Nefret söylemi… Okurken bile insanın tüylerini ürpertiyor değil mi? Bu iki kelimenin birleşimi itici bir hâl alan bu kelime grubunun sözlük anlamı ise şöyle: “Nefret, söylemi hedef alan, ötekileştiren ve düşmanlaştıran; bir kişinin veya grubun din, dil, etnik kimlik, engellilik, yaş, cinsiyet ve cinsel yönelimini hedef alan önyargıya dayalı, olumsuz ve saldırgan ifadelerdir.”
Yeni bir sabaha uyandım, artık bugün bir iş bulmak zorundayım çünkü geçinemiyorum. Zaten zar zor kiralayabileceğim bir ev bulmuşum, bunun da kirasını ödeyemeyerek yine sokakta kalmak istemiyorum. Umarım bugün başarabilirim… Günaydın, iş başvurusu yapmak için gelmiştim. Münhaliniz kapandı mı? Henüz 24 saat olmadan mı? Çok pardon da arkadaki arkadaşlar tam olarak suratıma bakıp bakıp neye gülüyorlar? Evet, giyim tarzım bu ve sizi asla ilgilendirmez çünkü münhalinizle birebir örtüşen diplomam, eğer incelemek isterseniz şu dosyanın içerisinde. Ne? Benim gibi hastalıklı insanlarla çalışamaz mısınız? LGBTİ+ (lezbiyen, gey, biseksüel, transseksüel, interseksüel artı) olmak hastalık değil bu arada, sizi biraz bilgilenmeye davet eder, hakaretlerinizi de aynen size iade ederim. İyi günler!
İşte size bu ve bunu gibi nefret söylemleri ile yaşamak zorunda olan LGBTİ+’ların hayatlarından kısa bir kesit! Ne kadar sinir bozucu, ayrıştırıcı, ötekileştiren, dışlayıcı, hayatı zora sokucu değil mi? Ama geçmiş ve günümüzde halen süregelen bu duruma boyun eğilmemiş, bilakis tarihe not düşülecek pek çok mücadele örülmüştür. Gelin bu rengârenk örgütlülük ve mücadele nasıl örülmüş bir bakalım.
Mücadele tarihine kısa bir bakış
19. yüzyıl sonlarına kadar eşcinsel haklarını savunan az sayıda hareket vardı. 1897’de eşcinseller Berlin’de Bilimsel Yardımlaşma Komitesi adlı bir birlik kurdular. Komite, eşcinsellere eşit haklar verilmesini savunan yayınlar yaptı ve toplantılar düzenledi. Almanya, Hollanda ve Avusturya’da yasaların değiştirilmesi için kampanyalar yürüttü. Hak arayışının sürdüğü ülkeler arasında İngiltere de vardı. 1914’te Edward Carpenter ve Havelock Ellis, propaganda ve eğitim amacıyla İngiliz Cinsel Psikoloji Araştırmaları Derneği’ni kurdular. ABD’de erkek eşcinsellerin ilk önemli örgütü, 1950-51 yıllarında Los Angeles’ta Henry Hay ve dört arkadaşı tarafından kurulan Mattachine Derneği’ydi. Daha sonra pek çok kentte şubeler açan dernek, adını ortaçağda maskeli oyuncuların yer aldığı bir Fransız kumpanyası olan Mattachine Topluluğu’ndan alıyordu. Hay ve arkadaşları bu adı kullanarak eşcinsellerin toplum içinde eğilimlerini “maskelemek” zorunda kaldığını vurguluyorlardı.
1955’te San Francisco’da kurulan ve adını Pierre Louis’nin Yunan şair Sappho’yu çağrıştıran Chansons de Bilitis’inden (1894; Bilitis’in Şarkıları) alan Bilitis’in Kızları, ABD’nin ilk önemli lezbiyen örgütüdür.
1966’da Amsterdam’da kurulan ve kısa zamanda eşcinsel eylemciliğin önemli merkezlerinden biri durumuna gelen Kültür ve Dinlenme Merkezi (COC) Avrupa’da hâlâ etkinliğini sürdüren önemli eşcinsel örgütleri arasındadır. Hepimizin bildiği Onur Haftası için düzenlenen etkinlikler ve yürüyüşlerin Haziran sonlarında kutlanmasının sebebi ise şöyle: 28 Haziran 1969’da, Greenwich Village’daki Christopher Sokağı’nda bulunan ve eşcinsellerin gittiği Stonewall Inn adlı bar, New York kenti polis ekiplerince basıldı. Barda bulunan 200 kadar eşcinsel, eskiden olduğu gibi durumu sessizce kabullenmek yerine, ellerine geçirdiklerini polise fırlatarak direndiler. 45 dakika süren direniş, sonraki gecelerde de yinelendi. Bu olayı çeşitli protesto toplantıları izledi. Eşcinsel özgürlüğünü savunan örgütlerin sayısı özellikle 1970 ve 80’lerde bu ayaklanmanın ardından arttı. Şu anda dünyanın pek çok yerinde, her yıl Haziran ayının sonlarında kutlanan Onur Haftası, “Stonewall” ya da “Christopher Sokağı” olayları anılması adınadır.
Peki, 17 Mayıs nedir?
17 Mayıs 1990 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü eşcinselliği hastalıklar listesinden çıkardı. Bu, yukarıda yazılan mücadelenin getirdiği en büyük kazanımlardan biridir. Yıllardır süregelen nefret söylemleri, hak ihlalleri ve ayrımcılıklara karşı 17 Mayıs, eşitlik ve özgürlük mücadelesinin dönüm noktası olmuştur. Bu yüzdendir ki 17 Mayıs, 2004’ten bu yana Onur Yürüyüşleri* düzenlenerek dünyanın dört bir yanında kutlanıyor, insanlar kendilerini ve gökyüzünü adeta gökkuşağı renklerine bürüyor. Ülkemizde de 2015 yılından bu yana düzenlenen Onur Yürüyüşleri aynı renklilikle sokaklarımızda yer alıyor.
O zaman: Dalgalansın bayraklar, giyilsin gökkuşağı renkleri! Dökülelim sokaklara! Çünkü mücadele sürüyor, 17 Mayıs geliyor!
*Onur Yürüyüşü ismi Stonewall ayaklanmasının yıldönümünü anmak için ilk Onur yürüyüşünü organize eden “Onurun Annesi” (Mother of Pride) lakaplı biseksüel New York aktivisti Brenda Howard’dan geliyor.
Recent Comments