Bağımsız Kıbrıs için Sokaktaydık!

Bağımsızlık Yolu ve Baraka Kültür Merkezi’nin çağrısıyla 14 Ağustos Bağımsız Kıbrıs eylemi gerçekleşti. Lefkoşa’da Pronto Çemberi olarak bilinen çemberde toplanan eylemciler, sırasısyla İngiliz Elçiliği, Amerikan Temsilciliği ve TC Lefkoşa Büyükelçiliğine yürüyerek Kıbrıs’ın bölünmüşlüğünü ve emperyalist kuşatmayı protesto ettiler.
Eylem sırasında, “Bağımsız Kıbrıs, Bütün Halklar Kardeştir!”, “Son Son Son! İşgallere Son!”, “One Solution, Revolutin”, “Out Out Out! British Bases Out!”, “Ankara Elini Yakamızdan Çek!” gibi sloganlar atıldı.
Keleşzade: Devrimciler olarak, bağımsızlığını savunanlar olarak sokakta olmaya devam edeceğiz!

16
İngiliz Elçiliği önünde örgütler adına konuşma gerçekleştiren Mustafa Keleşzade “Adanınn bölünmesinin başlangıç adımının atıldığı, Kıbrıslı Türklerin paramiliter güç olarak İngilizler tarafından göreve alındığı ve Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Elenler arasında düşmanlığın tohumlarını eken, kendi egemenliğini, kendi ada üzerindeki denetimini sağlamak için, adanın halklarını bir birine düşüren İngiliz Elçiliği önündeyiz. Egemenler uzun bir süredir halkların bölünmesi üzerinden kendi çıkarlarını egemen kılmaya devam etmektedir. Adamızda halen varlığını sürdüren iki egemen İngiliz üssü de bunun kanıtıdır. Şu anda dünyadaki egemenler tarafından halen kullanılmaktadır.” dedi.
Kıbrıs’ın kuzeyinde Kıbrıslı-Türkiyeli çatışması yaratarak egemenlerin çıkarlarını devam ettirmeye çalıştığını vurgulayan Keleşzade, “Bunlara karşı devrimciler olarak, bağımsızlığını savunanlar olarak sokakta olmaya devam edeceğiz!” dedi.
Oygar: ABD Kıbrıs’tan Defol!

38
Amerikan Temsilciliği önünde örgütler adına konuşma gerçekleştiren Tahsin Oygar, “Yeni mafya patronu olan ABD, ülkemizide bölmek için elinden geleni yapmıştır.” dedi. Oygar, “Biz ABD’nin, CIA Ajanı olarak Grivası adamıza gönderdiğini biliyoruz. Biz ABD’nin bütün doğal kaynaklarımızı şirketleriyle alıp buradan götürdüğünü biliyoruz. İsrail ile birlikte doğal gaz çalışmaları için yine ülkemizin çevresinde koşuşturmaktadırlar. Ortadoğu’yu kana Bulayan ABD’nin Acheson Planını biliyoruz!” dedi.
Oygar, konuşmasının devamında “ABD’nin 15 Temmuzda buraya darbe yaptırdığını biliyoruz. 20 Temmuzu organize ettirdiğini ve bunu desteklediğini de biliyoruz. ABD Kıbrıs’tan defol. Kıbrıs halklarını rahat bırak. Bağımsız Kıbrıs için halklar birlikte mücadele vermelidir. Bağımsız Kıbrıs, yaşasın halkların kardeşliği!” diyerek sözlerini tamamladı.
Rahvancıoğlu: Federal, birleşik Kıbrıs dışında herhangi bir çözüm yoktur!

55
TC Lefkoşa Elçiliği önünde örgütler adına açıklama yapan Münür Rahvancıoğlu, “Türkiye Cumhuriyeti devletinden 1974’te ortak hareket ettiği Yunanistan devletine de burada vereceğimiz mesajı iletmesini rica ediyoruz.” diyerek sözlerine başladı.
Rahvancıoğlu, Kıbrıs sorunu söz, yetki, karar sorunu olduğunu vurgularken, “Kıbrıs’ta yaşayan insanların, kendi geleceğini belirleme, kendi kaderine hükmetme sorunudur!” dedi.
Rahvancıoğlu konuşmasının devamında, “Bugün bizim, günlük yaşamımızdaki her olguyla ilgili olarak, halkımızın, halklarımızın, Kıbrıs’ta yaşayan insanların değil, kökü dışarda olan unsurların sözü geçiyor. Bizim sözümüz geçmiyor. Böyle bir kurtarılmayı istemiyoruz!” dedi.
Federal, Birleşik Kıbrıs dışında herhangi bir çözümün olmadığını vurgulayan Rahvancıoğlu, “Bugün kurtarıcı gibi görünenlere diyoruz ki, biz kendimiz kurtarmasını da, yaşatmasını da biliriz. Dünyanın tüm halklarıyla kardeş olduğumuz gibi, Türkiye halklarıyla da kardeşiz. Her üç elçilik önünde verdiğimiz mesaj halklara yönelik değil. Onların devletlerinin, kendi halklarını da ezen politikalarına karşıdır. Ve bu politikalara karşı, geçmişte direndik, bugün direniyoruz ve gelecekte de direnmeye devam edeceğiz!” diyerek sözlerini sonlandırdı.
Rahvancıoğlu’nun konuşmasından sonra, Mustafa Batak örgütler adına ortak basın açıklamasını okudu.
Örgütler adına yapılan ortak açıklamanın tam metni şöyle:
47 yıl önce Kıbrıs adasının bölünmesi adına son fiziki müdahalenin yapıldığı tarih olan 14 Ağustos’ta bir kez daha sokaktayız. Bir kez daha İngiliz Elçiliği’nden ABD konsolosluğuna yürüyüp, eylemimizi TC elçiliği önünde tamamlıyoruz. Çünkü 14 Ağustos, TC devletinin gerçekleştirdiği ikinci harekatın yıl dönümü olsa da, TC devleti ABD emperyalizminin çıkarları doğrultusunda kendine düşen rolü oynamış bir taşerondur. Onların yanı sıra, sömürgesini kaybetmek üzere olan İngiltere ve yine emperyalizmin kuklası faşist Yunan cuntası, çatışma halinde gibi görünüp, adanın bölünmesi için birlikte hareket etmiş devletlerdir. 47 yıl sonra bugün Kıbrıs adasının bölünmüşlüğünün bu devletlere hizmet ediyor olması, o dönemki işbirliğinin ve planın en önemli göstergesidir.
ABD ve İngiltere Ortadoğu’yu Kıbrıs’tan havalanan uçaklarıyla bombalamakta, Yunanistan devleti ekonomik ve ideolojik varlığını adanın güneyinde sürdürmekte, Kıbrıs’ın kuzeyi ise TC devletini yöneten mafya iktidarının kalın bağırsağı haline gelmiş bulunmaktadır.
Yine bu devletler ülkemizin kaynakları üzerinde sınırsız hak iddia etmektedir. Biz bu adayı evimiz ve yurdumuz olarak görürken, onların şirketleri sözde yatırım adı altında kıyı şeridimizi talan etmektedir. Amerikan madencilik şirketi CMC on yıllardır zehir saçmaktadır. Adamız etrafında çok uluslu şirketler doğal gaz çıkarma çalışmaları yürütmektedir. Onlar, bizim evimiz olarak gördüğümüz bu adanın ne doğasını ne de insanını zerre önemsememekte, “daha ne kadar sömürebilirim” derdinden başka dert gütmemektedir.
Kıbrıs’ın kuzeyinde Cumhurbaşkanlığı seçiminin sonuçlarından, parti kurultaylarına kadar her türlü siyasi sürece TC devletini yöneten derin-mafya iktidarı tarafından yapılan müdahaleler artık farklı boyutlara ulaşmıştır. Bu kirli iktidar bazen gazetelerimizi, bazen bağımsız yargımızı, bazen bizzat seçilmiş Cumhurbaşkanlarını alenen tehdit etmekte, ülkemizdeki diğer tüm sesleri kısarak kontrolü tamamen ele almayı amaçlamaktadır. Maraş’ın açılmasından, yeni Cumhurbaşkanlığı Sarayına kadar her konuda başka bir devletin kararlar alarak bunları uygulamaya geçirmesi ve halkımızın iradesinin yok sayılması, halklarımızın üzerinde kurulmak istenen baskı ortamının en güncel ve basit örnekleridir.
Mafya, sermaye kesimleri ve varlığını düşmanlık, kin ve nefret üzerinden sürdürenler, Kıbrıs adasının bölünmüşlüğü üzerinden ciddi kazanç elde etmektedir. Bölünmüşlüğün zararını yaşayan ise her zaman olduğu gibi emekçi halklardır. On binlerce kişi federal çözüm için alanlarda bir araya gelirken, TC’deki faşist iktidarla güneydeki faşist ELAM’ın Kıbrıs’ta federal çözüme karşı aynı noktada buluşması bundandır.
Bugün ‘Bağımsız Kıbrıs’ talebini yükseltmediğimiz takdirde, Kıbrıs adasının kaynaklarının sömürülüceği, halkların geleceğinin çalınacağı çok daha karanlık ve antidemokratik günler bizleri beklemektedir. Oysa ‘Bağımsız Kıbrıs’ talebi, yalnızca Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Elenleri değil, ada üzerinde yaşayan tüm halkları daha iyi bir yarına taşıyacak olan taleptir.
Emeğimiz karşılığını, doğamız hakettiği saygıyı, halklarımız özlediği huzuru ancak Bağımsız bir Kıbrıs’ta yaşayabilir.
İşte bu yüzden 14 Ağustos’ta sokaktayız, “Bağımsız Kıbrıs, Bütün Halklar Kardeştir” diye haykırmaktayız!
Baraka Kültür Merkezi
Bağımsızlık Yolu