Sermayenin ve Gericiliğin Kıskacında Yaz Tatili – Gözde Gayde

Bu yazı tam da KTÖS VE KTOEÖS’in Öğretmenler Yasası’na karşı grevde olduğu çocuklarımızın eğitim hayatından, geleceğinden endişe duyduğumuz dönemde kaleme alındı. Genç öğretmenlerimiz açıkta iş beklerken yurt dışından öğretmen atamaları, ilkokullara din eğitimi için imam istemeleri, gerekli altyapıyı sağlamadan tam gün eğitime geçme planları, özel okullar teşviklerle, vergi muafiyetleriyle ihya edilirken, Atatürk Öğretmen Akademisi’ni çökertmeye çalışmaları, birçok okulumuzun depreme dayanıksız oluşu, kimi okullarda bu sebeple çocuklarımızın çadırda eğitim görmesi gibi sorunlar bugünlerde halkın ana gündemlerinden birini oluşturuyor. Bu yazının konusu ise eğitimin bir başka boyutu olan yaz tatilindeki sorunlardır. Çünkü eğitimdeki sıkıntılar sadece dokuz aylık bir dönemi kapsamıyor, bunun bir ayağı da yaz döneminde açığa çıkıyor. Zira akademik dönem de olsa, yaz dönemi de olsa problemler yapısal olduğundan birbirinden bağımsız değildir.

Yaz döneminde, eğitim dönemindeki sorunlarla da ilişkilendirilebilecek farklı sorunlar ortaya çıkmaktadır. En başta okulları tatil olan çocukların evde mi kreşte mi kalacağı sorunu gelmektedir. Evde yalnız başına bırakılamayacak yaştaki çocuklara genellikle ya aile büyükleri ya da kreşler bakmaktadır. Maddi ve manevi açıdan aile büyükleri tarafından çocuklara bakılması rahatlatıcı gibi görünse de bu, aile büyüklerini yoran, dinlenmeleri gereken yaşta sorumluluk yükleyen bir durumdur. Öte taraftan ise kreşler can yakıcı derecede pahalıdır. Yarım günlük bir kreş fiyatı bile bugün 4000TL’nin üstündedir. Bunu ödeyemeyecek durumda olan birçok aile, çocukları evde tek başına kalmasın, boş durmasın, dinini öğrensin diyerek onları Kuran kurslarına göndermektedir. Çocuklarımız gerici kurumların eline teslim edilmektedir. Oysa sosyal devlet anlayışı gereği, yaz dönemi içinde de ailelere ücretsiz kreş imkânı sunması maddi ve manevi külfetten kurtarması devletin görevidir.Daha da açacak olursak, yaz tatilinde yaşanan bir sıkıntı da çocukları sosyal aktivitelere yazdırmak/göndermekle ilgilidir. Yaz tatili olunca aileler çocuklarını eğlenebilecekleri, nitelikli zaman geçirecekleri faaliyetlere götürmek isterler. Çocuklar ve gençler de yaz tatillerinde güzel vakit geçirecekleri, arkadaşlarıyla birlikte eğlenebilecekleri aktiviteler isterler. Aynı kısır döngü burada da yaşanmaktadır. Her ne kadar son dönemde çocuklar için alternatif aktivitelerin sayısı artsa da fiyatları can sıkıcıdır. Kafelerde, otellerde gerçekleşen bu aktiviteler yani saksı boyama, deney yapma, pasta yapma gibi etkinlikler saatlik ortalama 300TL’den başlıyor. Öte taraftan da inanç temelli örgütlenmelerin önünü açan çeşitli vakıfların, derneklerin ücretsiz faaliyetler düzenlediğine tanık olmaktayız. İyilik, birliktelik, hoşgörü söylemleriyle, bazı “ilerici” geçinen entelektüellerin desteğini de alan bu yapılanmaların normalleştirilmeye çalışıldığı bir süreçten geçmekteyiz. Aileler bir yandan özel işletmelerin, bir yandan da gerici odakların kıskacına mahkûm edilmektedir. Oysa sosyal devlet anlayışıyla yönetilen ülkelerde çocukların haklarının güvenceye alınması ve temel ihtiyaçlarla birlikte sosyal ihtiyaçlarının da ücretsiz karşılanması beklenir. Diğer bir deyişle, çocukların yaz tatilinde kendilerini hem geliştirebilecekleri hem de eğlenebilecekleri imkânlar devlet tarafından sağlanmalıdır. Özellikle de Kültür Dairesi, Gençlik Dairesi ve Spor Dairesi gibi kurumlar bir an önce bu konuda adım atıp, çocukların verimli zaman geçirebilmesi için çalışmalar yapmalı, çocuklara çeşitli imkânlar sunmalıdır. Bunun dışında sosyal belediyecilik anlayışıyla yürütülen belediyelerden de beklenen, kentin her alanındaki eksiklikleri gidererek orada yaşayanlara çeşitli olanaklar açmasıdır. “Kuşkusuz”, belediyeler de yaz tatilinde çocukları sporla, sanatla buluşturacak faaliyetleri ücretsiz veya cüzi bir ücretle gerçekleştirebilirler. Bu tarz faaliyetler, belediyeyle kent halkı arasındaki bağları güçlendirirken, kentin yaşayanlar tarafından sahiplenilmesini de sağlayabilir.

 

Sosyal devlet anlayışından uzaklaşmış, sırtını sermayeye ve gerici ideolojiye dayamış bir hükümet varken, demokratik kitle örgütlerine, ilerici sendikalara çok iş düşüyor. Nitekim doğa boşluk tanımıyor. Mücadele etmediğimiz, yerine alternatifini koymadığımız her an halkı sermayenin ve gerici odakların seçenek(sizlik)lerine hapsetmiş oluyoruz. Özellikle de öğretmen sendikalarının itibarsızlaştırılmaya, halkla bağının koparılmaya çalışıldığı bu dönemde çocuklarla, gençlerle gönüllü olarak yapacakları yaz faaliyetleri, toplumsal meşruluklarını ve halkın güvenini yeniden kazanmalarında önemli bir adım olabilir. Bu noktada da Baraka Kültür Merkezi’nin yaklaşık 10 yıldır gerçekleştirdiği yaz okulunu çok kıymetli bulduğumu söylemeden geçemeyeceğim. Baraka, kendi imkânlarıyla, 7-11 yaş arasındaki çocuklara ücretsiz olarak, yaz okulu düzenlemektedir. Yaz okulunda müzikten spora, tiyatrodan satranca birçok aktivite yer almaktadır.  Aynı şekilde dileğim, tüm demokratik güçlerin, bilhassa ön planda da öğretmen sendikalarının imkânlarını seferber ederek çocukları yaz tatilinde sermayenin ve gericiliğin kıskacından kurtarmalarıdır.

 

WhatsApp Image 2023-09-08 at 12.09.52 (2) WhatsApp Image 2023-09-08 at 12.09.52 (1)