25 Kasım’da Sokaklar Haykırdı: “Saray Değil Sığınmaevi”

Baraka Kültür Merkezi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde yine sokaktaydı. Kadın Eğitimi Koleketifi’nin çağrısıyla bir araya gelen çeşitli örgütlerin ve kadına şiddete tepkili kişilerin katıldığı eylemde ortak pankart “Kadınlar Yolsullaşmaya, Muhafazakarlaştırmaya, Şiddete Karşı Yürüyor” şeklindeydi. 18.00’de Dereboyu Kumsal parkı girişi önünde toplanan kalabalık ortak basın açıklamasının okunmasının ardından 18.30’da Meclise yürüyerek, cadde boyunca yürüyerek kadına şiddete karşı sloganlar attı. “Kadın cinayetleri politiktir”, “Şiddet her yerde devlet nerede?”, “Erkek vuruyor devlet koruyor”, “Cami değil sığınma evi”, “Devletin görevi sığınma evi”, “Gelsin baba, gelsin koca, gelsin patron, gelsin devlet, inadına isyan inadına özgürlük”, “Kadınlar özgür olsa dünya yerinden oynar” gibi sloganlar yükselirken, yürüyüş Meclis önünde yapılan konuşma ve bırakılan “Kadınlar Ne İstiyor” adlı dövizden sonra sona erdi.

Basın açıklamasının tam metni şu şekildedir;

Bugün 25 Kasım! Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü!
Bugün bizler YOKSULLUĞA, MUHAFAZAKARLAŞTIRMAYA ve ŞİDDETE karşı sokaktayız!
Ekmekten süte, tüpgazdan benzine zamların her geçen gün üstümüze yağdığı, markete her gidişimizde fiyatların daha arttığı bitmek bilmeyen bir krizin ortasındayız. Hayat giderek pahalılaşırken emeğimizin ucuzladığı bu düzene isyan etmek için bugün sokaktayız! Patronlar daha da zenginleşirken bizlerin sırtındaki geçim yükünün taşınmaz hale getirilmesinden isyandayız. Bizler günden güne yoksullaştırılarak şiddete uğrayanlarız. Bizler bankadaki kredi borcunu ödemeyen ama devletten alacaklı olanlarız.
Ekonomik krizin en çok etkilediği kesim olan biz emekçi kadınlarız. Bu yüzden biz bugün emekçiyi, esnafı, serbest çalışanı, öğrenciyi, işsizi korumayan, patronlardan taraf olan, mafyayla karanlık ilişkisi olan hükümet edenlere karşı sokaktayız.
Kavşak başlarında türeyen camiler çoğalırken devlet tarafından tek sığınma evi kurulmadığından buradayız! Sosyal Hizmetlere bütçe ayrılmazken, personel ihtiyacı giderilmezken Din İşleri Dairesi kadrosunun genişletilmesinden rahatsızız. Çünkü biliyoruz ki, ülkemizde muhafazakarlaştırmanın tırmandırılması, kadınların emeğinin, bedeninin, benliğinin üzerindeki baskıyı çoğaltacaktır. Kadına yönelik şiddeti önleyici ve kadınları şiddetten korucuyu önlemler alınmazken gericiliğin evde, işte, sokakta çoğalması biz kadınları şiddete açık hale getirecektir.
Bizler dinsel gericiliğin ve muhafazakarlaştırmanın karşısında duruyor ve hükümet edenlerin yüzüne söylüyoruz: Kadınlar olarak bu ülkede yobazlığa geçit verecek değiliz! Ülkemize dayatılan Sunni İslamlaştırma politikalarına boyun eğmeyeceğiz!
Devletin kadınları ve çocukları şiddetten koruyucu bir mekanizması yokken pandemi nedeniyle evlere kapatıldık. Ne yeyip içtiğimizi, nasıl geçindiğimizi umursamayan hükümet, evde şiddete uğrar mıyız diye de umursamadı. Ev içi şiddet olayları çoğaldı, çocuk istismarı vakaları arttı. Çocuklara uzaktan eğitim adıyla eğitime uzak bırakan devlet, kadınların sırtına yüklenen geçim derdiyle beraber bakım yükünü de taşınmaz hale getirdi.
Döviz başını alıp giderken kiralar denetim altına alınmadı. Birçok göçmen emekçi kadın patronları yüzünden kaçak duruma düşerken sınırdışı tehdidiyle yüz yüze kaldı. İşssizlik maaşı düşürüldü. Tam çalıştığımız halde maaşlarımız eksik ödendi. Ev hizmetlerinde çalıştırılan kadınlar karın tokluğuna çalıştığı evde kalmaya muhtaç bırakıldı. Gece kulüpleri maske-mesafe kurallarının uygulanmadığı aşikar pandemi koşullarındayken bile kapatılmadı. Gece kulüplerinde çalıştırılan kadınlar bu süreçte daha fazla şiddette ve baskıya maruz kaldı.
Kadına yönelik ekonomik başta olmak üzere, psikolojik, fiziksel, cinsel şiddet, taciz ve mobbing artarken şiddet önleme merkezleri kurulmadı. Sığınma evleri açılmadı. Soruyoruz, bizi koruyacak hiçbir önlem almamışken bugün hangi yüzle çıkıp kadına yönelik şiddeti kınayan mesajlar veriyorsunuz? Hangi yüzle kadınların toplum içindeki önemini vurguluyorsunuz? Hükümet edenlere soruyoruz? Siz kadınları şiddetten korumak için ne yaptınız ki bugün ağzınızı açıp konuşacak yüzü kendinizde buluyorsunuz.
Kadınları koruyucu yasaları üretmeyen, gerici yasaları değiştirmeyen vekiller, el birliği ile sosyal hizmetleri işlevsiztirmeye gelmiş geçmiş hükümetler, kadın emeğini sömürürken şiddet karşıtı kampanyalara sponsor olan şirketler… Sizler en az evde, sokakta kadına şiddet uygulayan bireyler kadar, hatta daha fazla içinde bulunduğumuz emek düşmanı cinsiyetçi rejimden sorumlusunuz!
Bugün YOKSULLUĞA, MUHAFAZAKARLAŞTIRMAYA ve ŞİDDETE karşı sokaktayız!

İster Bakan, ister koca, ister patron, ister hoca olun şiddete uğrayan her kadının hesabını tek tek soracağız!
Göçmen, işçi, öğrenci, seks kölesi, ev emekçisi, işsiz fark etmeksizin tüm kız kardeşlerimiz şiddetten kurtulana dek yakanıza yapışacağız.
Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz!
Yaşasın 25 Kasım, Yaşasın Örgütlü Kadın Mücadelesi!

25 Kasım Organizasyon Komitesi: Kadın Eğitimi Kolektifi, Alevi Kültür Merkezi Kadın Komisyonu, Baraka Kültür Merkezi, Bağımsızlık Yolu, BASIN-SEN, GÜÇ-SEN, HAK-SEN”

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12