“Ataerkil Kapitalizmin Maskesini Düşürüyoruz, Mesafe Koyuyoruz, Bu Sömürü Düzenini Yıkıyoruz!”

Yıllardır başımıza bela olan ataerkil kapitalizm, pandemi döneminde biz kadınların yaşamını daha da güçleştirdi. Kimimiz şiddet gördüğümüz eve kısıldık, kimimiz işsiz kaldık, kimimiz tüm ailenin hizmetçiliğini 7/24 üstlenmek durumunda bırakıldık, kimimiz patronun katmerlenen sömürüsüne mecburen boyun eğdik. Koronanın yükü bizim omuzumuzda ama mutfaktaki tencere ne hükümetin ne de patronların umurunda! Hayat gittikçe pahalılaşırken asgari ücret yerinde sayıyor. Hasta veya karantinada olup işe gidemeyenler, iş güvenceli olan şanslı bir kesimden değilse maaşını alamıyor, yoksulluğa mahkum ediliyor. Sağlık çalışanı kız kardeşlerimiz, “beyaz melekler” bir yandan hükümetin basiretsizliği bir yandan da hastanelerimizdeki imkansızlıklar içinde sürdürüyor kutsal görevini. Gece kulüpleri, hükümetin ve pezevenklerin, kadınların insan haklarını ihlal etmeleri yetmezmiş gibi, seks işçilerinin/kölelerinin sağlığını da tehlikeye atarak, bu dönemde dahi en son kapanan, ilk açılan ve hiç denetlenmeyen yerlerden biri oluyor. Bir yandan muhafazakarlaşma dayatılıp lüzumlu-lüzumsuz camiler yapılırken, artan şiddet vakalarına rağmen sosyal hizmetlere ve sığınma evine bütçe ayrılmıyor. İzolasyon ve yalnızlık yavaş yavaş tüm toplumu sarıp sarmalıyor ve bu da kolektivitenin ve dayanışmanın gücünden korkan sistemin işine geliyor.

Kısacası maske-mesafe-hijyen diye bas bas bağıran pandemi dönemi aslında patriyarkal kapitalizmin maskesini düşürüyor. Kadınların, kendilerini iki kez ezen bu sisteme, daha bir mesafelenmesini sağlıyor. Ve eşitsiz cinsiyet rollerinin hijyen sağlama görevini verdiği biz kadınlar, maskesini düşürüp mesafe koyduğumuz ataerkil kapitalizmi yıkıyoruz!

8 Mart’ta sokağa çıkıyoruz!

17.30’da Pronto çemberinde buluşup “artık yeter!” diye haykırıyoruz.

Çünkü koronanın aşısı var ama ataerkinin ve emek sömürüsünün mücadele dışında bir ilacı yok!

Baraka Kültür Merkezi