1 Eylül Dünya Barış Günü için Bağımsızlık Yolu ile birlikte Cumhurbaşkanlığı önünde bir basın açıklaması düzenledik. Aktivistimiz Nazen Şansal, “1 Eylül Dünya Barış Günü”nün tarihine ve önemine değindiği konuşmasında, gerçek ve kalıcı bir barış için, doğa ve emek düşmanı bu sistemle savaşmak gerektiğini vurguladı. Bertolt Brecht’ten bir şiirin de okunduğu konuşmada, Fransız Devrimi’nin “saraylara savaş, kulübelere barış” sloganı hatırlatıldı. . Ardından Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Celal Özkızan ortak basın açıklamasını okudu.
Ortak basın açıklamasının tam metni şöyle:
KIBRISLI TÜRK HALKININ ERSİN TATAR İLE KAYBEDECEK ZAMANI YOKTUR
Ersin Tatar, cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası boyunca, federasyon görüşmenin zaman kaybı olduğunu, Kıbrıslı Türklerin artık federasyonla kaybedecek zamanları olmadığını söylemişti. “Kaybedecek zamanımız yok” diyen Ersin Tatar, göreve geldiği günden beridir, gerek Kıbrıslı Türklerin çıkarlarını ilgilendiren meselelerde, gerekse de bizzat kendisinin vaat ettiği ve söz verdiği konularda tek bir adım dahi atmamıştır. Bırakın adım atmayı, ne gibi adımlar atacağına ilişkin bir yol haritası dahi ortaya koymamıştır.
Federasyon söz konusu olduğunda “kaybedecek zamanımız yok” diyen Ersin Tatar, Kıbrıslı Türk halkı hayat pahalılığı, ekonomik darboğaz ve pandemi kriziyle birlikte çok sıkıntılı bir dönemden geçerken, Kıbrıslı Türklerin dünya tarafından muhatap alınan tek siyasi temsiliyet makamı olan cumhurbaşkanlığı makamını kendi kişisel emeklilik tatili için kullanmaktadır . Halk marketlerde en temel tüketim maddelerini sepetine atarken bile kara kara düşünürken, Tatar, bir turist gibi Kıbrıs’ta ve Türkiye’de sürekli dolaşmakta siyasi ve toplumsal hiçbir içeriği ve faydası olmayan ziyaretlerin keyfini sürmekte, sosyalleşme faaliyetinden öteye gidemeyen kabullerle ve toplantılarla gününü gün etmektedir. Kıbrıslı Türk gençler ev sahibi olma, ev borcu ödeme, kira ödeme ve başını sokacak bir konut bulma derdinin ağırlığını her geçen gün daha da hissetmekteyken, Ersin Tatar, cumhurbaşkanlığı seçimini türlü dalaverelerle kendisine hediye eden Erdoğan ile birlikte, yüzü hiç kızarmadan halka “yeni bir sarayı” müjde olarak verebilmektedir.
**
Bizler, federasyondan yanayız. Bunun sebebi, federasyonun, Kıbrıslı Türklerin Kıbrıs sorunundan dolayı yaşadığı en acil iki soruna çözüm getirecek olmasıdır. Bu iki sorun, tanınmama sorunu ve adanın bölünmüşlüğüdür. Federasyon, Kıbrıslı Türklerin tanınmamışlığını, yani statü sorununu ortadan kaldıracaktır. Bir toplum olarak Kıbrıslı Türk kimliği ve varlığı dünyadaki tüm uluslar nezdinde kabul görecektir. Federasyon ayrıca adamızın bölünmüşlüğünü ortadan kaldıracak ve birleşik bir Kıbrıs oluşturacaktır.
Bu iki sorunun çözümü, Kıbrıslı Türk halkının çıkarınadır. Federasyonu, bu iki soruna çözüm bulacak tek yol olduğu için savunmaktayız. Federasyon, kökeni fark etmeksizin, doğduğu yer fark etmeksizin Kıbrıslı Türk halkının tüm mensuplarının çıkarınadır. Yaygın propagandanın aksine, federal bir çözüm, en çok da Türkiye kökenli Kıbrıslı Türklerin ve Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportuna sahip olmayan tüm Kıbrıslı Türklerin çıkarına olacaktır. Kıbrıs Cumhuriyeti pasaportundan mahrum olan Kıbrıslı Türkler, tanınmamış bir devletin vatandaşı olmanın doğurduğu acı sonuçları sadece toplumsal olarak değil kişisel hayatlarında da yaşamaktadırlar. Aynı şekilde, adanın güneyine sınır kapılarından geçiş yapma imkânı olmayan Kıbrıslı Türkler, adanın bölünmüşlüğünü sadece siyasi bir sorun olarak değil, her gün yaşadıkları kişisel bir sorun olarak da deneyimlemektedirler. İşte federasyon, tam da bu yüzden tüm Kıbrıslı Türklerin çıkarınadır.
**
Ersin Tatar’ın “adanın birleşmesi” diye bir derdinin olmadığı, bölünmüşlükten çıkar sağladığı zaten herkesin malumudur. Ancak Tatar, “tanınmama” sorununu dert ettiğini söylemiş, bu soruna bir çözüm getireceğini vaat etmiş, bütün kampanyasını ve söylemini tanınmama sorununun çözümü üzerine kurmuştur. Tatar, Kıbrıslı Türklerin dünya tarafından tanınması için federasyona ihtiyaç olmadığını, aksine federasyonun bir zaman kaybı olduğunu söylemiş; Kıbrıslı Türklerin tanınmama sorununun “egemen iki devlet” ve “iki devletlilik” adını verdiği çözüm modeliyle ortadan kaldırılacağını vaat etmiştir.
Ancak, Ersin Tatar, cumhurbaşkanlığı görevi başladığından beri, kktc’yi tantımak yönünde herhangi bir girişimde bulunmamıştır. Ersin Tatar, kktc’yi tanıtmaya çalışmamaktadır bile. Bu konuda bir girişimde, bir denemede, en ufak bir ciddi çabada dahi bulunmamaktadır. Yani Tatar’ın, Kıbrıslı Türklerin tanınmama sorununu çözmek gibi bir gündemi dahi yoktur.
Yoktur, çünkü Ersin Tatar da kktc’ye ve kktc’nin tanıtılabileceğine inanmamaktadır. Ersin Tatar da kktc’nin dünyada bir devlet olarak kabul göremeyeceğini herkes kadar iyi bilmektedir. Bildiği için de, kktc’yi tanıtmaya çalışmamakta, bunun yerine, altı boş hamasi sözlerle Kıbrıslı Türklerin zamanını boşa harcamaktadır.
Bugün burda Ersin Tatar’a sormak istiyoruz; kendisi, kktc’yi tanıtmak için nasıl bir yol haritası izlemeyi düşünmektedir? BM Güvenlik Konseyi üyesi olan 5 devlet ile gayriresmi bir biçimde de olsa ne gibi ilişkiler kurmayı düşünmektedir? BM üyesi olan 193 devlet arasından hangileri ile kktc’yi tanıtmak yönünde lobi çalışması yürütmeyi planlamaktadır? Kıbrıs sorununa doğrudan taraf olan Britanya ve AB ile kktc’nin tanıtılması yönünde ne gibi çalışmalar yapılmaktadır? Çok uzağa gitmeye gerek de yoktur… Ersin Tatar, Türkiye’nin en yakın müttefiki olan Pakistan, Azerbaycan, Bosna Hersek, Kazakistan, Özbekistan ve Kırgizistan gibi ülkelerde ve İslam İşbirliği Teşkilatı gibi uluslararası kuruluşlarda kktc’nin tanıtılması konusunda ne gibi girişimlerde bulunmayı düşünmektedir? Bu konuda bir yol haritası var mıdır? Daha da yakına gelecek olursak, Türkiye’nin kktc’yi tanıması konusunda ne gibi çalışmalar yürütülmektedir? Türkiye’deki futbol takımları, ne zaman kktc takımları ile resmi maçlar yapacaktır? Türkiye’de düzenlenen her türden resmi uluslararası organizasyona ve toplantıya neden Kıbrıs Cumhuriyeti bile resmi olarak katılabilirken kktc resmi olarak katılamamaktadır? Türkiye’nin bile kktc’yi devlet olarak resmi bir biçimde tanımadığı ve ciddiye almadığı bir ortamda, başka ülkelere kktc’yi tanıtmak konusunda nasıl bir plan izlenecektir?
Ersin Tatar’ın bu sorulara verecek bir cevabı yoktur. Kendi verdiği vaadi bırakın yerine getirmeyi, yerine getirmek için ciddi hiçbir girişimde dahi bulunmayan, denemeye bile çalışmayan bir kişi, Kıbrıslı Türkler için bir zaman kaybıdır. Kıbrıslı Türklerin Ersin Tatar ile kaybedecek zamanı yoktur. Tatar sadece Kıbrıslı Türklerin zamanını boşa harcamakla kalmamakta, saçmalık derecesine varan açıklamaları ve tavırlarıyla Anastasiadis’in ve Kıbrıslı Elen şovenistlerin ekmeğine de yağ sürmekte, Kıbrıslı Türkleri zor duruma sokmakta, kimsenin ciddiye almadığı bir figür haline dönüşmektedir. Bu yüzden, 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle, zamanımızı kaybetmek yerine, federasyon için mücadele etmeye devam edeceğimizi burdan bir kez daha ilan ederiz. Federasyon seçeneğini bir kenara atan başta Tatar ve Erdoğan olmak üzere tüm kesimlerin de, Kıbrıslı Türklerin tanınmamışlığını nasıl ortadan kaldıracaklarını bize anlatmalarını bekleriz.
BAĞIMSIZLIK YOLU
BARAKA KÜLTÜR MERKEZİ
Recent Comments