Bağımsız Kıbrıs Eylem Değerlendirmesi
Baraka olarak yorucu, zorlu ve bir o kadar da heyecan verici bir eylem sürecini daha geride bıraktık. Artık geriye bakıp ne kadar yol aldığımızı, yolda nerelerde ve nasıl tökezlediğimizi, nerede hızlanıp nerede yavaşladığımızı görebilecek ve bu yolda bizimle beraber olan dostlarımız ve halkımızla bunları paylaşabilecek noktaya geldik.
14 Ağustos 2012 tarihinde gerçekleştirilen Bağımsız Kıbrıs eylemi Baraka için ilkleri barındırmaktadır. Öncelikle, Baraka ilk kez, bu boyutta ve kapsamda bir etkinliği sürüklemiş oldu. Halkımızın ilerici sanatçılarının ve Türkiye’den de değerli sanatçıların katılımı etkinliğin önemini daha da arttırdı. 14 Ağustos’ta, yani adamızda işgalin sembolleştiği bir günde, işgale karşı bağımsızlık gibi salt politik bir mesajın örgütlenmiş olması ise eyleme ayrı bir önem ve zorluk katmıştır. Bu sürecin şüphesiz ki en olumlu sonucu böylesine politik bir eylemin, bizlerin dahi beklemediği, yüzlerce kişinin katılımı ile gerçekleşebilmesi ve kitlenin hiç düşmeyen bir coşku içerisinde bağımsızlık ve halkların kardeşliği şiarını yükseltmesidir. Bu durum halkımızın bağımsızlık fikrini sahiplenmekte olduğunu bizlere göstermektedir. Bağımsızlık fikrini taşıyan bu eylemin başarısının, bizlere artık daha özverili çalışmamız sorumluluğunu yüklediğinin bilincindeyiz.
Eylemin olumlu sonuçlanması Baraka aktivistlerinin de yoğun emeğinin bir ürünüdür. Böylesi zorlu bir sürecin organizasyonu, kolektif bir ruh içerisinde başarı ile gerçekleştirilmiştir. Böylece, büyük çaptaki bir politik eylemselliğin, illa ki hiyerarşik örgütlenmeler aracılığı ile değil, kolektif bir biçimde de ortaya konabileceği gösterilmiş, hatta sahip olduğumuz kısa zamanda, emir-komuta yönteminin başarabileceğinden çok daha iyisi başarılmıştır.
Eylemin tüm olumlulukları yanında eylem esnasında bazı sorunlar da olumsuzluk olarak önümüze çıkmıştır. Sahne almalarla ilgili yaşanan sorunlar spontane değişiklikler yapılmasına sebep olmuş, neyse ki katılan sanatçıların anlayışlı tavrı bu sorunun büyümesini engellemiştir. Fakat bu üzerinde durulması gereken bir sorundur. Daha iyi bir programlama ile bu sorunun bir daha yaşanmaması sağlanacaktır. Çağlayan Parkı’nın aydınlatma sisteminin sorunlu olması eylem anında problem olarak karşımıza çıkmıştır. Bu konuda eylemden önce önlem alınmaya çalışılsa da alınan önlemlerin yetersizliği alanda ortaya çıkmıştır. Ayrıca eylem alanı olarak seçilen Çağlayan Parkı’nda bankların ve çevre düzenlemesinde kullanılan eşyaların kitlenin bütünlüğünü engellediği de gözlemlenmiştir. Yaşanılan bazı lojistik eksiklikler, uzun süren etkinlik esnasında katılımcıların ihtiyaçlarını karşılamak için alandan uzaklaşmalara sebep olmuştur. Bu sorunlar toplandığında alandaki bütünlük ve coşkunun eksilmesi ve güvenlik zafiyeti oluşması gibi durumlar ortaya çıkmıştır. Tüm bunlar değerlendirilmekte ve bu konuda önlemler alınmaya çalışılmaktadır.
Bağımsız Kıbrıs eylem süreci aynı zamanda bir eylemin ticari ilişki temel alınmadan da yapılabileceğini kanıtlamıştır. Eylemin fikrini destekleyerek eylemde sahne alan hiçbir müzik grubu ve sanatçı eyleme katılmak için para almamıştır. Eylem alanında bulunan ışıkçıdan, sahne kuran kişilere kadar alanda bulunan herkes eylem için ek çaba sarf etmiştir. Bu durum etkinliğe konserden öte bir eylem niteliği katılmasını ve alandaki herkesin fikri sahiplenerek orada olduğunun netliğini sağlamıştır. Eylemde sahnede olan ve sahnede olmayan katılımcıların arasında herhangi bir ayrışma yaşanmaması ve ortak ruhun paylaşılması bu durumun doğruluğunu kanıtlamıştır. Bağımsız Kıbrıs çağrısını sahiplenen, yükselten ve taşıyan adamızın kuzeyinden, güneyinden ve Türkiye’den sanatçılara, dostlarımıza ve halkımıza teşekkür ederiz. Böylesi anlamlı bir çağrıyı, böylesi güzel insanlarla birlikte yükseltmek bizim için gurur verici olmuştur.
Eylem, mali olarak da herhangi bir ek kaynağa ihtiyaç duyulmaksızın katılımcıların sağladığı katkılarla kendini var edebilmiştir. Eylemin bütçesi yapılan tüm harcamaları ve elde edilen tüm dayanışma katkılarını gösteren tablosu ile ekte görülebilir. Rahatça fark edileceği gibi, eyleme yapılan dayanışma katkıları, eylemin giderlerinin çok üstündedir. Kalan miktar Baraka Kültür Merkezi tarafından eylemin bir parçası olarak kurgulanmaktadır. Bu sebeple bu paranın, herhangi bir kişinin veya Baraka’nın cebine girmesi mümkün değildir. Baraka olarak, bu paranın eylemin devamı niteliğinde olabilecek en uygun yere bağışlanması gerektiği görüşündeyiz. Kendi bünyemizde yaptığımız tartışmada bu bağış için; Sünni İslam dayatmalarının, külliyeler, zorunlu din dersleri, Kur’an kursları ve cami inşaatları ile doruk noktasına ulaştığı böyle bir süreçte, her zaman halkımızın bir parçası olarak hareket eden, ilerici emek örgütlerinin yanında olmayı bir görev bilen ve tüm maddi imkansızlıklarına, bir dernek binası olmamasına, egemenler tarafından karşılaştıkları baskı ve sindirme politikalarına onurla direnen Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin en uygun yapı olduğu düşüncesi ağır bastı. Ayrıca, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin bir göçmen derneği olması da bağımsızlık konusundaki algının halkların kardeşliği ile iç içe olduğu mesajını pekiştirecektir. Bağış konusu ile ilgili gerekli ayarlamalar en kısa sürede yapılıp, süreç halkımızla paylaşılacaktır.
Bağımsız Kıbrıs eylem sürecinin geliştiği ortamın da ayrıca değerlendirilmesi gerekmektedir. Bağımsız Kıbrıs eyleminin yapılacağının duyurulduğu günden bu yana yaptığımız etkinliğin, kitleyi böldüğümüz ve aynı amaçla iki ayrı etkinlik yapılmasının yanlış olduğu eleştirileri Baraka Kültür Merkezi’ne yöneltilmiştir. Baraka Kültür Merkezi olarak 14Ağustos’ta sol örgütlerin organize ettiği iki ayrı etkinlik yapılmasının halkımızın belli kesimleri nazarında bir olumsuzluk olarak görüldüğünü ve moral bozukluğu yarattığını anlıyoruz. Bu moral bozukluğunun bir sorun olduğunu kabul ediyoruz. Bu sebeple de ilerleyen yıllarda bu tür sorunların tekrar etmemesi için üzerimize düşeni yapacağımızın taahhüdünü veriyoruz. Fakat, fikir ayrılıklarının üstünün örtülmesinin de solda uzun vadede daha büyük sorunlara sebep olacağı fikrindeyiz. Birlik, birleşme iyi bir şeydir, büyümeye fırsat sunar. Ancak unutulmamalıdır ki; birlik, ortak doğrularımızı büyütmeye hizmet etmelidir. Başkalarının yanlışına ortak olarak birlik yaratmak mücadeleye fayda değil zarar getirecek, doğruları değil yanlışları büyütecektir.
Ayrıca sürecin kilitlendiği noktada ayrılabilmek iki etkinliğin de kendisini daha iyi ilerletebilmesini ve şekillendirebilmesini sağlamıştır. Müzmin bir tartışmayı devam ettirmek, sonuçta her iki etkinliğin de yapılabilmesini riske atabilirdi. Baraka Kültür Merkezi olarak gelebilecek “eylemi böldünüz” tarzı eleştirileri de göze alarak bu sürece adım attık. Nitekim bugün gelinen noktada görüyoruz ki iki etkinlik artık aynı fikirleri taşımamaktadır. Anti-Militarist Barış Harekatı konserini düzenleyen örgütler ayrışma sürecinin ardından kendilerine ana fikir ekseni olarak anti-militarizmi almaya başlamışlardır. Geçmiş iki senede süre gelen organizasyonda anti-militarizm şiarı sadece günün önemiyle orantılı olarak adaya gerçekleştirilen askeri barış harekatı ile dalga geçme unsuru olarak kullanılmakta ve işgal karşıtlığı ve işgal ordularından arınma ana eksen olarak öne çıkarılmaktaydı. Bu yıl ise anti-militarizm ideolojik bir temel mesaj olarak gündeme getirildiğini gördük. Anti-militarizm fikrini bir ideoloji mertebesinde tanımlamak bizce kabul edilebilir değildir. İki farklı etkinliğin ortaya konulması ile post-modernist, eğlence kültürünü ana eksen kabul eden, feodal ilişkilerle şekillenen bir vicdan rahatlamasını hedefleyen, özgürlükçülük adına dizginsizlik ve sol liberallik tonlarını yükselten bir pratik çizginin daha da netleşmesi sonucu ortaya çıktı. Böylece, Bağımsız Kıbrıs Eylemi ve Anti-militarist Barış Harekatı konseri gelinen noktada aynı amacı savunan iki ayrı etkinlik olmaktan çıkmış, ayrı amaçlar taşıyan iki ayrı etkinliğe dönüşmüştür. Fakat yine de bu durum pratikte ortaklaşılan noktalarda birlikte eylemler yapılmasına ve dayanışılmasına engel teşkil etmez. Teorik farklılıkları pratiğin önüne koyan sadece ve sadece sekterlerdir. Bugün sol liberal, post-modern fikri hegemonyanın etkisi altındaki kişi ve örgütlerin bir değişim şansı varsa o da ancak ve ancak pratik üzerinden olabilir. Elbette ilkeli ve ideolojik netliği olan bir pratik… Bu sebeple önümüzdeki süreçlerde yakalanacak pratik ortaklaşmalar ve ilkesel uzlaşılarla, etkinlikler yeniden birleşebilir.
Baraka, halktan aldığı desteğin sorumluluklarının kat kat arttırdığının bilinci ile; bağımsız ve halkları kardeş bir Kıbrıs için her zamankinden daha fazla çalışmak, halkımızda moral bozukluğu yaratan bölünme algılarının oluşmaması için uğraşmak ve kendisine gösterilen güvene layık olmak zorunda olduğunun bilincindedir.
Baraka Kültür Merkezi
Recent Comments