KIBRIS’IN KUZEYİNDE İNSAN KALABİLMEK – Mehmet Adaman

Adına kktc denilen yapının çarpıklığını vurgulamak için, şakayla karışık söylenen meşhur bir laf vardır: “kktc’de yaşamak bir sanattır.” Peki bir de şöyle düşünelim; kktc’de sanat yapmaya çalışmak nasıl bir şeydir?

İnsanı diğer tüm canlı ve cansız varlıklardan ayıran çok önemli özellikler vardır. İnsan sosyal bir canlıdır. Okur, yazar, gezer, görür, konuşur, düşünür, sorgular ve en önemlisi üretir. Bunların herhangi birisinin eksikliği durumunda insan aslında insan olmaktan yavaş yavaş uzaklaşmaya başlar. Kapitalizm dediğimiz şey de aslında tam da bunu hedefler; insanı insan olmaktan uzaklaştırmak… Peki biz buna karşı ne yapmalıyız? İnsan olmakta ve insan kalmakta direnmeliyiz. Peki neyle yapabiliriz bunu? Bu noktada kültürün, sanatın ve sporun insan yaşamındaki önemi ortaya çıkıyor. Müzikle, tiyatroyla, sinemayla, dansla, resimle, edebiyatla, sporla vs. uğraşmak insanlıktan uzaklaşmamıza mani olur. Ancak eğer ki kktc’de yaşıyorsanız, bunları yapmak sizin için oldukça zor ve sıkıntılıdır.

Kıbrıs’ın kuzeyinde sanat yapmaya çalışmak, sporla uğraşmak bırakın insanlığa tutunmayı, insanlığınızdan soğumanıza bile neden olabilir. Bu ülkede bir müzisyen olduğunuzu hayal edin mesela. Hayatınızı sadece müzisyenlik yaparak geçirmeniz, sadece yaptığınız sanata odaklanıp kendinizi daha da geliştirme motivasyonunu korumanız mümkün değildir. Çünkü bu ülkede müzisyenler genelde yok sayılır. Yaşadığımız Pandemi sürecinde de bunu net olarak gördük zaten. Bu ülkeyi yönetenler, açık bir şekilde müzisyenleri açlığa terk etti, bunun içini kılını bile kıpırdatmadı. Büyük festivallerde müzisyenlerimiz yıllardır Türkiyeli sanatçıların alt grubu olmaktan öteye geçemiyor. Daha doğrusu bilinçli olarak geçirtilmiyor. Nasıl ki Ankara’ya muhtaç olalım diye Sanayi Holding kapatıldı, KTHY batırıldı, Kıbrıslı Türkler üretimden koparıldı, her alanda olduğu gibi müzikte de Kıbrıslı Türklerin kendi ayakları üzerinde durabilme ihtimali onları korkutuyor.  Kısacası bu ülkede müzisyen olmayalım diye, kktc “devleti” elinden geleni yapıyor. Müzisyenler güvencesiz ve gelecek kaygılarıyla boğuşarak çalışıyor. Bu ülkede müzisyenler, bırakın evlatlarına güzel bir gelecek hazırlayabilmeyi, kendilerinin bile bir gün sonrasını göremiyor. Devletin bu alanda insan yetiştirme gibi bir kaygısı bulunmuyor. Ülkede küçük yaşta müziğe yetenekli çocukların ulaşabileceği kaliteli ve kamusal bir müzik eğitimi neredeyse yok.

Sanatın bir toplum için ne kadar önemli olduğunu söyleyip de tiyatroya değinmemek olmaz. kktc devletinin tiyatroya verdiği “önemi” anlatmak için sanırım “20 küsur yıl önce yanan devlet tiyatrosu sahnesinin yerine hâlâ daha yenisi yapılmadı.” cümlesi tek başına yeterli olur. Amatör tiyatrocuların durumu ise çok daha vahimdir. Bu ülkede, kendi yağıyla kendi ciğerini kavurmaya çabalayan pek çok tiyatro ekibi bulunmaktadır. Bu ekiplerin neredeyse tümü de oyunlarını sergileyebilecekleri sahne bulabilme sıkıntısı çekmektedir. Var olan tek tük kamusal sahneler de özele peşkeş çekilmekte, zaten sıkıntılı durumda olan amatör tiyatro ekiplerinin sıkıntılarına bizzat devlet tarafından yenileri eklenmektedir. Kısacası müzikte olduğu gibi tiyatroda da, kktc devleti yeni tiyatrocular yetişmesin, var olan tiyatro ekipleri de sürüm sürüm sürünsün diye adeta elinden geleni yapmaktadır.

Biraz sanatın dışına çıkıp spora baktığımızda ise yine karşımıza kocaman bir kktc gerçeği çıkıyor. Ambargolar sebebiyle hiçbir uluslararası organizasyona katılamayan sporcularımız, kendilerini alanlarında geliştirme motivasyonunu gün geçtikçe kaybediyor. Kıbrıs’ın kuzeyinde sıkışıp kalan sporcular, uluslararası müsabakalara katılabilmek adına çoğu zaman Türkiye veya başka ülkeler adına yarışmak zorunda kalıyor. Başta Türkiye olmak üzere, hiçbir ülkenin umurunda olmayan sporcularımız kocaman bir çaresizlikle baş başa bırakılıyor.

Bizler bu topraklara tutunmak ve daha insanca bir yaşam için her türlü zorluğa rağmen sanat, spor ve kültür üretimlerimize devam edeceğiz. Ancak sadece üretmekle yetinmeyip, bu alanlardaki tüm olumsuzluklarla mücadele etmekten de geri durmayacağız.

foto 2 foto 3 foto 1