘kamusal güvenlik’ için temel hak ve özgürlüklerden taviz vermesini meşru kılan bir anlayış söz konusudur.

MOBESE Yasası…

Hatırlayacaksınız, 2018’in yaz aylarında medyanın da kriminal haberleri şişirmesiyle toplum içerisinde güvenlik kaygısı yaratılarak Ekim ayında Kent Güvenlik Yönetim Sistemi Yasası namı diğer Dikizleme Yasası Meclis’ten geçirilmişti. Suçları önlemekteki etkisi oldukça tartışmalı olan MOBESE sisteminin hayata geçirilmesiyle, ‘kamusal güvenlik’ adına Devlet tarafından sürekli gözetlenecek olmamız Devlet Aklı’nın toplumsal yaşamımıza tartışmasız bir yansıması…

Siyasi Davalar…

Geçmişte Göç Yasası eyleminde ve yakın zamanda hayvancıların eyleminde Polisin kimyasal silah niteliği olan biber gazı kullanması, gerek 19 Temmuz protestosunda gerekse CAS çalışanlarının Ercan önündeki barışçıl gösterilerinde polisin fiziksel şiddet uygulaması Devlet Aklının kolluk kuvvetleri aracılığıyla sergilediği performanslardır. Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı gibi anayasal bir hakkın yurttaşlarca kullanılması bile bu zihniyete göre devletin bekası için bir tehdit oluşturduğundan müdahale gerektirmektedir. Keza, geçtiğimiz aylarda Huzur Operasyonu adı altında Çevik Kuvvetin yabancı öğrencileri potansiyel suçlu addederek Mağusa sokaklarında yapmış olduğu gövde gösterisi de ‘kamu güvenliği’ kisvesiyle sivil hakların gasp edildiği uygulamalara örnek olarak gösterilebilir.

Hukuka Aykırı İdari Eylemlerin Yargılanmaması…

Göç Yasası eylemleri, 19 Temmuz eylemi, CAS eylemi vb. barışçıl eylemler esnasında polisin temel hakları gasp eden ve orantılılık ilkesini ihlal eden müdahalesi karşısında Hukuk Devleti olma iddiasındaki bir devlette Başsavcılığın tutumunun bu hak ihlallerini ve yetki aşımını gerçekleştiren kolluk kuvveti aleyhine soruşturma/ kovuşturma başlatmasını beklersiniz. Ancak bu olaylardan sonar bilindiği üzere Başsavcılık şiddet uygulayan Polise değil, şiddete maruz kalan eylemciler aleyhine polisi görevinden men, polisi darp, kasti hasar vb. suçlardan çeşitli davalar getirmiştir. 19 Temmuz davası olarak bilinen ceza davası kararında Polisin eylemcilerin Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkını ihlal ettiği açıkça belirtilmesine(2) rağmen Başsavcılığın Polis aleyhine açıldığı söylenen soruşturma dosyasını yıllardır ilerletmemesi anayasal bir ilke olan Hukuk Devleti prensibiyle bağdaşmamaktadır. Zira, devlet kudretinin hukuka tabi kılınıp keyfilikten arındırılması ve başta yargı olmak üzere denetim altına alınması, vatandaşların hak ve özgürlüklerinin hukukun temeli olarak sayılması hukuk devletinin asli bileşenlerini oluşturur.(3) Geçtiğimiz yaz aylarında gerçekleşen Polis gözetiminde bulunan sanığın ölümü vakası da, Polis aleyhine soruşturma yapılarak aydınlatılmaya muhtaç olan ve vatandaşların Devlet karşısında hukuki güvence hissetmesi bakımından Başsavcılığın harekete geçmesi gereken bir husustur.

Hukuk Devleti = Devletin Hukuku Zihniyeti

Basın özgürlüğünün fikren ve fiilen tehdit edildiği 22 Ocak olaylarında Polisin Afrika Gazetesi’ni korumak için faşistlere herhangi bir müdahalede bulunmaması sebebiyle Polisin görevini ihmaliyle ilgili de herhangi bir soruşturma başlatılmamıştır. Ağır ceza gerektiren suçlar işlendiği halde Başsavcılığın saldırganların alt mahkemede yargılanması ve doğal olarak daha az ceza almasına neden olacak şekilde concent vermesi (razı olması), tarafsız olması beklenen Savcılığın tutumu ile ilgili olarak kamuoyunda tepkilere neden olmuştur. Kamu vicdanını da yaralayan 22 Ocak saldırısının faillerinin Mahkeme kararı hilafına, idari bir organ olan Şartlı Tahliye Kurulunca serbest bırakılması da, halk nezdinde ciddi rahatsızlık oluşmasına sebep olmuştu. Özetle Polisin, Savcılığın ve Şartlı Tahliye Kurulu vasıtasıyla hükümetin 22 Ocak olaylarında izlediği prosedür, Hukuk Devleti, Kuvvetler Ayrılığı gibi devletin anayasal ilkelerinin göz ardı edildiği bir sürece gebe olmuştur.(4) 19 Temmuz davasında olduğu gibi, 22 Ocak davasında da Mahkeme bağımsız duruşunu koruyarak karar üretmesine rağmen, yukarıda saydığımız nedenlerden adalet yerini bulamamıştır.

Hukuk Devleti Bir Amaç mı?

Yazı boyunca verilen örneklerde Devlet Aklı kavramının teorik olarak Hukuk Devletine zıt düştüğünü gördük. Ancak Marx’tan biliyoruz ki, görünen gerçek olsaydı bilime gerek kalmazdı. Hukuk Devletine ulaşılacak soyut bir ideal olarak değil de, tarihsel olarak somut şekilde baktığımızda; devletin icraatlarını Devlet Aklı ile meşrulaştırma isteğinin burjuva hukuk devleti modelinin ortaya çıkmasından sonra da, bizzat bu model içinde varlığını korumaya devam ettiğine (5) şahit oluruz. Yani bu çarpıklık sadece ülkemize özgü bir durum değil. Marksist yazar Ernst Bloch’un ifade ettiği gibi, kapitalist devlet, hukuk devleti kavramına objektiflik ve sınıflar üstü bir karakter ya da görüntü bahşetmeye hizmet ettiği sürece tahammül eder. Bu yüzden Hukuk Devleti ilkesini, varılacak bir ideal hedef olarak görme yanılgısına düşmeden, halkın haklarını savunmada anayasal bir araç olarak talep etmemiz gerekmektedir.

 

Cansu N. Nazlı

cansunazli@yahoo.com

 

(1)Sancar, “Devlet Aklı” Kıskacında Hukuk Devleti, s. 24-25

(2)19 Temmuz Davası kararının ayrıntılı incelemesi için bkz. Şansal N., Bir Hukukal Kazanımın Düşündürdükleri, Gaile Dergisi http://www.ankaradegillefkosa.org/hukuksal-bir-kazanimin-dusundurdukleri-nazen-sansal/

(3)Sancar, “Devlet Aklı” Kıskacında Hukuk Devleti, s. 53

(4)Şartlı Tahliye Kurulu Kararının ayrıntılı incelemesi için bkz. Bağımsızlık Yolu Hukuk Komitesi: Şartlı Tahliye Kurulu Kararını Objektif ve Adil Bulmuyoruz! http://www.ankaradegillefkosa.org/bagimsizlik-yolu-hukuk-komitesi-sartli-tahliye-kurulu-kararini-objektif-ve-adil-bulmuyoruz/

(5)Sancar, “Devlet Aklı” Kıskacında Hukuk Devleti, s. 54