Feminist Pusula: Bireysellikten Birlikteliğe – Emel İpçiler

Toplum içinde kimi zaman kadının erkekten üstün olduğu savunusu, kimi zaman erkek düşmanlığı, kimi zaman da kadın erkek eşitliği gibi algılanan ve ifade edilen feminizm, aslında kendi içinde farklı çeşitleri olan ve tam da bu yüzden bazen düşmanlık temelinden, bazen üstünlük temelinden tarif edilen bazen de salt bir eşitliğe indirgenen bir mücadele alanıdır. Bu yazıda ulaşılması amaçlanan hedef ise bu çeşitlerin ne olduğunu, nasıl bir mücadele ördüğünü anlatırken, neden sosyalist feminizme ihtiyaç duyduğumuzu birkez daha vurgulamaktır.

Kadın özgürleşmesi için örülen feminist mücadele, en yaygın şekilleriyle, liberal, postmodern ve sosyalist olmak üzere çeşitli ideolojik kanallardan beslenmiştir. Mücadele şekli ve feminizm anlayışında ayrışan bu görüşler, kapitalizm ve ataerki ile olan ilişkileri noktasında, kadın mücadelesine belirleyici yön vermişlerdir.

Liberal yanılsama

1700’lerin ikinci yarısında, kadınlar için eğitim ve sosyal eşitlik talebiyle ortaya çıkan liberal feminizm, o yıllar için ilerici olsa bile günümüzde kadın özgürleşmesi için yetersizdir.  Liberal feminizim, kimi zaman “bireysel özgürlük ve eşit haklar” kimi zaman pozitif ayrımcılığı ön plana alan bir “fırsat eşitliği” mücadelesidir. Siyasette kadın kotaları, şirket yönetimlerinde kadın kotaları gibi önerilerle pozitif ayrımcı pratik sergileyen liberal feminizm aslında cinsiyet temelinden yükselen ve kadın oldukları için ayrımcılığa maruz kalan kadınları, aynı zeminden yükselen bir savunuyla kadın oldukları için ayrımcı bir tutum ile pozitif bir odağa koymaktadır. Toplumsal cinsiyet rolleri gereği eşitsizliğe maruz kalan bir cinsin, pozitif ayrımcılıkla güçlendirilmesi ve yasalar önünde eşitlik tabii ki karşı durulmaması gereken bir durumdur fakat yasaları yapan da terazinin eşitliğini belirleyen de her zaman egemen sınıf olmuştur. Bu tutum bir o kadar da yukarıdandır. Bunun yanında liberal feminizm, tüm kadınların aynı olduğu savusunu önüne koyar ve bunu salt cinsiyet temelinden yola çıkarak yapar. Fakat kadınların da sınıflı toplumun bir parçası olduğunu görmezden gelen sadece cinsiyet odaklı bir mücadele, ataerkil kapitalizmi yerinden sarsamaz. Liberal feminizm savunusu, sadece sola özgü değildir,  aynı zamanda sağ görüşte de kendine zemin bulacağından, söylemler ve pratikler yükseldiği zemine hizmet edecektir. Liberal feminizmin kazandırdığı sistem içi reformlar, haklar veya özgürlükler kadın mücadelesinde önemli yer tutar. Fakat asgari ücretle çalışan bir kadın veya evde görünmez emek altında ezilip ekonomik özgürlüğünü kazanamamış bir kadın, liberal feminizmin yukarıdan getireceği reformist yasalarla, örneğin kocasının değil babasının soyadını kullanarak özgürleşemeyecektir. Bu noktada mücadele eksik kalacaktır.

Postmodern çelişki

Kapitalizm ve ataerki tarih boyunca kadınları, o dönemki ihtiyaçlarına göre çeşitli sınırlar içine hapsetmiş ve farklı şekillerde emeğini sömürerek kâr elde etmeyi amaçlamıştır. Kadınlar, sosyal  yaşamda neoliberal politikalar altında ezilirken aynı zamanda özel mülkiyet sınırları içinde daha çok görünmez emek sarf eden ve iş gücünü doğuran, besleyen ve büyüten konuma indirgendi. Kamusal yaşamın birlikte hareket ve mücadele etme odağından uzaklaşan kadınlar küçük gruplar ve birbirinden habersiz şekilde çırpınmaya devam etti. Postmodern feminizm anlayışı bu noktada kapitalizm ve ataerki ile paralellik göstererek özgürlük mücadelesinin yerinde saymasına neden oldu. Bunun sebebi ise kadınlar üzerindeki sınıf temelli baskıyı görmezden gelerekmücadeleyi bireysel farklılıklar üzerinden yürütmesi sebebiyle ortak bir paydada buluşturamaması ve sistem kaynaklı bu sorunun esas hedefi olan ataerkil kapitalizmi gösterememesidir. Tam da bu noktada, postmodern feminizm, kapitalizme daha özgür ve eşitlikçi bir imaj çizerek kadınların yaşadığı ve bireysele indirgenen sorunların çözümü olarak postmodern pratikler ile mor kapitalizmi besledi. Bu anlayış, ortak hedef bilincini ortadan kaldıran, kamusal ve ortak olandan değil, bireysellik ile farklılıklar üzerine kurulmuş ve kadınları küçük gruplara ayırıyor olması sebebiyle, kapitalizmin tabiri caizse ekmeğine yağ süren bir yaklaşımdır. Zaten kadınları, onları daha az görünür kılacak sınırlar içine hapsetmiş olan kapitalizm ile mücadele edebilmek için öncelikli olarak ortak zemin üzerinden yükselecek olan bir hedefe ihtiyaç duyulurken, postmodern bir fikriyat ile feminist mücadele örmek kadınlar üzerindeki baskının öznesinin kim olduğu noktasında yanıt bulmayı da güçleştirecektir.

Sosyalist pusula

Sosyalist femizm sınıf temelinden yükselen ve ataerkil kapitalizme karşı verilen bir feminist mücadeledir. Özel mülkiyet sınırları içine hapsolmuş kadınların kamusal yaşamda ortak mağduriyet, ortak baskıcı ve ortak hedef doğrultusunda birleşmesini savunan, iktisadi ve ideolojik temelden yükselen sömürüyü sosyalist bir bakış açısıyla ele alan ve merkezine de kadın mücadelesini yerleştiren bir türdür. Sınıf mücadelesi ve kadın mücadelesinin parallellik göstermesi gerektiğini savunan sosyalist feministler, kadın özgürleşmesini kapitalizm ve ataerki ile mücadeleden ayrı tutmaz. Kadınların yaşadığı zorluk, ayrımcılık ve şiddetin temel sebebinin sistemden kaynaklı olduğunu bilir ve sistem içinde bireysel mücadele vermek yerine, sisteme karşı birlikte bir mücadele örmeyi savunur. Dolayısıyla sosyalist feminist mücadele sınıf mücadelesinden ayrı düşünülemez.

Ülkemizde de yukarıda verdiğimiz örnekler mevcuttur. Yasal kazanımların yadsınamayacağı ve göz ardı edilmemesi gereken bir gerçek olduğunu ifade etmekle birlikte sadece yasalara odaklanmak ve özgürlüğün bir otorite tarafından yasaların değiştirildiği doğrultuda geleceği yönünde mücadele etmek, sistemi değiştirme noktasında tıkanmaya sebep olabilir. Tam da bu yüzden çözüm, sadece anneye doğum izni verilmesi yerine her iki ebevyne de verilecek bir ebeveynlik izni, mobbing yasası, hamile kadınların işten atılmasının yasaklanması, cinsiyet temelli sömünürünün de önüne geçeceği için sendikasız çalıştırılmasının yasaklanması, refah ve alım gücünün yükseltilebilmesi için asgari ücretin en düşük kamu maaşına sabitlenmesi, kamusal aşevleri, kamusal çamaşırhaneler, kamusal kreşler gibi kadınların kamusal alanlarda bir araya gelebileceği ve görünmeyen emeğin yükünden kurtulabileceği vb. sosyalist çizgide sistemsel değişiklikler için mücadele etmektir. Bu talepler pratiğe döküldüğü durumda sınıf mücadelesi ile de parallelik göstermesi sebebiyle özelde kadınlar genelde ise işçi sınıfı için özgürleştirici olacaktır. Bu yüzden sosyalist feminizm bir seçenek değil, sistemsel değişimi getirip kadın özgürleşmesinin önünü açacak en doğru feminist mücadele şeklidir.

Kaynakça:

https://bitly.ws/364Di
https://bitly.ws/364Dj
https://bitly.ws/364Dv