Yazı Yazayım Diye Düşündüm; Vazgeçtim! – Tahsin Oygar

blog-yazamamak

İki haftadır ne yazayım diye düşünüyordum. Önce Ortadoğu’yu düşündüm. Kapitalist kirli savaşın bu coğrafyayı kan gölüne çevirmesini… Çok yakınımızda yaşanan savaşın, ceset ve petrol olarak kıyılarımıza vurduğu zamanlar dışında pek bir duyarlılığımızın olmadığını yazmalıyım dedim, ama vazgeçtim.

İlkin Girne dağlarında sonra İskele bölgesinde doğanın talan edilmesi pahasına ülkemdeki peşkeşi ve mücadeleyi yazacaktım, dedim ki kendime, dur!

Ülkemde ve Akdeniz bölgesinde çıkan veya çıkarılan yangınlarla ilgili bir makale çok iyi olur. Neden Akdeniz bölgesindeki ülkeler güzel ve örnek bir işbirliği geliştirip bölge devletlerinin kontrolünde ortak çalışabilecek bir itfaiye birimi kurmuyor kuramıyorlar?

Sonra dedim ki şu yakıcı pandemi koşullarının doğru yönetilememesini yaz, esnafın, sanatçının halini, insanların ekonomik dar boğazdan kıvranmasını, bu  da çok önemli dedim, cıkk, o da olmadı vazgeçtim.

Gaza, benzine, elektriğe ve bilumum her şeye zam üstüne zam gelmesini ülkenin ne kadar kötü yönetildiğini yazmalıyım derken ondan da vazgeçmiş buldum kendimi.

kktc ucubesinin son işbirlikçileri Saner, Arıklı ve Ataoğlu’nun, artık tamamen zümresel çıkar sevdaları uğruna ülkeyi mahvoluşa sürüklemelerini ve tüm bunlara karşı muhalefet görünümündeki ikiyüzlülükleri ile ünlü meclis içi partileri yazmak kabak tadı verecekti.

Daha önce yazmış olduğum “Şüphenin Tecellisinden Bilim ve Paranoya’ya” yazısını geliştirip aşı karşıtlığının toplumsal zararlarını ve bu akıl karşıtlığı modasının postmodernizm ile ilgisini, nasıl insanları alabandasına aldığını yazmak da zül geldi açıkçası.

Tamam, buldum kktc’nin tanıtılmasını yazayım dedim. Ersin Tatar’ın vadedip yapamayacağı hatta bizatihi kendisinin bile kktc’nin egemenliği ve bağımsızlığına önem göstermediğini yazmalıyım. Sonra esas kktc’yi geçici onuncu maddesinden, TC elçiliğindeki gölge kabineye, merkez bankası yönetiminin ve polisinin başka bir devlete bağlı olduğundan girerim tanıtırım kktc’yi! Oldu bu iş. Sonra ondan da vazgeçtim niye ben tanıtayım ki kktc’yi. Gitsin söz verenler yapsın, tanıtsın bu ucubeyi.

Dedim ki kendime en önemlisi gençler, onları yazayım. Pandemi eğitimlerini hem psikolojik hem fiziksel etkilerken, işsizlik ve geleceklerini görememek onlar için çok daha yakıcı bir hal alıyor. Bir konut alabilmeleri düpedüz artık hayal iken kiralar çok yüksek ve döviz cinsinden. Toplu taşıma olmayan ülkemde iş, araba, konut sahibi olmak mı? Offf çok zor.

Yok ben en iyisi yazmayayım, dedim. Böylece karar verdim yazmamaya.

Bu satırları buraya kadar okuyan sevgili okuyucu. Kimsin, neredesin bilmem. Öncelikle sağol. Sonrasında ise şunu söylemek isterim. Öyle hissederim ki sen de bunaldın. Hem de çok bunaldın. Öte yandan neredeyse eminim sen de en az benim kadar ‘yetti artık’ kabilinde sıkıp duruyorsun yumruklarını ve ardından vazgeçiyorsun. Usanmışlığı, yılgınlığı da, tıpkı benim gibi, yakıştıramıyorsun da bize, kendine, bana.

Praksisin bir parçası var bilir misin? Orada şöyle der “Bu dünya olmamış hiç, yıkıp yapmalı baştan”

Ne dersin! Bir el atsana!

Baraka Aktivisti

Tahsin Oygar