Şiddete ve Eşitsizliğe Karşı Fırçasına Sarılarak Direnen Bir Kadın: Artemisia – Cansu N. Nazlı

Genelde sanat, özelde resim sanatı alanı; tarihte pek çok kamusal alanda olduğu gibi kadınların mücadele ile girmeyi başardığı alanlar olmuştur. Hayatın karşısına çıkardığı tüm zorluklara rağmen dik durmayı ve üreterek yaşama bağlanmayı başaran ressam kadın denince popüler kültürde ikon haline gelmiş Frida aklımızda belirir. Ancak en az Frida’nınki kadar zor bir hayat yaşamasına rağmen kadınların dahil olmasının yasak olduğu bir dönemde resim sanatında önemli başarılar elde eden Artemisia pek az bilinir.

Resime ‘bulaştığı’ için başına gelen kötü olaylar karşısında fırçasına sarılarak direnen bir kadın Artemisia Gentileschi. Dönemde öne çıkan diğer kadın ressamlar gibi o da babası bir ressam olduğu için resimle yolları kesişmiş. İlgili yıllarda kadınların sanatla profesyonel olarak ilgilenmesi, ressamlığı meslek olarak edinmesi imkansız, nü tablo yapması ise zinhar yasak! İşte böyle bir dönemde Caravaggio’nun resim tekniklerini uygulayan babası Orazia Gentileschi’nin atölyesinde resim yapmaya başlayıp kendini geliştiren Artemisia, zaman içerisinde babasının resimlerini tamamlayacak yetkinliğe erişiyor. İlgili dönem başka ressam kadınlar olmadığından çekince duysa da kızının yeteneğini geliştirmesi için arkadaşı ressam Agostino Tassi’nin atölyesine çırak olarak girmesini sağlıyor.

Çizim için model olarak çıplak poz veren fahişeler dışında kadınların resim atölyesine dahi alınmadığı bu yıllarda Artemisia çırak olarak girdiği resim atölyesinde ustası Tassi tarafından tecavüze uğrar. Artemisia’nın tecavüz olayı tüm biyografilerinde geniş yer kapladığı ve bu olay hatırlanmayı hak eden önemli başarılarını gölgede bıraktığı için tecavüz olayı ile ilgili detaylara yer vermeyi bilinçli olarak tercih etmeyeceğiz. Şu kadarını belirtelim, mahkeme süreçleri ve sonrası oldukça travmatik ve zor olduğu halde Artemisia’nın resimle olan serüveni bitmek bir yana daha da derinleşerek gelişir.

 

Sanat Akademisine Kabul Edilen İlk Kadın

Roma’dan ayrılmak zorunda kalan Artemisia Floransa’ya yerleşir ve Floransa’da Sanat Akademisi’ne kabul edilen ilk kadın olur. Burada mesleğini icra ederek hayatını ve toplum içinde hak ettiği saygınlığını kazanmayı başarır. Sonrasında ise kısa bir süreliğine Roma’ya geri dönen Artemisia ünlü bir portre ressamı haline geleceği Venedik’e taşınır.

 

Kadın Bakış Açısı ve Kadın Tasvirlerindeki Değişim

Artemisia’nın sanat akademisine ilk kabul edilen kadın olması ve bir kadın olarak geçimini ressamlık mesleğinden sağlayacak kadar ünlü ve yetkin bir sanatçı olması dışında sanat tarihinde önemli bir etkisi daha vardır: İncil’de yahut Mitolojide sık sık resime konu olaran hikayeleri tablosuna aktarırken, meslektaşı olan erkeklerden farklı şekilde tasvir ettiği kadın figürleri göze çarpar. Burada bahsedilen farkın daha iyi anlaşılması için iki önemli örneği, başka ünlü erkek ressamların da işlediği aynı konuyu ele alan resimlerle birlikte paylaşıyoruz. Kadın bakış açısıyla ele alındığında aynı olayın farklı tasvir edildiğini en iyi gösteren örnek,  “Susanna and The Elders”isimli tablolar arasında görülür. Tevrat’taki bir hikayede, genç bir kadın olan Susanna’nın bahçede banyo yaptığı sırada iki yaşlı erkek tarafından tacize uğraması konu alınır. Çağdaşı olan erkek ressam Rönesans ve Barok dönemin diğer pek çok eserinde olduğu gibi kadını seyirlik bir nesne olarak çiziyor, hikayede cinsel şiddete uğrayan bir kadının rahatsızlığından çok kendini teşhir edip amiyane tabir ile ‘tecavüze davetiye’ çıkaran bir kadın figürü tasvir ediliyor. Bunun en çarpıcı örneği olan İtalyan Ressam Tintoretto’nun “Susanna and The Elders” yorumuna en iyi değerlendirmeyi Görme Biçimleri isimli kitabında John Berger yapıyor: “Çıplak bir kadın resmi yapılıyordu çünkü çıplak bir kadına bakmaktan zevk duyuluyordu…”

Resim yapanların da resim tablolarını sipariş edip satın alanların da erkek olduğu bir dönemde Berger’in ifade ettiği bakış açısının hakim olması anlaşılır bir durum. Ancak aynı çağda yaşayıp o güne dek yüzlerce usta ressamın tasvir ettiği bu hikayeyi çıplak kadın teşhirinden kurtarıp tacize uğrayan bir kadının içinde bulunduğu rahatsız ve ürkütücü durumu resmetmesi Artemisia’nın bir kadın olarak resimde gerçekleştirdiği oldukça önemli bir dönüşüm.

İki kadının bir erkeğin kafasını kestiği o ürpertici sahneyi resmeden tablo ile tanıdığımız Artemisia burada ise, önemli bir temsilcisi olarak kabul edildiği Barok Ustası Caravaggio’nun deyim yerindeyse pabucunu dama atmıştır. Pek çok sanat tarihçinin Caravaggio ile onun önemli bir takipçisi kabul edilen Artemisia’nın  ‘Judith Beheading Holofernes’ yorumlarını kıyaslayacak kadar denk kabul etmektedir. Bu tablolarda, İncil’de yer alan bir hikaye olan, yaşadığı şehir kuşatılınca Asurluların generali Holofernes’i kandırıp yardımcısı ile birlikte öldürerek şehrini özgürlüğe kavuşturan Judith’in hikayesi konu ediliyor. Kanımca, Artemisia yorumunda ustası Caravaggio’ya kıyasla, iki kadının bir generali öldürmek için gösterdiği fiziksel gücün daha gerçekçi, büyük bir cesaretle yapılan bu eylemin ruhunun ise kadınların yüz ifadesinde de daha etkili aktarıldığını söylersek sanıyorum ki Caravaggio’ya haksızlık etmiş olmayız.

 

“Size bir kadının neler yapabileceğini göstereceğim!”

Yaşadığı çağda toplumun kadınların önüne koyduğu büyük engellere karşı fırçasına sarılarak direnen bu kadın, kadın olduğunu öğrenince resim sipariş vermekten vazgeçmeye yeltenen müşterisine dediği gibi, bir kadının neler yapabileceğini göstermiştir, sadece ona değil hepimize, cesaretle…

Artemisia-Gentileschi-Judith-Beheading-Holofernes diren resim ile img-Giuditta-che-decapita-Oloferne- by Caravaggio SONY DSC