“Toplumsal Muhalefet, Çocuk İstismarı İddiaları Karşısında Sınıfta Kalmıştır”

baraka logoBaraka Kültür, son günlerde ortaya atılan çocuk istismarı iddiaları karşısında, toplumsal muhalefetin suçun tanımını yapmaktan öte bir yaklaşım sergileyemeyerek sınıfta kaldığını belirtti.

Baraka Kültür’den yapılan açıklamada, cinsel saldırıda bulunduğu iddia edilen kişinin, çocuklara gönüllü eğitim veren bir kişi olduğu iddialarının giderek güçlendiğine, bu iddialar doğruysa bu kişi ile bir şekilde bağlantısı olan oluşumlar ve eğitim verdiği söylenen kurumun açıklama yapmakla yükümlü olduğuna dikkat çekildi.

Açıklamada, “Çocuk istismarı iddialarının merkezinde bir dini vakıf veya bir göçmen bulunsaydı konuya en sert tepkiyi gösterecek kesimler, maalesef bu süreçte ya sessiz kalarak, ya da çocuk istismarının tanımını yapmakla yetinerek sınıfta kalmıştır” ifadelerine yer verildi.

Baraka’dan yapılan açıklamanın tamamı şöyle:

Çocuk istismarı, insani ve etik anlamda hiçbir şekilde kabul edilemez, savunulamaz bir suçtur. Cinsel yönelimi farketmeksizin herhangi bir kişinin işleyebileceği bu suç, yargılanmalı ve cezasız bırakılmamalıdır.

Ancak bu açıklamayı, çocuk istismarı suçunun sözlük tanımını halkımızla paylaşmak için yapmıyoruz. Üzülerek görüyoruz ki, toplumsal muhalefet, son günlerde ortaya atılan çocuk istismarı iddiaları karşısında, yalnızca bu suçun tanımını yaparak konuyu geçiştirmektedir.

Çocuklara cinsel saldırıda bulunduğu iddia edilen kişinin, çocuklara gönüllü eğitim veren bir aktivist olduğu iddiaları giderek güçlenmektedir. Bu iddialar doğruysa, bu kişiyle bir şekilde bağlantısı olan oluşumlar ve eğitim verdiği söylenen kurum açıklama yapmakla yükümlüdür.

Kendi içerisinde farklılaşsa da, sol’un en temelinde adalet anlayışı olmalıdır. Oysa bu yaşanan olaya toplumsal muhalefetin yaklaşımı, adil olmanın ne kadar uzağında kalındığını göstermiştir.

Çocuk istismarı iddialarının merkezinde bir dini vakıf veya bir göçmen bulunsaydı konuya en sert tepkiyi gösterecek kesimler, maalesef bu süreçte ya sessiz kalarak, ya da çocuk istismarının tanımını yapmakla yetinerek sınıfta kalmıştır. Çağrımız, toplumsal muhalefet içerisinde yer alan kesimlerin, feodal ilişkilerden ve ırkçılığa varan “bizden biri yapmaz” düşüncesinden kendini kurtarmasıdır. Bunun devamında, hakkında çocuk istismarı iddiaları bulunan ve yurtdışına kaçtığı söylenen kişi ile bağlantısı olan grupların açıklama yapması, –eğer bir bağlantıları var ise- sorumluluk almasıdır. Bu yapılmazsa, ülkede gönüllü olarak bir şeyler üretmeye çalışan birçok örgüt ve aktivist de zan altında kalacaktır.