GONCOLOZLAR GOVCALASIN SENİ – Şifa Alçıcıoğlu

kallikatzarosGoncoloz kelimesinin anlamını yeni nesiller pek bilmez, ama bundan bir asır önce yaşayan bir çocuğa sorarsanız, geceleri sokağa bile çıkmaya korktuklarını ya da yorganın altında saklandıkları zamanları anlatacaktır birçoğu. Kılıktan kılığa (yumak, pamuk, eşek, köpek, tavuk, keçi, kuzu, tavşan, horoz deve, sakallı kadın) girdiğine inanılan gecenin yaratıklarıdır onlar. Rivayete göre insanları delirtirler ya da hastalık bulaştırırlarmış. Gördüğünü sandığını söyleyenler yanında, inanmayanlar da çoğunlukta… Her ne olursa olsun, onlar Kıbrıs kültürüne, diline bir şekilde yerleşmişler.

Goncolozların, Noel yortusu sırasındaki on iki gün (25 Aralık-6 Ocak) içinde geleceklerine inanılıyor. İnanışa göre, İsa’nın vaftiz edildiği günün yıl dönümünde lokma yapma inancı goncolozların da gideceği inancıyla aynı zamana denk gelir. Yapılan lokmalar evlerin damlarına konulur/atılır. Yine yılbaşında içine nar, badem, susam, kuru üzüm ve kaynanmış buğday konularak yapılan golifa da dama konulmaktadır/atılmaktadır. Onların, damlarda yaşadıkları ve bacalardan içeri girdiği düşünülmekteydi. İnsanlar, evlerin bacalarını da dikenlerle kapatarak eve gelmelerini önlemek isterlerdi. Böylece goncolozların yapacağı kötülüklerden korunacaklarına inanırlarmış.Ayrıca,gelmemeleri için tütsü yaktıkları da söylenmektedir. Gördüğünü sanan kişiler, haç işareti yaparak kendilerini korumaya alırlarmış.

***

Yer altından geldiği düşünülen goncolozlar, bazen değerli bir madenden yapılma sandalla ya da bir ceviz kabuğunun üstünde veya eski bir kayıkla kuyular hem pınarlar vasıtasıyla yukarıya çıkarlarmış. Kimilerine göre ise beyaz eşeklerin üstünde uçarak gelirlermiş.

Anlatılanlara göre goncolozlar, ocak ayında doğarlarmış, doğuranın (anaları)ve çocuklarının evin oluklarının altında yıkandıklarına inanılmaktadır. Eğer yağmur yağarsa o yılın yağışlı geçeceğine yorulmaktaymış. Buradan goncolozların dişi olduğu inanışı da gelişmiştir. Kıbrıslı Elenlerle birlikte yaklaşık 5 asır birlikte yaşayan Kıbrıslı Türkler de goncoloz hikayelerini benimsemişler. Özellikle çocukları korkutmak amacıyla bu hikayeleri anlatmışlardır. Çocukları korkutmak amacıyla Çarşamba geceleri insanları kaçıran “Çarşamba Karısı” da anlatılmaktadır. Kıbrıs’ın kuzey coğrafyasında “Goncolozlar govcalasın seni”, peşine düşsünler anlamında beddua şeklinde kullanılmaktadır.

Tek Tanrılı Dinlerden Önce Goncolozlar

Goncolozlar, aslında bir Hristiyan inancı olarak yaşamasına rağmen kökleri çok daha eskilere dayanmaktadır. Goncolozların, tek tanrılı dinlerden önce de mitolojik varlıklar olarak ortaya çıktığını söyleyebiliriz. Türklerde,MÖ. 4. ve 5. yüzyıllarda Şamanizmle ortaya çıktığı düşünülmektedir. Kara Koncolos isimli yaratık, tıpkı goncolozlar gibi siyah renktir ve kış aylarında görülmektedir. İnsanlara soru soran ve bilmediği takdirde onları tarağıyla öldüren kötü bir varlıktır. İnsanları boğarak özellikle uykudayken nefessiz bıraktığına inanılan yaratık da (Karabasan) Kara Koncolos olarak bilinmektedir.

Yunanistan’da, Hristyanlık inancından önceki putperest dönemde de benzer varlıklardan bahsedilmektedir. Eski Yunan’daki Kira isimli karanlık yaratıklar da hem hastalık hem delilik bulaştırdığına inanılan mitlerdendir.

***

Sözlü edebiyatın yarı masalsı yarı destansı bu karanlık varlıkları, Kıbrıs’ta bir arada yaşayan halkların ortak kültürü haline gelmiştir. Onları kara bir kedinin gözünde, bir günahta ya da korkularımızda hissederiz, karanlıktaki gölgelerden çıkarıp var ederiz. Bu halkın kültürüne, gençliğine, sanatına, dansına müdahale etmek isteyen karanlık zihniyetler kadar tehlikeli olmasalar da siz yine de dikkatli olun!

 img_0003

Goncoloz Hikayelerinden Bazı Örnekler

“Bir varmış. Bir yokmuş. Bir kadın varmış… Bir gece bahçeye suvarmaya gitmiş. O sırada dereden gelen bir bebek ağlaması duymuş. Oraya gittiğinde çıplak bir bebek görmüş. Onu alıp giydirmiş ve avutmaya çalışmış. Aniden bebek büyümeye ve çıkardığı sesler artmaya başlamış. Kadın derhal bunun goncoloz olduğunu anlamış. Bebeği sıkıca kavramış ve keten bir iple bağlamış. Çünkü goncolozlar keten ipi koparamaz. Yakalanan goncoloz yakalayan kişiye iş yapmaya mecburmuş. Kadın da onu her gün çalıştırmış. Gündüzleri çapa yapıyor, ağaç buduyor, eşeliyormuş. Geceleyin kadın onu yine iple bağlıyormuş. Ancak bir gece kadın onu bağlamayı unutmuş, goncoloz da kaçmış.” (1)

 

“Adamın biri geceleyin kahveden çıkmış, bostana doğru yola düşmüş. Yolda başıboş gezen bir eşek bulmuş, üzerine binmiş. Eşek kuş olup uçmaya başlamış. Adamın ayakları çarpa çarpa deniz üzerinden hindistan cevizleriyle dolu bir bahçeye götürmüş. Orada acayip kızlar görmüş. Sonunda onu aldığı yere bırakmış ve kaybolmuş.” (2)

 

(1) Hambis Çangaris, Goncolozlar Hem Oyun, Khora Yayınları, 2016.

(2) Oğuz M. Yorgancıoğlu, Kıbrıs Türk Folkloru.

 

Kaynak:

Yaşar Çoruhlu, Türk Mitolojisinin Anahatları, Kabalcı Yayınevi, 2000.