Baraka, ‘Anti-kapitalizm’ Değerini, Cuma Toplantılarında Tartışarak Güncelledi

Baraka Kültür Merkezi, yaklaşık 10 yıl önce belirlediği ve kitaplaştırdığı değerlerini yeniden tartışmaya ve geliştirmeye devam ediyor. Baraka’da son olarak ‘Anti-kapitalizm’ değeri, ‘Cuma Toplantıları’nda yapılan tartışmalar doğrultusunda güncellendi.

Süreç, Baraka’nın tüm değerlerin yeniden ele alınması ve tartışılmasıyla devam edecek. Baraka’nın değerleri, Baraka Kültür Merkezi’nin her Cuma saat 19.00’da, Kızılbaş’taki Baraka lokalinde gerçekleştirdiği ve herkese açık olan ‘Cuma Toplantıları’nda tartışılıyor.

Anti-kapitalizm değerinin son hali ise şöyle:

Baraka anti kapitalisttir. Kapitalist emperyalizm, çağımızda sadece insanlığın değil bir bütün olarak eko-sistemin karşı karşıya olduğu temel beladır. Kültürel çeşitliliğin ve insanlığın entelektüel mirasının kapitalizmin tehdidi ile karşı karşıya olduğunun farkında olan Baraka, kapitalizme karşı mücadeleyi sınıfsal zeminde kurgular ve kendisini doğrudan kapitalizmin karşısında konumlandırır.

Kapitalist sistem içerisinde tüm üretim ilişkilerinin ve toplumsal yaşamın örgütlenişi kar döngüsü-sermaye birikimi üzerinde şekillenmektedir. Kapitalizmin özünde bulunan daha fazla kar elde etme mekanizması, insanlığın toplumsal ihtiyaçlarını hiçe sayarak, kültürel değerleri ve ekolojik dengeyi yok etmek pahasına çalışır. Sermaye için tek bir anlam vardır, o da tüm anlamları anlamsızlaştıran kardır.

Kapitalizm bir yandan sürekli krizlere girerken, öte taraftan bu krizlerden kaçınmak veya krizden çıkmak için “olağanüstü haller” yaratır. Öyle ki kapitalizmin kendisi tam da bu “olağanüstü halin” kural haline dönüşmesidir. Kriz halinde iken çıplak bir “olağan üstü hal”, değilken üstü kapalı bir “olağanüstü hal”! İşçi sınıfı ve emekçi halk kesimlerinin acımasız bir sömürüye tabi tutulabilmek için; cinsel yönelim, azınlık kimliği, göçmenlik  ve yerlilik temelinde yalnızlaştırılması; toplumsal yaşamın tüm bu kesimlerin birbirinden korkacak şekilde organize edilerek kontrol edilmesi; gezegen üzerinde yayılmacılık, savaş ve ekolojik talan!

Öte yandan kapitalizm, kendisini tek seçenek olarak dayatır. Rekabet, bencillik ve kıskançlık gibi tasarımları insan doğası ve değişmez bir unsuru olarak sunan kapitalizm, bunun sonucunda dayanışmayan, bireysel kurtuluşçu ve tüketimci tek boyutlu bir insan profilinin evrensel insan doğası olduğu iddiasını ortaya koyar.

Kapitalist sistemin devamı için egemenlerin kullandığı düşünsel hegemonya araçlarının başında ‘iyi yüzlü kapitalizm’ veya ‘yeşil kapitalizm’ gibi tasarımlar gelir. Özellikle sivil toplumcu anlayışın ürünü olan bu yaklaşımları savunanlar sadece sistem içi reformlara gidilmesini yeterli görürler. Eşitsizliklerin ve adaletsizliklerin kaynağını sorgulamaktan uzak olan bu anlayışlar bizzat kapitalizm tarafından üretilen fikirler olup “iyi yüzlü barbarlık” veya “yeşil barbarlık” diye de okunabilir.

Baraka, kapitalist sistem içerisinde kapitalizme ve onun ilişki biçimlerine karşı örgütlenen bir kurumdur. Bundan dolayı kendisini “kurtarılmış alan” olarak tanımlayıp kapitalist ilişki biçimlerinden etkilenmediğini iddia etmez. Fakat sadece büyük mücadeleler içerisinde değil hayatın her alanında ve en küçük biriminde dahi -rekabete karşı dayanışmayı vb. savunarak- kapitalist ilişki biçimlerine ve dayatmalara karşı mücadele eder. Bu anlamda “yarını bugünden kuralım” şiarı, Baraka’nın varoluşunun karakterize olduğu zeminin yapı taşlarındandır.

Baraka kapitalizmin dayattığı biçimiyle sabit ve değişmez bir insan doğasının kabul edilemez olduğunu savunur. İnsan doğası var olduğu toplumsal yapıdan etkilenmeden oluşmaz. Kapitalizmin dayattığı biçimi ile insan; rekabetten, bireyselcilikten ve egoizmden etkilenmiştir. Fakat bu insanın doğası değildir. Bu bağlamda Baraka kolektif kurtuluş ile bireysel özgürlüğü bir birinden bağımsız olarak düşünmez. Bu özgürleşme de ancak içerisinde dayanışma, eşitlik, bir arada yaşam, enternasyonalizm, adalet ve özyönetimcilik ilkelerinin bulunacağı bir anti kapitalist  mücadele sürecinin içerisinde gelişip yayılabilecektir.

Baraka ekoloji, gençlik, kadın özgürleşmesi ve LGBT+ gibi toplumsal hareketlerin bağımsızlıklarından ödün vermeksizin anti kapitalist zeminlerde birlikteliğini savunur. Sistem içi iyileştirmeleri reddetmemekle birlikte, aslolanın sistemi reformlarla dönüştürmek değil, tamamen ortadan kaldırmak  ve  yerine “birimizin özgürce gelişmesinin hepimizin özgürce gelişmesinin koşulu olduğu” sosyalist bir sistem  kurmak olduğunu savunur.