Çocuk İstismarının Psikolojik Boyutu- Halide Erkıvanç

Argasdi’nin Çocukluk dosyasında, özellikle son yıllarda çocuğa karşı artan şiddeti ve istismarı mercek altına alan makalemizi mutlaka okuyunuz…

cocuk istismariYüzümden bir şeyler aktı aktı
İçim de menekşelendi Hilmi Bey
Gökyüzü gibi bir şey bu çocukluk
Hiçbir yere gitmiyor

 

Edip Cansever’in de dediği gibi hiçbir yere gitmiyor bu çocukluk, hep bizimle kalıyor, içimizde taşıyoruz tüm çocukluğumuzu. Bu yüzdendir ki çocukluk çağında yaşanan travmalar içerisinde istismar, sürekliliği ve boyutları düşünüldüğünde en ciddi travma şeklidir.

İstismar ve sonuçları

Çocuğa karşı kötü davranış, insanlık tarihi kadar eski ve bütün kültürlerde de görülebilen bir sorundur. Çocuk istismarı, çok geniş anlamda, çocuktan sorumlu kişi, yabancılar ya da kurumlar tarafından gerçekleştirilen, çocuğun gelişimini olumsuz olarak etkileyen fiziksel, cinsel ve duygusal davranışlar olarak tanımlanmaktadır. Çocuk istismarı alt tipleri temel olarak fiziksel, psikolojik, cinsel istismar ve ihmal olarak incelenmektedir. Bunların dışında çocuğun ekonomik istismarı, aile içi şiddete tanık olması, ebeveynde alkol veya madde bağımlılığı bulunması gibi istismar davranışları da bulunmaktadır. Sevgi, ilgi, güven ve destek bakımından yetersiz ve ihmalkar davranan anne babalar kadar aşırı sevgi, ilgi, güven ve destek veren anne babalar da çocuklarına zarar veriyor.

İstismarın tipine, sürekliliğine, şekline ve boyutuna göre ortaya çıkan sonuçlar değişiyor fakat yapılan çalışmalarda, istismara uğramış çocuklarda suça, akıl hastalıklarına, tıbbi sorunlara, alkol ve madde kullanımına hatta intihara yatkınlık gözlemlenmiştir. İstismara uğramış çocuklarda da diğer psikolojik travma kurbanlarında olduğu gibi birtakım psikolojik rahatsızlıklar ve bozukluklar görülmektedir. Çocuklar gelişimlerinin en önemli dönemlerinde travmatize olmakta, kendisini, çevresini ve dünyasını tanımaya çalıştığı bu dönemde olumsuz bir şekilde etkilenmektedirler. Yaşanan bu travmatik olaylar sonrasında çocuklar psikolojik ve sosyal gelişimlerinde de sıkıntılar yaşayabilmektedirler.

Etkileri ve tedavisi

Çocuk istismarının en önemli uzun dönemli etkilerinden biri, istismarın döngüsel olarak kuşaktan kuşağa aktarılmasıdır. İstismar edilen çocuk, istismarcısına bağlanabilir ve kendi gerçekliğini kaybederek onunla özdeşleşebilir. İstismarın döngüsel olarak kuşaktan kuşağa aktarılmasının bir diğer nedeni de istismarcıların sınırlı anne babalık becerilerine sahip olmaları, bu konuda sınırlı davranış kalıplarının olması ve aktarılan anne babalık modellerinin yetersiz olması olabilir. Çocuk istismarının başka birçok sebebi de vardır; dini, ahlaki ve çocuk disiplini konusundaki inançlar ve toplumsal nedenler gibi… Çocuk aileden biri tarafından istismara uğruyorsa, aile üyesinin de tedaviye dahil edilmesi gerekir, cinsel istismar ve ensest vakalarında aile tedavisinin uygun olmadığını savunan uzmanlar vardır. Çocuk, yabancı biri ya da çekirdek aile dışında kalan bir tanıdık veya akraba tarafından istismara uğruyorsa, aile tutumu bu durumda çok önemli rol oynar. Çocuğun güvenebileceği bir yetişkine durumu aktarabilmesi, aktardığı anda da çocuğa inanmak ve bunu ona hissettirmek gerekir. Çocuklar için yalnız vücut bakımı ve beden sağlığını korumaya yönelik önlemler almak yetmez, ruhsal alanda da benzeri önlemlere başvurulması gerekir. Çocuğun tedavisinde amaç, çocuğun kendi duygu ve yeteneklerini tanıyıp harekete geçirmesine yardımcı olmaktır. Sosyal uyum, özgüven geliştirme, kontrol duygusu, sorumluluk, duygularını tanıma ve sahip çıkma, yeniden güven yaratma ve en önemlisi suçluluk ve utanç duyguları üzerinde çalışılır.

Önemli olan önlemek

Çocuk istismarında çocuğun açılabilmesi ve sonrasında izlenilecek yol çok önemlidir fakat daha önemli olan istismara karşı önlem almaktır. Dünyada çocuk istismarına yönelik koruma ve önleme çabaları 1970’li yıllarda başlamış olup 1980’li yıllarda hızlanmıştır. Bu hızlanma, insan hakları konusundaki toplumsal gelişmelerle ilgili olsa da asıl nedeni çocuk istismarının giderek artması ve gerçek sayının kayıtlara geçen vakalardan çok daha fazla olduğunun düşünülmesidir.

Ada yarımızdaki çocuklar

Kıbrıs’ın kuzeyinde çocuk istismarının çok uzun yıllardır var olduğunu kabul etmek gerekir. Yoksulluktan ötürü Araplara satılan kızlarımız unutulmamışken, babası tarafından tecavüze uğrayıp vahşice öldürülen Mustafa’nın acısı da hala hatırımızda. İnşaatlarda kötü şartlarda çalışan ve canlarından olan, askerin ihmalkarlığından dolayı hayatını kaybeden çocuklarımızı da unutmamak gerek. Kuran kurslarına çok önem verilen ama cinsel eğitimin olmadığı hatta bazı kesimlerce tehlikeli olarak görüldüğü ada yarımızda çocuk yaşta hamileliklerle karşılaşıyoruz.

Neler yapılabilir?

Çocuk istismarını tamamen önlemek mümkün olmasa da bütünlüklü bir devlet politikası ile yapılabilecek çok fazla şey mümkün. Çocuklara istismarı anlatmak, onları bu konuda bilgilendirmek, kendilerine karşı olan doğru ve yanlış davranışları ayırt edebilmelerinde yardımcı olabilir. Örneğin, iyi dokunma ve kötü dokunmayı ayırt etmek, bedenini tanımak ve sınırlarını bilmek, duygularını anlamak, kendi haklarını bilmek, baskıya direnmek ve yardım aramak konuları; eğitimde mutlaka yer almalıdır. Okullarda rehberlik ve psikolojik yardımda bulunabilecek öğretmenlerin bulunmaması da bir eksiklik olarak karşımıza çıkmaktadır. Televizyon, internet ve medya tarafından şiddet, tecavüz vb. durumlar normalleştirilmeye çalışılıyor bu da kurbanların ya kendilerini suçlamalarına ya da ortada anormal bir durum olmadığını düşünmelerine sebep oluyor. Ülkemizde çocuk mahkemeleri, çocukların yaşlarına uygun rehabilitasyon merkezleri, ceza evleri veya çocuk polisi yok. Sosyal Hizmetler Dairesi maalesef artan sorunlara karşı yetersiz kalıyor ve halen bir çocuk koruma politikamız da yok. Kısaca çocukları koruyan, aileleri denetleyen, okulları denetleyen, çocukları ve aileleri bilinçlendiren bir devlete ihtiyacımız var.

 

Kaynaklar:

Çocuk İstismarının Etkileri ve Değerlendirme, Güldane Kavgacı

Çocuk ve Şiddet, Oğuz Polat

Çocuk ve İstismar Eyüp Tunahan