Fatsa’dan Porto Allegre’ye Bizim Semtler – Sezgin Keser

Evinizin yatak odasında şifonyere ihtiyacınız olduğunda ya da bahçenizin bakımı için çapaya gereksinim duyduğunuzda bütçenizi bu ihtiyaçlarınızı gidermek için ayarlarsınız ve uygun bir zamanda alırsınız. Bu evde yaşayan sizsiniz ve dolayısıyla ne almak ya da almamak gerektiğini siz bilir, siz karar verir ve alırsınız yahut almazsınız. Peki yaşadığımız sokaklarda, mahallelerde ve kentlerde neye ihtiyaç duyduğumuzu biz mi biliriz yoksa bürokratik ilişkilerin içinde halktan ve gündelik yaşamdan uzaklaşmış bürokratlar mı bilir? Tabi ki biz biliriz ve sokakların, mahallelerin, kentlerin yönetimi de bu yüzden bizde olmalıdır. Toplumsal belediyecilik dediğimiz ve dergimizin bu sayısında üzerine detaylı yazılar yazdığımız yerel yönetim anlayışı, yaşam alanlarımızı bizlerin yönetmesi gerektiğini söyler. Okumaya başladığınız yazıda da bu alternatif anlayışın örneklerini bulacaksınız.

Porto Allegre

Bir Brezilya şehri olan Porto Allegre’de 1989 yılında İşçi Partisi yerel seçimleri kazanır ve bugüne kadar etkisini sürdürüren yeni bir belediyecilik anlayışı ortaya çıkar. 80’li yıllarla birlikte uygulanan neoliberal politikalara rağmen Latin Amerika’da, Porto Allegre özelinde ise Brezilya’da güçlenen işçi hareketlerinin yarattığı siyasi ortam İşçi Partisi’nin seçimleri kazanmasında etkili olmuştu. Belediye yönetimine gelen İşçi Partisi’nin uygulamaya başladığı katılımcı bütçe adı verilen yeni modelle yerli halkın belediye yönetimine katılımı sağlandı. “Katılımcı bütçenin ilk ayağı mikro yerel düzeydir. İkinici ise şehirleri oluşturan bölgelerdir. Hemşeheriler tarafından mikro-yerel düzeyde dillendirilen (okul inşası, su tedariği, sokak aydınlatması gibi) somut öneriler, bölgesel düzeyde, öncelikleri belirlemek üzere sıralanıp sınıflandırılır. Üçüncü düzeyde, belediye yatırımlarını bölüştürmek için şehrin farklı bölgelerinin önceliklerini bir araya getiren Katılımcı Bütçe Konseyi yer alır. Eş zamanlı olarak çalışan tematik meclisler ise, dinamik bir yapıdır; belli konularda (sağlık, gençler için umut, çevre sorunları gibi) çözüm üretmeye odaklıdır ve belediye düzeyindedir.”(1) Bu model sayesinde yıllar içerisinde Porto Allegre’de kamu hizmetleri geliştirildi; kanalizasyon ağından su sistemine, sosyal konutlardan kreşlere ve sağlık kliniklerine kadar halktan yana politikalar hayat buldu. Porto Allegre’de başarılı bir şekilde uygulanan katılımcı bütçe modeli zamanla Brezilya’nın diğer şehirlerinde de uygulanmaya başlandı.

Marinaleda

İspanya’nın Endülüs bölgesine bağlı Marinaleda köyü 40 yıldan fazladır halktan yana politikalar benimseyen ve uygulayan bir belediyecilik anlayışıyla yönetiliyor. Toprak reformuyla toprak ağalarının elinde bulunan ve işlenmeyen topraklar çeşitli mücadele yöntemleriyle kamulaştırılıp üretime açıldı. İşsizlik sorunu olan köyde üretimle birlikte halka istihdam sağlandı ve işsizlik oranı düşürüldü. İşsizliğe karşı verilen mücadelenin yanında köylülerin oluşturdukları komitelerde mahallelerin sorunları tartışılıp çözümler yaratıldı. Bir yandan da şeffaf hale getirilen belediye bütçesiyle halk yaşadığı yerin yönetiminde etkin oldu. “Marinaleda’daki konutlar İspanyol standartlarından çok farklı. Yerel hükümet Ayuntamento, konutları ortak mülkiyete dönüştürmek için binlerce metrekarelik arazi satın aldı ve kamulaştırdı. Marinaleda sakinleri, yerel yönetim tarafından verilen malzemeleri ve profesyonel inşaatçıların yardımını alarak 450 gün evlerinin inşasında çalışmak zorunda. Sakinlerin inşaat için harcadığı saatler daha sonra evlerinin toplam maliyetinden düşülür. Ev sahibi olmak için aylık 15.52€ ödeme yapılır. Bu kooperatif tarzında 3000’den az kişinin yaşadığı bu köyde 350’den fazla ev inşa edildi. Evler verandalı ve üç yatak odalıdır. Ancak projenin özel karakterini korumak için konut sakinleri evlerini satamazlar.”(2) Halkın konut ve işsizlik sorununun çözülmesinin yanında “Kızıl Pazar” günlerinde köylüler sokak onarımları, boyama ve çevre düzenlemesi yapmak için gönüllülük esasıyla bir araya gelmektedirler.

Ovacık

Dersim’e bağlı Ovacık ilçesinde 2014 yılında TKP’den aday Fatih Mehmet Maçoğlu’nun yerel seçimleri kazanmasından sonra üretime dayalı toplumcu bir belediye anlayışı uygulanmaya başlandı. Devlet hazinesine ait araziler tarıma açıldı, belediye başkanından ilçenin gençlerine kadar halk tarafından üretilen nohut ve fasulye gibi ürünler, tefeci-tüccarlar aradan çıkartılarak tarım kooperatifleri aracılığıyla Ovacık dışındaki ilçelerde ve illerde satılıp elde edilen gelirle öğrencilere burslar sağlandı. İlçede kurulan eleme, dikim, paketleme atölyelerinde özellikle kadınların iş hayatına girmesi sağlandı. Daha önceleri yol, kaldırım, çeşme gibi teknik alt yapıların yapımı ve onarımı özel şirketlere verilirken artık bu işlemler belediye imkanlarıyla yapılmaya başlandı. Meclis toplantılarının bütün halka açık olduğu belediyenin bütün gelir gider kalemleri her sene belediye kapısına büyük pankartlarla asıldı. Ovacık başkanlığından sonra Dersim Belediye başkanı olan Maçoğlu ve partisi TKP halktan yana politikalarını burada da uygulamaya devam etmektedir.

Kerala

Hindistan’ın Kerala eyaletini toplumcu belediye anlayışının uygulandığı bir başka örnek olarak verebiliriz. 1990’lı yıllarda Halkın Planlaması Kampanyası adı verilen bir uygulamayla yerel halkın özellikle çiftçilikle uğraşan kadınların yaşamı iyileştirilmiştir. Kamusal hizmetlerin belediye tarafından sağlandığı eyalette kamusal eğitim ve sağlık hizmetlerinin kalitesi arttırılmış, inşa edilen 460 bin konut ve tamir edilen 154 bin ev ile halkın konut ihtiyacı karşılanmıştır.

Fatsa

1979-1980 yılları arasında 9 aylık bir belediye sosyalizmi deneyiminin yaşandığı Fatsa’da Dev Yol’un desteklediği “Terzi Fikri” olarak tanınan Fikri Sönmez başkanlık yapmıştı. 12 Eylül öncesinde Karadeniz’de solun güçlenmesi Terzi Fikri’nin seçimleri kazanmasında etkili olmuştu. İlçe, her bir bölgenin kendi komitesi olacak şekilde 11 bölgeye ayrılmıştı. Bu komitelerde, halk sorunlarını dile getirebiliyor, çözüm üretip karar alabiliyordu. İnsanların kendi aralarındaki sorunlar (aile için sorunlar, kan davaları gibi) bile mahkemelerde değil bu komitelerde çözülüyordu. 9 aylık kısa sürede bölgenin en büyük sıkıntısı olan çamurlu yollara halkın katılımıyla çözüm yaratılmıştı yağ, mazot gibi ürünlerin stoklanıp karaborsada satılması son bulmuştu. Dönemin hükümeti devlete ihtiyaç duymayan, kendi kendine yetebilen Fatsa yerel yönetiminden rahatsız olmuş hatta onu büyük bir tehlike olarak görmüş ve askeri operasyon düzenleyerek Terzi Fikri ve destekleyicilerini tutuklamıştı. Fatsa deneyimi 9 ay kadar kısa sürmesine rağmen etkisi, sözü ve fikri günümüze kadar gelmiştir.

 

Kaynaklar

1 Toplumcu Belediye nam-ı diğer Belediye Sosyalizmi, Sonay Bayramoğlu

2 https://www.stratejikortak.com/2020/04/marinaleda-ispanya.html

https://www.gazeteduvar.com.tr/forum/2019/01/16/ovacik-belediyesinin-ogrettikleri

https://www.gazeteduvar.com.tr/terzi-fikri-nasil-hala-yasayabiliyor-haber-1575670

 

semt foto