Sen Yalnız, Sen Yüz Binlerce – Celal Özkızan

Sabahın bir köründe uyanıyorsun. Eşin belki traş oluyordur, belki makyaj yapıyordur. Alelacele giyinip, yolda atıştırmak üzere belki yanına bir şeyler alıyorsun. Çocuğun varsa, onun karnı belki değil mutlaka doymalı sabahları. Yalnız uyanmışsındır belki de. Oysaki hiçbir zaman yalnız uyanmamışsındır. Senin gibi on binlercesi, ve gittikçe yüz binlercesi, seninle aynı sabahın körüne aynı heyecansız bir telaşla kalkmıştır işe gitmek üzere. Toplu taşıma olsaydı, yalnızlığın durakta sona erecekti, ancak sen arabaya tek başına binmişsindir işe gitmek için belki de. Oysaki hiçbir zaman yalnız gitmemişsindir işe. Senin gibi on binlercesi, ve gittikçe yüz binlercesi, seninle aynı toplu taşımasızlığa doğru sürmüştür arabasını, binlercesi Lefke’den ve Omorfo’dan Lefkoşa’ya doğru, on binlercesi Girne’den ve Mağusa’dan Lefkoşa’ya doğru, bir o kadarı da Girne’nin, Mağusa’nın, İskele’nin, Karpaz’ın ve Lefkoşa’nın bir yanından öte yanına doğru.

***

Sigortanın kişisel bilgiler kısmında yalnız kendi ismini görsen de, yatırım miktarın aynıdır on binlercesininkiyle, gittikçe yüz binlercesininkiyle. Markete de tek başına gitmişsindir belki de. Oysaki hiçbir zaman yalnız değilsindir hayıflanırken raflarda yan yana dizili fiyatları gördüğünde. Benzin istasyonu belki de, oysaki hiçbir zaman… Özel okul belki de, oysaki hiçbir zaman… Klinikte doktora, belki özel bir hastanenin koridorunda, kim bilir veznesinde ruhunu bağışlarken devletin hastanesinin, oysaki hiçbir zaman, oysaki hiçbir zaman, hiçbir zaman.

***

Evinin içini ne güzel dizayn etmişsindir öyle, benzemez kimsesininkine. Oysaki hiçbir zaman yalnız değilsindir elektrik faturası o evin içine girdiğinde, su faturasının üzerine katlanıp konulduğunda, kira ya da ev taksidi dekontunun hemen yanına. O kıyafet en çok senin üzerinde güzel durur, şu ayakkabılar tam da senin için tasarlanmış sanki, yalnız sen, sen yalnızsın. Oysaki hiçbir zaman yalnız değilsindir elini cüzdanına attığında, ödemeyi yaptığında.

***

Sen işyerinde emeğini tek başına sarf etmişsindir belki. Oysaki hiçbir zaman yalnız değilsindir sömürülürken emeğin. On binlerce ve gittikçe yüz binlercedir sömürü. Sen belki bir ofiste ya da bir fabrikada, bir imalat tesisinde ya da bir bankada, bir inşaat şantiyesinde ya da bir markette, bir toptancıda ya da bir konfeksiyon mağazasında, bir okulda ya da bir hastanede, bir üniversitede ya da bir lokantada, bir otelde ya da kumarhanede, bir emlak acentesinde ya da bir döviz bürosunda, bir yapı markette ya da bir alışveriş merkezinde, bir butikte ya da bir mobilyacıda, bir araba galerisinde ya da bir gıda işletmesinde, bir telefon operatöründe ya da bir kırtasiyede yalnızsındır. Oysaki bak saydıkça bitmiyor sen her yerdesindir, on binlercesindir ve gittikçe yüz binlerce.

***

Sen ellerinle hayatı kurarsın, sen aklınla hesaplar yapıp yaratıcılığınla değere değer katarsın, sen duyarlılığınla sorunları çözer duygularınla her türden hizmeti sunarsın, sen görgünle işleri yoluna koyar, çabanla olmayanı var eder, azminle olmazı oldurursun. Senin, sen gibi on binlercesinin ve gittikçe yüz binlercesinin emeği üzerine yükseldikçe yükselir zenginliğimiz. Sonra sayıları onlarca, hadi bilemedin birkaç yüzlerce olan birileri gelir, bu yükselen zenginliğin üzerine çöker, adını sektör koyar. Senin emeğin sektör tanrılarına adanmış bir kurbandır artık. Senin emeğini sömürdükçe semiren ultrazenginden senin gözün korkar. Büyütürsün gözünde. Büyüttükçe yalnızlaşırsın. Bak şimdi gerçekten yalnızsındır. Artık çalışma saatlerin uzar, ömrün kısalır. Tepende her gün yeni binalar yükselir, senin cebin kısalır. Bak şimdi gerçekten yalnızsındır. Sen on binlerce ve gittikçe yüz binlerceyken yapayalnızsındır, onlar bir avuçken milyonlarcadır, milyonlarca sterlin, milyonlarca dolar, milyonlarca euro.

***

Sen on binlerce ve gittikçe yüz binlerceyken yalnız kalmayasın diye vardır sendika. Onlar bir avuçken milyonlarca olmasınlar diye vardır parti. Sen bir başına kalmaktansa kendi işyerinde, senin gibilerle yeşerteceksin bir sendikayı. Sen kendi işyerinde birken, çok olacaksın birden. Sonra özel sektördeki diğer bütün büyük büyük işletmelerde de yükselecek birer birer sendikalar. Sendika da birken, çoğalacak birden. Sendikalar bir çiçek gibi açacak sektörler bataklığında. Gerçi bataklıkta çiçek açamaz ya, işte o anda da parti yetişecek imdada. Yeter ki sen bir başına kalma.

***

“Biz şimdi alçak sesle konuşuyoruz ya

Sessizce birleşip sessizce ayrılıyoruz ya

Anamız çay demliyor ya güzel günlere

Sevgilimizse çiçekler koyuyor ya bardağa

Sabahları işimize gidiyoruz ya sessiz sedasız

Bu, böyle gidecek demek değil bu işler

Biz şimdi yan yana geliyoruz ve çoğalıyoruz

Ama bir ağızdan tutturduğumuz gün hürlüğün havasını

İşte o gün sizi tanrılar bile kurtaramaz”