Bir Ezberi Sorgulamak: Solda Birlik! – Münür Rahvancıoğlu

Kıbrıs’ın kuzeyinde sol siyasete dair en sık rastlanan cümleler; “sol bölünme hastalığından muzdariptir!”, ve “tüm sol partiler birleşmelidir!” olsa gerek! Çoğu zaman üzerinde düşünülmeden tekrar edilen ve hemen herkesin onaylayacağı bu sözler, gerçeği ne kadar yansıtmaktadır? Sol gerçekten de bölünme hastalığından mı muzdariptir ve tüm sol partilerin bireşmesi gerçekten de iyi bir şey midir?

Kısacık bir dergi makalesinde bu meseleyi tüm boyutlarıyla ve derinlemesine incelemek mümkün değil! Sol ve sağ gibi tanımlar, siyasal yelpaze açısından kullanılabilecek en genel ifadeler bile olsalar; sol bir parti ile sağ bir partiyi birbirinden ayıran şeyin ideoloji olduğu ortadadır. Yani “sağ partilerle sol partiler birleşmelidir” veya “sağ-sol ayrımına gerek yoktur” denilmediğine göre, ideolojik temelde bir ayrımın gerekliliği konusunda hemfikir olduğumuzu düşünebiliriz! Ancak “kimin sağcı kimin solcu” olduğu tartışılmaya başlandığı anda, bu başlangıç noktası da buhar olup uçmaktadır!

Ülkemizde solu sol yapan ideolojik öncülleri tartışmaya çalışmak, bir tür günah olarak lanetlenmiş durumdadır. Biraz zorlarsanız alacağınız yanıt da şudur: “Anladık en solcu sizsiniz… İşte bu yüzden sol asla birlik olamıyor!” Düşünmek istemeyen birisini, zorla düşündürmek mümkün değildir. Kişi zihnini zorlayıp düşüncelerini temellendirmeye karşı, özel bir savunma mekanizması geliştirmişse, onu bulunduğu yerden kıpırdatabilecek tek şey, maddi gerçekliktir, koşullardır! Önce “solda birlik” deyip, sonra “solun ne olduğunu” tartışmaktan kaçınan bir kişi, aslında “sağ ile sol birleşse de olur” demiş olur! Ama bunu fark edebilmesi için; kendi dediğinin ne anlama geldiğini sorgulayacak kadar kendi ifadesine saygı duyması gerekir! Bu nedenle bu tür kişileri konu dışında bırakmak zorundayız, onların kendi ifadelerine göstermedikleri saygıyı bizim göstermemizin tek yolu budur!

Sol Nedir?

En genel tanımıyla sol; bir toplumun bulunduğu noktadan daha ileriye gitmesini isteyen fikirler yelpazesidir. Toplumun verili durumunun değişmesine karşı olanlar (muhafazakarlar) ve geçmişteki daha geri bir durumun özlemini çekenlere (gerici) de sağcı diyebiliriz! Sağ yelpaze de sol yelpaze de kendi içinde birçok farklı akımı barındırır ve bunların birbirleri ile tespitte, yöntemde, hedefte ayrışan onlarca noktaları vardır! Ancak şunun anlaşılması çok önemlidir: Bu ayrışma noktaları keyfi, kişisel, niyete dayalı değil; tam aksine, fikirsel, olgusal ve ideolojiktir! Fikirsel bir şeyin ayrışma nedeni olabileceğini anlamakta zorlanan kişilerin varlığından haberdarız. Ancak onları bir önceki başlıkta geride bıraktığımızı varsayarak, yazıya devam edeceğiz! Örneğin “birleşsin” denilen sol düşünce içerisinde, anarşizm de vardır, sosyalizm de; komünizm de vardır, sosyal demokrasi de! Bunların kendi alt varyantları dışında, hangi ülkede bulunulduğuna göre değişen öncelikler de sol akımların çeşitlenmesinde etkendir! Benzer ayrımlar sağcılar içerisinde de vardır: İslamcılık, ulusalcılık, liberalizm, faşizm gibi bir çok sağ akım kendi içlerinde uzlaşmaz karşıtlıklar barındırırlar…

Bizim ülkemizde ideolojik tartışmalar uzun bir süreden beridir akademik veya örgütsel olarak değil, bağlayıcı olmayan sözlü imalar düzeyinde yürütülmektedir. Bu imalar koleksiyonundan anlaşıldığı kadarıyla “sol birleşsin” diyenlere göre; “Kıbrıs sorununda çözümden yana olan herkes solcudur ve geriye kalan hiçbir fikirsel farklılığın bir önemi yoktur!” Yani eğitimde özel kurumların desteklenmesini isteyenlerle, devlet okullarında kayıt parası alınmasına karşı mücadele edenler; eğer Kıbrıs sorununun çözülmesini savunuyorlarsa birleşmelidirler! Dahası bu kişilerin Kıbrıs sorununda nasıl bir çözümden yana oldukları, federasyonu mu, Kıbrıslı Türklerin ayrı meclisi olan Kıbrıs Cumhuriyeti’ne dönüşü mü, yoksa “bir vatandaş bir oy” prensibine dayalı yeni bir Kıbrıs Cumhuriyeti’ni mi savundukları, hatta bunu niçin savundukları önemsizdir!

Solda Birlik!

Bu tür bir birlik gerçekten hayata geçse ve hükümet olsa; eğitimde, sağlıkta, ulaşımda, barınmada nasıl birlikte hareket edeceği büyük bir muammadır. Ancak bu bir yana, böylesi bir “birliğin” görüşme masasında hangi çözüm modelini konuşacağına nasıl karar vereceği de anlaşılır değildir! Yani “solda birlik” diyenler, en çok önem verdikleri Kıbrıs sorununda dahi, ne istediklerini tartışamamaktadırlar! Bu birlik savunucuları için tartışmak, konuşmak ve düşünmek; “bölücü, tehlikeli ve gereksiz” detaylar olarak görülmektedir. Düşünceye yönelik böylesi bir tutumun “sağcı” bir refleks olmasını ve “nasıl olur da kendine solcu diyen birisi düşünmekten, tartışmaktan ürker” sorusunu bir yana bırakalım; bu “birlik modelinin” neye hizmet ettiğini anlamaya çalışalım…

Böyle bir birlik, iki temelden savunulabilir: Birincisi zaten hali hazırda bu sol tanımına  göre en büyük parti olan CTP’nin, geriye kalan tüm sol grupları yutması için bu ideal bir yaklaşımdır! “Düşünme, birleş, rahatla! CTP senin için iyi olana karar verecek!” Böyle bir birlikten medet umabilecek ikinci eğilim ise şudur: CTP düşünmesin, kendi programına, organlarına, önceliklerine göre hareket etmesin, fikirlerini bir yana bıraksın ve bizim dediklerimiz yapsın! Ne kadar etik veya mümkün oldukları bir yana, her iki yaklaşımın ortak noktası, fikirleri bir kenara bırakmayı “olağan” buluyor olmalarıdır!

Nasıl Bir Birlik!

Fikirleri temelinde örgütlenen, kişisel hayatına ve topluma bu fikirler doğrultusunda şekil verme çabasındaki insanlar açısından; temel noktalarda ortaklaşanların birleşmesi gerektiği ne kadar açıksa, temel noktalarda ayrışanların birleşmesinin imkansızlığı da o kadar açıktır! Bu nedenle örgütsel birlik, yani tüzük birliği, ancak ideolojik bir netlik temelinde ortaklaşanların varabileceği bir şeydir. Bu amaçla ideolojik önceliklere dair tartışmak, ortaklaşmak veya ayrışmak mümkündür. Fakat bunun için önce tartışmaktan geri durmayan bir yaklaşımın benimsenmesi gerekir!

İdeolojik farklılıkları nedeniyle örgütsel olarak birleşemeyenlerin, belirli asgari müşterekler temelinde iş, güç, eylem birlikteliği oluşturmaları da bir modeldir. Türkiye’de Gezi Parkını savunmak için veya ülkemizde Koordinasyon Ofisi’ne karşı bir araya gelen örgütler, kendi varlıklarını devam ettirerek eylem birlikteliği oluşturabilmişlerdir. Farklı öncelikleri olan örgütlerin, somut bir konuda ortak tutum almaları için, örgütsel olarak birleşmeleri gerekmez. Tam aksine, böylesi bir “birlik” bir çok soruna neden olur! Daha kendisi bir örgüte üye olmayı veya üye olduğu örgüt içerisinde “örgütlü davranmayı” başaramayanların; büyük zorluklarla örgütlenmiş insanlara “birleşin” diyebilmesi ise, düşünmeden konuşunca, söylenebileceklerin bir sınırı olmadığının en güzel örneğidir.