İnsanın Öncesinde Kıbrıs – Şifa Alçıcıoğlu

Kıbrıs’ın birkaç kere batıp çıktığıyla ilgili halk arasında bir mit vardır. Kaç kez okyanusların karanlık sularına gömüldü bilinmez ama adamız okyanusun içindeki hareketlilikten doğdu aslında. Hatta öyle bir yerde doğdu ki konumu onun hem talihi hem de başının belası oldu.

Asya, Avrupa ve Afrika arasında bulunan coğrafi konumu nedeniyle yüzyıllar boyunca medeniyetlere ev sahipliği yapan, Akdeniz’in incisi olarak tasvir edilen bu küçük adanın hikâyesi bundan 90 milyon yıl önce başladı.(1)

Milyonlarca yıl sürecek olan serüvende Dünya kendini şekillendirmeye başlarken Kıbrıs da okyanus hareketlerinden ve kıtaların çarpışıp ayrılmasından nasibini alıp Akdeniz’de kendini var etti. Adadaki ilk yaşam zerreciklerinin bundan 3 milyon yıl önce oluştuğu tahmin ediliyor.(2)

Kıbrıs Cüce Fili ve Pigme Suaygırları

Adanın ilk yerleşimcileriyse insan ırkı gelene dek bu eşsiz coğrafyada özgürce yaşayan pigme suaygırları ve cüce filler olarak biliniyor. Bu hayvanların adaya gelişleriyle ilgili ortaya atılan tezler ise adanın henüz ayrılmamış bir kara parçası olarak düşünülmesi (Kıbrıs’ın Türkiye’den koparak oluştuğu tezi) ya da komşu anakaradan yüzerek geldikleri yönündedir. Şimdiki fillerden epey küçük olarak tasvir edilen cüce Kıbrıs filleri (Cyprus dwarf elephant ) hakkındaki bilgilere kayalar üzerinde bulunan fosiller sayesinde ulaşabiliyoruz. MÖ. 11,000’e kadar yaşadığı düşünülen bu filler, ağırlığı 10 tonu bulan ataları/anaları mamutlardan ve ağırlığı 3-4 tonu bulan torunlarının torunları fillerden çok daha küçükmüşler. Onlar sadece 200 kg kadarmış.

Bu türle ilgili ilk bilgilere, 1902 yılında Girne tepelerinde bir mağarada türün fosilleşmiş kemiklerini bulan paleontolog ve arkeozoolojinin öncüsü olarak kabul edilen Dorothea Bate ulaşmış. Henüz 22 yaşındayken kendi çabalarıyla başlattığı araştırmasında Akdeniz adalarında rastlanan cüce fillerden daha farklı bir yapıya sahip olduğu için bu türe büyük bir heyecan ve onurla “Elephas Cypriotes” ismini vermiştir. (3)  Bate, kadınların iş yaşamında görmezden gelindiği o yıllarda yılmamış, Kıbrıs’ta bulunduğu dönemde sıtmaya yakalanmasına rağmen, dağlardaki mağaralarda, denizle hırpalanmış kayalıklarda bilim için soyu tükenmiş türlerin fosilleşmiş kalıntılarını keşfederek yaşamının sonuna dek meslek hayatının içinde olmuştur. (4-5)

Pigme suaygırları yani Hipopotamus minör (Cyprus dwarf hippopotamus) de aynı dönemlerde adada yaşayan hayvanlardandı. Adadaki en büyük hayvan olarak tabir edilmesine rağmen boyu sadece 76 cm kadar, kilosu da 200 kg civarındadır. (6) İlk kez 1961 yılında 11 yaşındaki bir çocuk tarafından bir kaya sığınağında rastlanan su aygırı kemikleri Kıbrıs’ta ilk yerleşimin de ne zaman olduğuna dair ipuçları barındırıyordu. Çünkü mağarada avcılıkla beslenen ilk insanların bu hayvanları pişirip yediğine dair izler bulunmuştur. (7) Güney Kıbrıs’ta bulunan Ağrotur bölgesindeki ‘Akrotiri – Aetokremnos’daki kaya sığınağına yerleşen avcıların, hayvanları avlamak için uçurum kenarına sürükledikten sonra aşağıya düşürdükleri düşünülüyor.(8) Yapılan araştırmalara göre Aya Napa’da bulunan fosillerde 180 su aygırı, 1 fil ve bir yaban kedisi türü bulundu. (9) Kıbrıs’ın kuzeyindeyse cüce su aygırı kemiklerine Akatu’da (Tatlısu) rastlanmıştır. (10)

Bir zamanlar adanın gerçek sahipleri olan soyu tükenmiş bu canlılar otoburdu ve doğal yırtıcıları yoktu. Bu da onların adanın tek hakimi olmalarına ve düşmanları olmadığı için uzun yıllar yaşamalarına vesile olmuştur. Ayrıca yiyecek ve belki de su sıkıntısı, avlanmama gibi etkenler onların cüce olarak evrimleşmelerine neden olmuş olabilir. Soylarının tükenmesinde insanların payı inkar edilemez diğer bir görüş ise iklim değişiklikleridir. Şimdilerde insanlığı da iklim değişiklikleriyle ilgili büyük bir kriz bekliyor.

İklim krizi kapıda

Günümüzde de iklim değişikliği buzulların eriyip suların yükselmesi, büyük çapta yangınlar ve seller gibi birçok felaketi yaşamamıza neden oluyor. Bir zamanlar alçalıp yükselen sularla şekillenen Dünya’nın olası bir iklim krizinden sonra yeniden şekillenebileceği olasılıklar arasında. Ülkemizde de gerek iklimsel gerek de insan eliyle yaşatılan birçok felaket kapıdan içeri girmeye başladı. Yaşanan her felakette doğamız ve hayvanlar başta olmak üzere kayıplar yaşıyoruz. Bir zamanlar cüce fillerin koşturduğu dağ etekleri bugün delinen dağlar yüzünden kaybolmak üzere. Cüce hipopotamların girdiği sular kirlilikle boğuşmakta… Büyük sermayenin otelleri denizleri kirletirken, en temiz kabul edilen Karpaz, felaketin eşiğinden döndü. Petrolün denize aktığı yerlerde deniz ekosistemi, denizde yaşayan hayat yok olma tehlikesinde. Yangınlar nedeniyle yok olan ağaçlar nefes almayı her gün zorlaştırmakta. Bununla birlikte sermaye-hükümet el ele vererek bu küçük ada yarısını daha da yaşanmaz hale getirmekte. Peşkeş çekilen orman ve kamu arazileri, Orman Müdürü yetkisiyle kesilen asırlık efkalipto (okaliptüs) ağaçları, bir de çok gerekliymiş gibi adına “asil köylü” denilen heykeli dikme çabaları…

Önümüzdeki dönemde Akdeniz ikliminin daha da sıcak ve kurak bir hava getireceği ön görülürken daha yaşanır bir dünya için herkes kolları sıvamalı. Yeşillendirerek, var olanı koruyarak, yapana karşı çıkarak, mücadele ederek var olacak ve yaşatacağız. Doğamız için, insanca yaşayabilmek için, çocuklarımızın geleceği için, haklarımız için mücadeleden başka seçeneğimiz yok. Dünya denilen gezegenin ufak bir ada parçacığında yaşam kavgası veriyoruz. Hani derler ya coğrafya kaderdir… Bizim kaderimiz de bundan milyonlarca yıl önce çizilmeye başlamış. Kıtalar henüz bir aradayken ve okyanuslar bulanık çamurlarla kaplıyken…

c847bd885685f0b9195c5769fe24424f dwarf-hippo-3-1280x734 ΑΚΑΝΘΟΥ 8.12.2010 (18)

 

Kaynaklar                                                                                                           

(1) https://tabella.org/2019/02/04/eskiden-buralari-hep-dutluk-degildi-kibris-adasi-nasil-bugunlere-geldi

(2) http://users.metu.edu.tr/birten/adacogr.html

(3) http://biodiversitycyprus.blogspot.com/2016/01/cyprus-dwarf-elephant-palaeoloxodon.html

(4) https://royalsociety.org/blog/2020/11/digging-for-dorothea/

(5) https://www.irishtimes.com/culture/books/mini-monsters-of-the-med-dorothea-bate-s-spectacular-discoveries-1.3201239

(6) https://en.wikipedia.org/wiki/Cyprus_dwarf_hippopotamus

(7) https://www.reuters.com/article/us-cyprus-hippos-idUSTRE57I1D820090819

(8) https://www.yeniduzen.com/kibris-arkeolojisinde-avcilik-1-86225h.htm

(9) http://biodiversitycyprus.blogspot.com/2016/01/dwarf-hippo-and-elephant-fossils-at_99.html

(10) http://biodiversitycyprus.blogspot.com/2016/01/cyprus-dwarf-hippopotamus-phanourios.html