Bu Dava Neyin Davasıdır?

BU DAVA NEYİN DAVASIDIR?

 

 Baraka Kültür Merkezi Lefkoşa Mahkemesi önünde basın açıklaması düzenleyerek KTHY Davaları süreci ve Savcılığın tutumuyla ilgili görüşlerini paylaştı.

19 Temmuz 2011 tarihinde KTHY önünde meydana gelen olayların ardından yargılanmaya başlayan aktivistlerin duruşması öncesinde gerçekleştirilen basın açıklamasında  Bu dava siyasi bir davadır, bu dava düşüncelere karşı yapılan bir davadır. Ve bu dava bugüne kadar sürdürdüğümüz bağımsızlık mücadelesinin bir parçasıdır. Bizler bu davanın geri çekilmesini değil, en erken bir zamanda sonuçlanmasını istiyoruz.” denildi.

 

Baraka aktivisti Firuzan Nalbantoğlu tarafından okunan açıklamada  19 Temmuz 2011 tarihinde KTHY önündeki olaylara atıfta bulunularak şunlar ifade edildi: “Orada, en demokratik hakkımız olan barışçıl bir şekilde eylem yapma hakkımızı kullanmamıza rağmen polis tarafından şiddete uğradık; yumruklandık, tekmelendik. Bugün ise burada yargılanan biziz! Zeytinyağı gibi üste çıkmak isteyen egemenlere göre polisi görevinden men ve darp etmekten dolayı yargılanmaktayız.” ifadelerine yer verildi.

 

“Mücadeleye devam ediyoruz”

Nalbantoğlu açıklamasında egemenlerin gözünde yargılanıyor olsak dahi kendilerinin mücadeleye devam ettiklerin ve edeceklerini vurguladı: “Ancak egemenlerin gözünde yargılanıyor ve belki de cezalandırılacak olsak da bize göre bu süreç  19 Temmuz’daki onurlu duruşumuzun devamıdır. Bizlere göre biz yargılanmıyoruz, biz mücadeleye devam ediyoruz ve etmeye de devam edeceğiz.” dedi.

 

“Bu dava neyin davası?”

Dava sürecine ve Savcılığın tutumuna da değinilen bildiride, Mahkeme önüne astıkları pankart işaret edilerek şöyle denildi: “Savcılığın izinsiz pankart asma konusunda tanık olarak çıkardığı Lefkoşa Belediyesi çalışanı, eylem dahi olsa her türlü pankartın reklama girdiğini ve belediyeden izinsiz pankart asmanın yasak olduğunu dile getirmiştir. Ancak ardından Lefkoşa Belediye başkanı “Siyasi pankartlar reklama girmez ve herhangi  bir harç da ödemez. Bir harç ödenme durumu söz konusu olmadığı için herhangi bir izin alınması gerekmez.” diyerek bu iddia ile ilgili son noktayı koymuş bulunmaktadır. Şimdi de şurada gördüğünüz gibi izinsiz bir şekilde pankartımız  asılı durmaktadır. Eğer savcılık ve polis bu konudaki iddiasında ısrarlıysa bu pankartı neden almamaktadır?”

 

Firuzan Nalbantoğlu ‘Bu dava neyin davasıdır’ diye sorarak konuşmasına şunları ekledi: “: Bu dava siyasi bir davadır, bu dava örgütlü mücadele eden insanların yıldırılması için yürütülmektedir. Bu dava düşünce ve ifade özgürlüğüne karşı bir davadır. Ve bu dava bugüne kadar sürdürdüğümüz bağımsızlık mücadelesinin bir parçasıdır. Bizler bu davanın geri çekilmesini değil, en erken bir zamanda sonuçlanmasını istiyoruz. Ve sonuç ne olursa olsun mücadelemiz güçlenerek devam edecektir.”

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Basın açıklamasının tam metni:

 

BU DAVA NEYİN DAVASI!

Değerli basın emekçileri, değerli halkımız,

Bugün, her hafta olduğu gibi yine mahkemedeyiz. Kıbrıslı Türk halkına besleme deyen Tayip Erdoğan’ın 19 Temmuz 2011’de ülkemize yaptığı ziyareti protesto etmek için KTHY binası önünde toplanmıştık.

 Orada, en demokratik hakkımız olan barışçıl bir şekilde eylem yapma hakkımızı kullanmamıza rağmen polis tarafından şiddete uğradık; yumruklandık, tekmelendik. Bugünse burada yargılanan biziz! Zeytinyağı gibi üste çıkmak isteyen egemenlere göre polisi görevinden men ve darp etmekten dolayı yargılanmaktayız.

 

Ancak egemenlerin gözünde yargılanıyor ve belki de cezalandırılacak olsak da bize göre bu süreç  19 Temmuz’daki onurlu duruşumuzun devamıdır. Bizlere göre biz yargılanmıyoruz, biz mücadeleye devam ediyoruz ve etmeye de devam edeceğiz.

 

Savcılık, bu yargılanma sürecinde her ne olursa olsun haklı çıkmak adına, aklın ve hukukun almayacağı yollara başvurmaktadır; 19 Temmuz’da asılan pankartın, belediyeden izin alınmadan asıldığı için suç teşkil ettiğini iddia etmektedir. Savcılığın izinsiz pankart asma konusunda tanık olarak çıkardığı Lefkoşa Belediyesi çalışanı, eylem dahi olsa her türlü pankartın reklama girdiğini ve belediyeden izinsiz pankart asmanın yasak olduğunu dile getirmiştir. Ancak ardından Lefkoşa Belediye başkanı “Siyasi pankartlar reklama girmez ve herhangi  bir harç da ödemez. Bir harç ödenme durumu söz konusu olmadığı için herhangi bir izin alınması gerekmez.” diyerek bu iddia ile ilgili son noktayı koymuş bulunmaktadır. Şimdi de şurada gördüğünüz gibi izinsiz bir şekilde pankartımız  asılı durmaktadır. Eğer savcılık ve polis bu konudaki iddiasında ısrarlıysa bu pankartı neden almamaktadır?

Polisi darp etme iddiası ile ilgili olarak savcılığın çıkarmış olduğu, o tarihte Devlet Hastanesi’nin acil bölümünde nöbetçi olan doktor ise 3 polise yapmış olduğu muayenede darp ile ilgili bir bulgunun bulunmadığını belirtmiştir. Savcılığın polisi görevinden men etme ile ilgili iddialarına ilişkin olarak; polisin görevinin ne olduğu ile ilgili soru işaretleri devam etmektedir. Polisin görevi, barışçıl ve şiddetsiz bir şekilde eylem yapan kişilere saldırmak değil aksine onları korumak ve Anayasal haklarını kullanmalarını sağlamaktır.

 

Bu durumda savcılığa ve egemenlere soruyoruz: Bu dava neyin davasıdır?

 

Onlar söyleyemese de biz söyleyelim: Bu dava siyasi bir davadır, bu dava örgütlü mücadele eden insanların yıldırılması için yürütülmektedir. Bu dava düşünce ve ifade özgürlüğüne karşı bir davadır. Ve bu dava bugüne kadar sürdürdüğümüz bağımsızlık mücadelesinin bir parçasıdır. Bizler bu davanın geri çekilmesini değil, en erken bir zamanda sonuçlanmasını istiyoruz. Ve sonuç ne olursa olsun mücadelemiz güçlenerek devam edecektir.