ÖZELEŞTİRİMİZDİR

Baraka dostlarına ve halkımıza;

ÖZELEŞTİRİMİZDİR

 

Baraka Kültür Merkezi olarak, 14 Ağustos 2010 ve 14 Ağustos 2011 tarihlerinde Anti-Militarist Barış Harekatı adı altında düzenlenen eylemlerin organizayonunda yer aldık.

Anti-Militarist Barış Harekatı (bilindiği gibi) 14 Ağustos 1974 tarihinde adamıza düzenlenen 2. Harekat’ın yıldönümü vesilesiyle gerçekleştirilen ve Şafak Nöbeti adı altında şövenizmin yükseltildiği etkinliklere alternatif olarak adamız Kıbrıs’ta barış, yeniden birleşme, askersizleşme talep eden bir ortak organizasyondur.

Baraka olarak organizasyonunda görev aldığımız ve başka örgütlerle birlikte iki yıldır düzenlediğimiz Anti-militarist Barış Harekatı eylemliliği, adamızın tamamında süregiden emperyalist işgalin (biz Kıbrıslı Türkleri doğrudan ilgilendiren) kuzeydeki TC ayağına direkt bir direnişi simgelemesi bakımından önemli ve değerlidir. Bu eylemlilikler düzenlendiği iki yılda halkımızdan artan oranda bir ilgi görmüş, sahiplenilmiştir. Diğer yandan barış isteyen örgütlerin böylesi birlikteliklerde bir araya gelmesi, özellikle de bunu 14 Ağustos gibi simgesel önemde tarihlerde yapması çok anlamlıdır.

Diğer yandan bağımsız ve halkları kardeş bir ada yaratma mücadelemizin sadece mücadelenin niyetleri (amaçları) ile değil yöntemleri ile de doğru bir temelden kurgulanması gerektiği bizim için şarttır. Sadece doğru olan şeyi, doğru niyetlerle yapmak değil bunun için doğru araçları ve doğru yöntemleri de kullanmak gerekir. Aksi taktirde kullanılan araçlar zamanla amacın yerini alacak kısacası varacağımız noktayı niyetlerimiz değil kullandığımız yöntemlerin içsel karakteri belirleyecektir.

Baraka Aktivistleri olarak, geçtiğimiz iki yılda gerçekleştirdiğimiz Anti-militarist Barış Harekatı eylemliliklerini yukarıda aktardığımız bakış açısıyla değerlendirdiğimiz zaman tespit ettiğimiz bir hatayı siz değerli Baraka dostaları ve halkımız ile paylaşmak gereği duyuyoruz:

 

HATAMIZ NEDİR?

Sözünü ettiğimiz hata, 14 Ağustos 2010 ve 14 Ağustos 2011 tarihlerinde gerçekleştirdiğimiz Anti-militarist Barış Harekatı eylemliliklerinde sahne alan gruplardan birine ücret ödenmesidir.  

 

BU OLAYI NEDEN BİR HATA OLARAK TANIMLIYORUZ?

14 Ağustos 2010 ve 14 Ağustos 2011 tarihlerinde gerçekleştirdiğimiz Anti-militarist Barış Harekatı eylemliliklerinde sahne alan gruplardan birisine ücret ödemiş olmamız bir hatadır çünkü;

 

a- Eylem niteliği ağır basan bir organizasyonda, para karşılığı eylem yapılması yanlıştır.

Eylem sadece yolda yürüyüp slogan atılarak yapılan bir faaliyet değildir. Bazen bir işyeri işgali, bazen bir kamu kurumunun önüne oturmak bazen bir konser bazense bir bakıştır eylem… Ve insanların sözlerini söylemelerinin, taleplerini, protestolarını, tavırlarını yaymalarının sayısız biçimi vardır. İnsanlar kendilerini en iyi hangi araçlarla ifade edebiliyorlarsa o aracı kullanırlar. Kimisi slogan atarak, kimisi şiir okuyarak, kimisi resim yaparak, kimisi yazı yazarak, kimisi tiyatro ile, kimisi sinema aracılığıyla, kimisi şarkı söyleyerek kendini ifade etmeyi tercih edebilir.  Bu biçimlerin hiçbirisi bir diğerinden daha üstün, kıymetli vs. değildir. Bir eylemde yer alıp da ortak tavrını ifade eden insanlar arasında, kendilerini ifade ediş biçimleri bakımından ayrım yapmak yanlıştır.

Diğer yandan bir eylemde paylaşılan ortak fikri benimsemeyen insanlara sırf popülariteleri nedeniyle para karşılığı eylem yaptırmak ne kadar yanlışsa, bir eyleme katılıp kendi sözlerini söylemeleri, zaten sahiplendikleri bir fikri kendi yöntemlerince ifade etmeleri için para ödemek de o kadar yanlıştır. Kısacası söz konusu olan bir eylemse, bunun para karşılığı yapılamayacağı bizim için açıktır.

Ancak biz Baraka olarak bunları bildiğimiz halde Anti-militarist Barış Harekatı konserinde sahne alan ve bizimle aynı fikri, sözü paylaşan bir gruba para ödeyerek, kendi sözümüzün değerini azalttık. Eylemi para karşılığı yapılan bir fiile dönüştürerek eylemimizin kıymetini zedeledik. Ve bunun bir alışkanlık, normallik kazanması olasılığını hesaba katmayarak, bizden sonra gelecek kuşakların eylem kültürünü riske attık.

 

b- Enternasyonal dayanışma gibi hiçbir maddi çıkar ile kıyaslanamayacak bir değerin parasal ilişkiler ile yürütülmesi yanlıştır.

Askerleri, kurumları, bürokratları ve sermayesi ile boyunduruk altına alınmış bir ülkenin devrimcilerinin bu boyunduruğa karşı verdiği mücadelede yanında boyunduruk altına alan devletin vatandaşlarını bulmasından daha anlamlı hiçbir fiil olamaz. Enternasyonal dayanışma anlamlıdır. Ancak boyunduruk altına alan ülkenin vatandaşlarının, boyunduruk altına alınan ülkenin vatandaşlarına gösterdiği enternasyonal dayanışma kelimelerle ifade edilemeyecek kıymettedir. Tinsel boyutu böylesine derin bir ilişkinin para gibi, maddi çıkar gibi dar hesaplarla bulandırılmaması gerekir.

Baraka “Hemen Şimdi” isimli kitapçığında ve Değerler’inde de yer bulduğu gibi, dayanışmayı “karşılıklılık gözeten”, “şarta bağlı”, “hesap-kitapla şekillendirilmiş” bir fiil olarak tanımlamaz. Bu sebeple de dayanışmanın şarta bağlanması olan “yardımlaşma” ile, karşılık göstermeyen “bilinçli dayanışma” arasında ayrım gözetir.

Anti-militarist Barış Harekatı konserinde Türkiye’den gelerek sahne alan gruba para ödenmesi, dayanışma etiğine uygun olmayan bir “karşılıklılık şartı” tohumu içermesi nedeniyle “konser başına para” ilişkisi gelişmesine kapı açan yanlış pratiğimiz kabul edilebilir değildir.” 

 

c- Yıllardan beridir bu coğrafyada sürdürülmekte olan ve yerli sanatçıların gerek sağ gerekse de revizyonist sol tarafından ikinci plana itildiği geleneğin biz devrimciler tarafından tekrarlanması yanlıştır.

Bu ülkede sağ ve revizyonist sol gelenek tarafından günümüze kadar eylem niteliği olan birçok konser organize edilmiştir. Bunlara örnek olarak sağ siyasetin örgütlediği “Şafak Nöbeti” ve revizyonist sol siyasetin geçmişte düzenlediği “1 Eylül”ler verilebilir. Bu konserlerde “sözde milliyetçi” ve sözde “barışçı” müzik grupları/şarkıcılar sahne almış ve ideolojik bir duruş geliştirildiği yanılsamasından beslenmişlerdir. Ancak sahne performansları için de kendilerine ödeme yapılmıştır. Üstelik de bu ülkenin sanatçıları böylesi konserlerde/eylemlerde sahne aldıkları zaman ikinci plana itilmiş, sadece sahne almalarına izin verilmiş olmasından bile memnun olmaları beklenmiştir. Bağımsızlığı ve barışı özleyen bir ülkenin devrimcileri aynı pratiği sürdüremezler.

Düzenlenen eylemin bir eylem olmasından ötürü para/ücret ilişkilerine girmek zaten yanlıştır. Ancak bu yanlışın “makbul olmayan” yerli ve “makbul” yabancı gruplar/sanatçılar arasında kayırmacılık biçimine dönüşerek, bağımsızlık ve barış adına aynı pratiğin tekrarlanması daha da büyük bir yanlıştır.

İki yıl boyunca düzenlediğimiz Anti-militarist Barış Harekatı konserlerinde sahne alan yerli gruplara tamamen doğru bir şekilde hiçbir ödeme yapılmazken, davetlimiz olarak sahne alan yabancı gruba ödeme yapılması ayrımcılığın devamıdır, yanlıştır.

 

Bu üç temel nedenle; para karşılığı eylem yapmayı normalleştiren, dayanışmayı karşılıklılık şartına bağlayan ve yerli grupları ikinci plana iten bir pratiği ören hatamızı görüyor ve sahipleniyoruz. Bu hatayı yaptığımızı kabul ediyor ve tekrarlanmaması için uğraşacağımıza dair dostlarımıza ve halkımıza söz veriyoruz.

 

BU HATAYA NE NEDEN OLMUŞTUR?

Özeleştiri süreçlerinde hataların nedenlerini tespit etmek ile hataya mazeret üretmek arasında çok ince bir çizgi vardır. Hataya mazeret üretmek aslında gerçek anlamda özeleştiri vermemektir. Oysa hatanın tekrar etmemesi için hataya neden olan olguların, motivasyonların, düşüncelerin, eğilimin, kültürün, pratiğin tespit edilerek ona karşı mücadele edilmesi gerekir. Çünkü hatanın nedeni çoğu zaman hatalı düşünce şeklidir. Ve bir hatalı düşünce şeklinden sadece bir tür hata çıkmaz. Hatanın nedenine değil sonucunda odaklanan bir yaklaşım, aynı nedenden türeyecek başka tür hatalara karşı savunmasız olacaktır…

Diğer yandan hatalar değerli öğretmenlerdir. En iyi kendi hatalarımızdan öğrenebiliriz. Hatamızı kabul edip nedenleri ile mücadele ederek kendimizi geliştirebiliriz. Ve hatalarımızı gizlemeye çalışmak, inkar etmek veya hatasız olduğumuzda ısrar etmek çok daha büyük hatalara neden olacaktır. Biz biliyoruz ki “sadece hiçbir şey yapmayanlar hata yapmaz”. Ve “devrimci olan gerçeğin kendisidir. Gerçeklerden korkanlar da devrimci değildir”. Üstelik gizlenen hatalar anlık eleştirilerden korunmayı sağlasa da, büyüyen hatalara neden olurlar. Eleştiriden kaçmak anlık başarılar getirse de günlük hayatın eleştirisi her türlü eleştiriden daha acımasızdır. Bu söylenen hem eleştiriden kaçan özne için hem de parçası olduğu toplumsal muhalefetin bütünü için olumsuz sonuçlar doğuracaktır.

Baraka yukarda saydığımız olumsuz sonuçları üretme riski taşıyan hataya nasıl düşmüştür?

14 Ağustos 2010 tarihinde 1. Anti-militarist Barış Harekatı eylemliliği için ilk toplantılar gerçekleştirilirken, “konser/eylemin giderlerini (ses sistemi, ışık, sahne, duyurular vs.) karşılamak için dayanışma bileti çıkarılması” kararı alındı. Paranın beklediğimizden fazla olması durumunda da, zaten uçak bileti, kalacak yer masrafı ve yeme-içme giderleri karşılanacak olan misafir yabancı gruba kalan paranın ödenmesi karara bağlandı. Baraka olarak bu eylemin manevi anlamda haklılığı bizim için kesindi. Maddi anlamda ise eylemin başarısız olma riski olduğunu düşünmekte yani değil fazladan para kalması, ek para koymaya gerek olacağından endişe etmekteydik. Bu yüzden herhangi bir paranın artacağına ihtimal vermediğimizden, muhtemelen artacak paranın nasıl kullanılmasının en doğrusu olacağı konusuna gereken önemi vermedik. Konser/eylem sonrası 2000 TL’nin artması örgütümüz içinde tam anlamı ile bir zafer sarhoşluğuna neden oldu. Bu ortamda zaten alınmış kararın uygulanması olan artan paranın misafir gruba ödenmesi işlemi üzerine yine düşünmedik. Üstelik bunun bir eylem olduğunu bildiğimiz halde, ülkemizde yıllardan beridir devam etmekte olan yabancı gruplara para ödenmesi pratiği bizde (düşünmeden de olsa) “normal” bir şey yaptığımız duygusu uyandırmaktaydı.

14 Ağustos 2011 tarihinde ise bir önceki yıl beklediğimizden de iyi gitmiş olan bir sistemi gözden geçirme ihtiyacı hissetmedik. Deyim yerindeyse muhafazakar bir psikoloji ile koşullandık. Ve konser sonrası 5500 TL’nin kaldığını konsere katılımın neredeyse iki kat daha arttığını gördüğümüzde gerçek bir coşku ile dolduk. Ancak Anti-militarist Barış Harekatı organizasyon komitesinde artan paranın bir önceki yıl olduğu gibi tamamının değil, çok para artmış olmasından dolayı sadece 4000 TL’sinin misafir gruba ödenmesi kararı çıkınca konuyu değerlendirme gereği duyduk. Bu değerlendirme sonucunda da yaptığımızın bir hata olduğu sonucuna vardık.

Yukarda ayrıntıları ile izah edilmiş olan hatamızın nedenlerini şöyle özetleyebiliriz.

a- En başta konserin başarısına dair kendimize/halkımıza güvenmeme

b- Her olasılığı ayrıntıları ile değerlendirmek yerine negatif olasılığa odaklanarak, pozitif sonuçların da olumsuzluk üretebileceği diyalektik bakışından uzaklaşma

c- Başarının tadını çıkarma ile zafer sarhoşluğu arasındaki ince çizgiye dikkat etmeme ve kendimizi zafer sarhoşuğuna bırakma

d- Kendi kararımız bile olsa alınmış kararı sorgulamama ve ezberci bir biçimde uygulama

e- Bizden önce oluşmuş bir paratiği sorgulamadan tekrar etme, muhafazakar bir düşünce şekli geliştirme

f- Önümüzdeki pratik işleri yapmaya odaklanıp, ssüreçlerin düşünsel boyutunu ihmal etme ve işleri oluruna bırakma

 

BU HATAYI VE BUNA BENZER HATALARI TEKRARLAMAMAK İÇİN NELER YAPILACAKTIR?

Baraka olarak, bu ve buna benzer hataları bir daha tekrarlamamak için yapacağımız işlerin sadece olumsuz sonuçlanması durumunda ne yapacağımızı değil, olası olumlu sonuçlarını ve bu durumlarda da ne yapacağımızı hesaba katan bir düşünce tarzı geliştirmeye çalışacağız. Zafer sarhoşluğuna kapılmamaya, ezberci davranışlar içerisine girmemeye, muhafazakar bir düşünce şeklinden uzak durmaya, süreçlerin düşünsel boyutunu ihmal etmmeye daha çok özen göstereceğiz.

 

Baraka Kültür Merkezi tüm bu sebeplerle, geçtiğimiz yıllarda alınmış olan “Anti-Militarist Barış Harekatı eylemliliğine katılan yabancı gruba para ödenir” kararının değişmesi için bugüne kadar bu süreci paylaştığımız diğer örgütlere aşağıdaki öneri ile gitmiştir:

“Anti-miltarist Barış Harekatı çerçevesinde düzenlenen eylem/etkinlik/sahne performansı gibi hiçbir faaliyette sahne alacaklara veya organizatör örgütlere her ne isim altında olursa olsun para ödenmeyecektir.”

Ancak ne yazık ki bugüne kadar bu süreci paylaştığımız beş örgütten üçü tarafından bu öneriye kabul, biri tarafından çekimser yaklaşılırken bir örgüt tarafından red yaklaşımı geliştirilmiştir. Anti-Militarist Barış Harekatı kararlarını “oybirliği” ile aldığından tek bir örgütün red yaklaşımı kararın değişmemesi için yeterli olmuştur. Ne yazık ki “oybirliği” yönteminin ruhunda bulunan yalnız kalanın karara “yol vermesi” birleştirici yaklaşımı da reddeden örgüt tarafından uygulanmamıştır.

Bu sebeple yukarda saydığımız mücadele etiğine uygun olmayan pratiğimizi devam ettirmemek adına Baraka Kültür Merkezi olarak Anti-militarist Barış Harekatı organizasyonundan çekildiğimizi tüm dostlarımız ve değerli halkımıza duyururuz. Baraka’nın kendisine yoldaş örgütlerle birlikte halkımızın bağımsızlık ve yeniden kardeşleşmesi mücadelesi devam edecek, bu mücadelede simgesel bir önemi olan 14 Ağustos tarihinde de Baraka eylemde olacaktır.

Saygı ile duyurulur…

 

BARAKA KÜLTÜR MERKEZİ

Başka Bir Kültür Mümkün